Bu CHP’yi yazmayıp ne yapalım?

Orhan KARATAŞ

CHP sözcüleri kelimenin tam anlamıyla felaket tellallığı yapıyor, istismarın, yalanın, ayak oyunlarının zirvelerinde dolaşıyorlar. Utanmasalar deprem üzerinden Cumhur ittifakına yani bir saldırı başlatma imkanı bulduklarını zannederek, zil takıp oynayacaklar. CHP’yi ifşa etmek ve kendisine çeki düzen vermesini istemek bir vatan görevi haline gelmiştir.

Sıklıkla CHP’yi bu köşede değerlendirmek zorunda kalıyorum. Ama ülkede her olumsuzluğun altından çıkan, sorumsuz, dengesiz, duruma göre vaziyet alan, ihanetle melanet arasında oradan oraya savrulan bir partiyi yazmayıp da ne yapalım? CHP’yi ifşa etmek ve kendisine çeki düzen vermesini istemek bir vatan görevi haline gelmiştir. Bu görevden kaçamayız. Yaptığımız budur ve bundan sonra da yılmadan, yorulmadan, kararlılıkla ve her fırsatta bu görevi yerine getirmeye devam edeceğiz.

İSTİSMAR VE AYAK OYUNLARI

         Ülkemiz, ucuz atlatılan bir deprem felaketi yaşadı. Mutlaka ve ivedilikle bir şeyler yapmak ve tedbir almak zorunda olduğumuzu bir defa daha anladık. Bu bir milli görevdir. Herkesin, her kurumun, her siyasi partinin sorumlulukla hareket etmesi, elinden gelen katkıyı yapması gerekiyor. Peki, CHP ne yaptı ve ne yapıyor? Kelimenin tam anlamıyla felaket tellallığı yapıyor, istismarın, yalanın, ayak oyunlarının zirvelerinde dolaşıyorlar. Utanmasalar deprem üzerinden Cumhur ittifakına yani bir saldırı başlatma imkanı bulduklarını zannederek, zil takıp oynayacaklar. Daha ilk günden, hatta ilk dakikadan itibaren istismara başladılar. İstanbul’un geldiği günden itibaren kime ve neye hizmet ettiğini anlayamadığımız, seçildiği şehre hizmet etmek dışında her taşın altından çıkan Belediye Başkanı, işini gücünü bıraktı, yeni tezgahlar kurma peşine düştü. Bu görevi başaramayacak, hatta belki de sürdüremeyecek, geçen 3 ay içinde bunu net olarak anladık. Kendisi de bunun farkında olmalı ki, bahane üretmek, mağduru oynamak, milletin aklıyla alay etmek için çırpınıyor. Bütün derdi, “ben yapacaktım, yaptırmadılar, engel oldular, yetkilerimi kullandırmadılar, önümü kestiler” diyebilecek bir zemin oluşturmak.

BUNLARA NASIL İNANALIM?

         Deprem, çok önemli ve olağanüstü bir durumdur. Böyle zamanlarda Belediyeler büyük sorumluluk taşıdıkları gibi, hayati görevler üstlenmek zorundadırlar. Gelin görün ki, İstanbul’un belediye başkanı mağdur ettiklerine hesap vermek yerine, mağduru oynamanın derdine düştü. İstanbul’daki deprem toplantısına çağrılmadığı yalanını yayarak, kendisinin kasıtlı biçimde devre dışı bırakıldığı algısı oluşturmaya çabaladı. Cumhurbaşkanı Yardımcısı Sayın Fuat Oktay "çağırdık" açıklaması yaparak, bu oyunu bozdu. Ardından İçişleri Bakanı daha da ayrıntılı şekilde belediye başkanının yalanını ifşa etti. Bir defa daha anladık ki, bunlara inanmak, güvenmek, bunlarla yol yürümek, bunlara sorumluluk verip yetkilendirmek, büyük ve mutlaka bedeli olan bir risktir.

AKLA ZİYAN DEĞERLENDİRMELER

         Belediye Başkanı bunu yapıyor da, partisi ve Genel Başkanı çok mu farklı işlerle meşgul oluyor? Deprem üzerinden fırsatçılık yapmak için o da hiç vakit kaybetmedi. Depremin oluşturduğu panikten bir siyasi rant elde edebilmek için akla ziyan değerlendirmelerde bulundu. Bu kadarla kalsa şükredeceğiz. Türkiye terörle mücadelede tarihi bir dönemden geçiyor. İçerideki hainler bitme noktasına geldiler. Dışarıdaki inleri başlarına yıkıldı. Sırada ABD’nin korumasında bulunan ve Suriye sınırımızı tehdit eden terörist sürüsünün tepelenmesi ve burada bir güvenli bölge oluşturulması var. Türkiye bütün imkanları ile buna hazırlanıyor. Harekete geçilmesi an meselesi, en azından biz öyle olmasını istiyor ve diliyoruz. Bu hayati süreçte CHP yine her zaman ki gibi, Türkiye’nin menfaatlerinin, Türk milletinin beklenti ve taleplerinin yanında olmak yerine; Terör örgütlerinin işini kolaylaştıracak, bizimle meselesi olanları ümitlendirip azdıracak şeyler söylemekle ve hatta organizasyonlar yapmakla meşgul. Sadece PKK ile de sınırlı kalmıyorlar, FETÖ ile de işbirliği yapmakta en küçük bir sakınca görmüyorlar.

GÜVENLİ BÖLGEDEN RAHATSIZLAR

         Kısa süre önce Berlin’de PKK ve FETÖ ile ortak toplantı yapıp, Türkiye’nin altını nasıl oyabileceklerini konuştular. Satılmış, hain, terörist ve kaçakların da katıldığı bu toplantının tartışmaları devam ederken, benzer bir organizasyonu da İstanbul’da gerçekleştirdiler. Suriye bahanesiyle yine bu ülke ve milletle meselesi olan isimleri, hatta PKK-YPG’li teröristleri davet edip kürsüye çıkardılar. Bu hainlere propaganda yapma, ihanetlerini yayma ve yerleştirme fırsatı tanıdalar. Toplantının amacı da sonucu da bellidir. Bütün hesapları, Türkiye’nin Fırat’ın doğusuna yapacağı operasyonu engellemek üzerinedir. Güvenli bölge planını bozmak ve geçersiz kılmak için seferber olmuşlardır. Teröristlere alan açarken ABD’ye bildiği yolda devam etmesi mesaj veriyorlar. Dikkat edin, bütün bunları yapan Mustafa Kemal Atatürk’ün partisi olduğunu iddia eden ve Türkiye’de iktidar alternatifi olduğu zannedilen partidir, yani CHP’dir. Bu CHP’nin birkaç gün önce de yancısı İP’le beraber Ankara’da İMF yetkilileriyle gizli bir toplantı yaptığı açığa çıkmıştı. O toplantının neden yapıldığı, neler konuşulduğu ve neyin amaçlandığı ise daha sonra yayınlanan İMF raporundan anlaşıldı. Yalanlarla, karalamalarla, şişirilmiş, yanlış ve kasıtlı rakam ve değerlendirmelerle Türkiye’yi zor durumda bırakmak ve buradan bir siyasi değişimin yolunu açmak hedeflenmektedir.

         Boşuna CHP’nin bir milli güvenlik sorunu olmanın da ötesine geçip, bir beka meselesi haline geldiğini söylemiyoruz. İşte ispatı. Bu yaşananların, bu yazdıklarımızın tamamı ispatlı şahitlidir ve tamamı bu milletin ve devletin varlığını ve geleceğini tehdit etmektedir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.