Türkiye tarihi bir seçime gidiyor. Bu seçimin sonucu Türkiye'nin geleceği ile yakından ilgilidir. Ülkemiz üzerinde çok büyük oyunlar oynanmaktadır. 24 Haziran seçimleri bu oyunların nasıl şekilleneceğini gösterecek olan tarihtir. Bütün millet ve devlet düşmanları bu seçime odaklanmıştır. Cumhur ittifakını yıkmak için büyük bir organizasyonlar yapıyorlar. Aynı havayı teneffüs etmeye tahammülü olmayanlar bile bir araya geldiler. Bu oyunu bozmak boynumuzun borcudur. 24 Haziran sabahı hızlı karar alabilen, doğrudan meselelerin özüne yönelen, sorunlara odaklanan bir hükümetin kurulabilmesi şarttır. Kaybedecek zaman kalmamıştır. MHP böyle bir imkanı oluşturmuş ve Türk milletinin onayına sunulmasını sağlamıştır.
LİDERE SADAKAT
Her şey göze alınmıştır. MHP'ye ve özellikle Sayın Devlet Bahçeli'ye yöneltilen eleştirileri anlamak ve kabul etmek mümkün değildir. Kaldı ki, yapılan eleştiri sınırlarını da çok aşmakta, hakarete varmakta, yalan ve iftira içermekte, fitne ve fesat çıkarmayı hedeflemektedir. MHP, lider, teşkilat ve doktrin odaklı bir partidir. Dolayısı ile lidere saldırmak doğrudan partinin varlığını hedef almaktır ki, zaten yapılan tam olarak budur ve bu durum yeni de değildir. MHP'ye karşı her türlü yolu kullanan münafık kadrosunun hedefinde, bizzat Sayın Devlet Bahçeli vardır. Devlet Bahçeli var oldukça asıl gayelerine asla ulamayacaklarını bildikleri için doğrudan şahsını hedef almışlardır. Hiçbir MHP'li, ülkücü ve milliyetçi bu oyuna gelmez. Lidere sadakat şerefimizdir ve bunu hiçbir güç ve imkan değiştiremez.
BAŞBUĞ DA BUNLARI YAPARDI
Bugün yaşananlar ülkücü ve milliyetçiler için çok da şaşırtıcı değildir. Geçmişte de MHP'nin doğrudan lideri hedef alınarak kale içeriden yıkılmak istendi. Türk milliyetçiliğin sembol ismi, Türk dünyasının Başbuğu, merhum Alpaslan Türkeş için de benzer süreçler yaşanmıştı. Türkeş'siz MHP nutukları atılmıştı. Yine aynı şeyi yapıyorlar, ama nafile. MHP'nin çizgisinde zerre kadar bir şaşma yoktur ve bu durum sayın Bahçeli şu sözlerle ortaya koymuştur: "Merhum Türkeş Bey'in açtığı çığırda, gösterdiği yolda, tavsiye edip tembihlediği güzergâhta hem ilerlemek hem de ülkülerimizi bir adım daha ileri götürmek durumundayız. Bunu yaparken kaynaklarımızdan kopamayız, kopmayacağız. Bu uğurda ruh kökümüzden, fikri yörüngemizden, ülkülerimizden asla savrulmayacağız. Üstlendiğimiz emanetler kutludur. Üstümüzdeki sorumluluk ağır olduğu kadar tarihidir. Karşımıza çıkarılan engelleri birer birer aştık, aşmaya devam ediyoruz. Fırsatçıların, kriptoların, kişilik bozulmasına, ideolojik başkalaşmaya uğramış gafillerin elbette hevesleri kursaklarında kalacaktır. Biz bu ülke için yemin ettik. Biz bu vatan ve millet üzerine yemin içtik. Asla vazgeçmeyeceğiz. Merhum Türkeş Bey yaşamış olsaydı aynısıyla bunu yapardı."
ÖNÜMÜZE BAKIYORUZ
Rahmetli Başbuğ'u yakından tanıyanlar çok iyi bilirler ki, devlet ve millet onun için her şeyin üzerindeydi. Nitekim, sayın Bahçeli'de aynı şeye dikkat çekti ve şöyle dedi: "Merhum Türkeş Bey devlet bekası üzerine titremiştir. Milli birlik ve kardeşlik ruhuna sadakatle bağlılık göstermiştir. Türkiye'nin tarihi hak ve çıkarlarını korkusuzca müdafaa etmiştir. Türklük denildi mi, onun nezdinde akan sular dururdu. Türk-İslam Ülküsü onunla yeşermiş, kök salmıştı. Merhum Türkeş Bey Türkiye Cumhuriyeti'ne evet dedi. Biz de bugün evet diyoruz, kurucu genel başkanımızın sözünü sahiplenip kararlıca seslendiriyoruz. Bizim gibi görünüp de bize saldıran, çelme takan, önümüze taş koyup geleceğimizi ipotek altına almaya kalkan siyasi defoların uyduruk ve uyuşmuş tezlerini çiğniyor önümüze bakıyoruz."
TÜRKLÜĞÜN BEKASI
Rahmetli Başbuğ'un son dönemlerin en yakın tanığıyım. Darbe sonrası MHP'nin yeniden toparlanması için çırpınırken, tıpkı bugün olduğu gibi karşısına akıl almaz engeller çıkarıp, akıl, izan ve ahlakla izahı olmayan şeyler söylediler. Aynı oyun sayın Bahçeli için oynandı. MHP'yi eritip ekarte etmek maksadıyla kuyruğa girenler şanslarını bir defa daha denediler, ama başaramadılar. MHP'siz Meclis, MHP'siz siyasetin kin ve karanlık gayesi altında Türkiye ve Türk düşmanlarıyla uzun yıllardır kol kola girenlere aman vermemek için Türklüğün bekası son nefesimize kadar müdafaa edilecektir. MHP bitecek diyenlerin asıl kendileri bitmiştir. MHP'ye vade biçenler miadı dolmuş bitkin ve buruşuk zihniyet sahipleridir.
TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ
MHP ile meselesi olanlar, sadece Türk milletiyle değil, aynı zamanda İslam diniyle de sorunları olanlardır. Zira, MHP için Türklük ve İslam bir bütündür. Milliyetçi Hareket Partisi kaynağını Türk-İslam Ülküsünde bulmuştur.Bu ülkü Türk milliyetçiliğinin kalpgahı, ana karargâhıdır; aksini söylemek doğru ve ahlaki sayılamayacaktır. Merhum Türkeş Bey'in veciz ifadesiyle, "Türk ne kadar kuvvetlenirse Müslümanlık da o kadar kuvvet kazanır. Tarih bunun ispatıdır. Bu gerçeği göremeyenler, inkar edenler Milliyetçi Hareket'e düşmandır." Şüphesiz MHP'ye ve ülkücülere kim husumet besliyorsa ya Türklüğümüze yan bakan, ya da Müslümanlığımıza nefret saçan yabancı uşakları, batılın bekçileri, haçlı emellerinin piyonlarıdır.
MHP bu devletin varlığının, bu milletin bölünmez bütünlüğünün teminatıdır. Bu dün böyleydi, bugün de böyledir ve yarın da böyle olacaktır.