Zeytin Dalı Harekatının en kritik aşamasına geldik. Afrin şehir merkezinin mutlaka temizlenmesi gerekiyor. Afirin'in kilidi durumundaki Cinderes ve Raco'nun biran önce kontrole alınması için yoğun bir gayret gösteriliyor. Afrin, son hedef değildir. Menbiç ve Fırat'ın doğusunu da bu katil sürüsünden arındırmak zorundayız. Sınırlarımızda bu terör örgütleri var oldukça bize huzur yoktur ve bunun gereğini yapmak için kararlı biçimde harekete geçilmiştir. Karşımızdaki hain grubu, katil sürüsünü de bu durumun farkındadır. PKK ve PYD'nin asıl sahipleri büyük telaş içindeler ve büyük temizliğin ilk istasyonu olan Afrin'i kaptırmamak için her türlü kahpeliği, akla gelebilecek her çeşit kalleşliği yapıyorlar.
İSTİHBARATI KİM VERDİ?
Harekatın 42'nci gününde, ciğerimizi dağlayan haberler geldi. Afrin'in kuzeybatı kırsalında, Hatay'daki Akbaba Hudut Karakolu'nun karşısına düşen Mehmedli, Bilalko ve El Maski köylerinin arasında yer alan 1083 rakımlı tepeye teröristlerin kahpe şekilde yaptıkları sızma girişiminde, 8 yiğidimizi şehit verdik. 100 kişilik eli kanlı katil sürüsü, sisli havayı fırsat sayarak kalın beton duvarlarla örülmüş tünellerden gelip, saldırmışlar. Ellerindeki silahlar asıl sahiplerinin kim olduğunu bir defa daha belgelemiştir. Tesellimiz geldikleri tünellere gömülmüş olmaları ve harekatın büyük bir başarı ile devam etmesidir. Bu kalleşlik beraberinde birçok soru işareti de taşımaktadır. Hain sürüsüne Türk askerinin yerini kim bildirdi, istihbaratı kim verdi? Emir ve komutayı kimlerden aldılar? Bu soruların cevabı bize göre bellidir, ama resmi olarak da açıklığa kavuşturulmalıdır.
KAN EMİCİLER
Çıktığımız yolun dönüşü yoktur. Afrin'in kontrole alınması Türkiye için artık bir hayat-mamat meselesi haline gelmiştir. Türkiye'nin etrafını saran ateş çemberinden kurtulması için Afrin kilit konumdadır. Orada mücadele ettiklerimiz PKK ve PYD değildir. Onların asıl sahipleri ve kirli hesaplarını bu teröristler üzerinden yapanlardır. Stratejik ortak olduğumuzu söyleyenler en stratejik düşman haline gelmişlerdir. Kasıtlı biçimde Türkiye'yi terör örgütleriyle karşı karşıya bırakmışlardır. Ülkemizi bir batağın içine çekmek için şeytani planlarını hayata geçirmişlerdir. Şu anda Afrin önlerinde verdiğimiz 41 şehidin sebebi, bu kan emicilerdir. Hala gözümüzün içine bakarak yalan söylüyor, olmayacak şeylerle bahane üretiyor ve buna bizim inanmamızı bekliyorlar. DEAŞ diye bir şey ortalıkta görünmüyor, görünenleri de kendi elleriyle besleyip yaşatıyorlar, sonra da bu vahşilerin arkasına saklanarak kaldıkları yerden devam ediyorlar.
BAHANE BİTMİYOR
DEAŞ veya IŞİD denilen kanlı yapının BOP'un b planı olarak ortaya çıkarılıp piyasaya sürüldüğünü kaç defa yazdığımı bu köşeyi takip eden kardeşlerim hatırlayacaklardır. Yaşadığımız gelişmeler bunu defalarca teyit etmiştir. Malum, IŞİD'in yuvalandığı ve merkez üssü haline getirdiği Rakka için planlar yapıldı. Bu bahane ile PKK uzantısı PYD'ye yeni ve daha ileri silahlar verilip, bu kanlı örgüt muhatap alındı. Türkiye bu süreçte PYD'nin kapsam dışında tutulmasını operasyonu birlikte yapmayı teklif etti. Ancak, dikkate alınmadı. Birden bire Rakka operasyonu rafa kaldırıldı. Şu tesadüfe bakınız ki, bu erteleme kararı, Türkiye'nin Fırat Kalkanı operasyonunu başlatması ve kısa zamanda büyük mesafe alması üzerine alındı.
TEK YÖNLÜ YOLDAYIZ
Bunun nasıl alçak bir plan olduğu ve bütün oyunların Türkiye'ye üzerine oynandığını daha sonraki gelişmeler ispat etti. Rakka operasyonu bahanesiyle tahkim edilen PKK ve PYD, daha önce kırmızıçizgimiz olarak ilan ettiğimiz Menbiç'e yerleştirildi ve karşımıza dikildi. Fırat Kalkanı Operasyonu ile DEAŞ'ı temizledik. Ve biz bu harekatı gerçekleştirirken, ne yanımızda oldular, ne destek verdiler. Olmayacak şeylerle bizi vazgeçirmeye, yıldırmaya ve başarısız olmaya zorladılar. Çok şükür bunların hepsini aştık. Biz kendi işimize bakmak zorundayız ve bunu yapıyoruz. Durup seyredemez, sınırlarımızın kevgire dönmesine ve buralardan her türlü belanın yağmasına daha fazla tahammül gösteremezdik. Zeytin Dalı Operasyonu ile birlikte, tek yönlü bir yola girdik. Hiçbir güç ve kuvvet bizi bu yoldan döndüremez.
BEKA İÇİN
Afrin'de bir fetih peşinde değiliz. Varlığımıza yönelik bir tehdidi yok ediyoruz. Orada Türkiye Cumhuriyeti'nin istiklali savunulmaktadır. Afrin'de milli onurumuz, milli güvenliğimiz, egemenlik haklarımız müdafaa edilmektedir. Bütün Türk milleti bunun böyle olduğunu görüyor, inanıyor ve onur ve şeref duyulacak bir destek veriyor. Beka için, bayrak için, mukaddes ve mukadderat için şehadet şerbetinden içmeye kalbi vatan sevgisiyle çarpan herkes, hepimiz varız, kuşku yok hazırız. Bu bir laf değil, gerektiğinde anında hayata geçirilecek değişmez ve kesin bir gerçektir. Afrin'de önümüzü kesmeye, hızımızı yavaşlatmaya, mücadelemizi kösteklemeye çalışan hiçbir ülke ve küresel organizasyona boyun eğmemeliyiz, buna müsaade etmemeliyiz.
Neresinden bakarsak bakalım işimiz hiç kolay değil. Böyle bir ortamda siyasi çekişme yapmak, özel hesapları her şeyin önüne geçirmek hakkına hiç kimse sahip değil. Kaybetmek gibi bir seçeneğimiz olamaz. Birlik olmak ve bu mücadeleyi topyekün vermek zorundayız.