Azerbaycan’ımızın şanlı Karabağ zaferi, Bakü’de düzenlenen muhteşem bir törenle kutlandı. Türk’ün birliğinin ne anlama geldiğini bütün dünya Karabağ’da zaten bizzat görmüş, şahitlik etmiş ve anlamıştı. Bakü’deki tören, bu birliğin ne kadar güçlü, ne kadar sağlam ve ne kadar muktedir olduğunu da göstermiştir. Törenleri ekrandan da olsa büyük bir coşkuyla, gururla, onurla ve heyecanla izledik. Yapılan konuşmaları, verilen mesajları bütün dünyanın dikkatle takip ettiği muhakkaktır. Geçit törenlerindeki Türk askerinin heybeti ve şanı dosta güven verirken, düşmanın uykularını kaçırmıştır.
ÖNÜNE GELENİ EZDİ GEÇTİ
Bakü’de Karabağ zaferi kutlamaları, aynı zamanda Kızılelma’ya ulaşmanın da tarihi bir adımını oluşturmaktadır. Bizim Kızılelma’mız Turan ülküsüdür. Bu ülkü, Türk’ün birliğini sağlamak ve dünyanın süper gücü olmaktır. Dünyanın huzurunun, hakkın ve adaletin yerini bulmasının yolu buradan geçmektedir. Türk demek adalet demektir, huzur demektir, refah demektir. Türk’ün olduğu yerde ihanet olmaz, kalleşliğe izin verilmez, kahpelere göz yumulmaz. Sömürenlere müsaade edilmez, hainlere hayat hakkı tanınmaz. İşte bunun son örneği Karabağ’dır. İki kardeş Türkiye ve Azerbaycan el ele verdi, 30 yıllık bir işgali, dünyanın gözleri önünde işlenen cinayetleri, soykırımı, haksızlığı, hukuksuzluğu tepelerine vura vura bitirdi. Ermenistan’ın bu zulmü yaparken dayandığı, güvendiği, yardım beklediği, müdahale etmesini istediği hiçbir yer, hiçbir güç işe yaramadı. Türk’ün azmi, birliği, kardeşliği, dirayeti ve kahramanlığı önüne geleni ezdi geçti.
BU DAHA BİR BAŞLANGIÇ
Bu daha bir başlangıç. Doğru yoldayız, haklıyız ve kararlıyız. Kimseye eyvallahımız yok. İhtiyacımız olanı kendimiz üretiyoruz, hem de en iyisiyle, en moderni ve en güçlüsüyle. İHA ve SİHA’larmız bütün dünyanın feleğini şaşırtmıştır. En donanımlı ordular bile durumlarını yeniden gözden geçirmek, Türk milletinin geliştirdiği bu muhteşem silahlar karşısında ne yapacaklarını düşünmek zorunda kalmışlardır. Onlar düşünmeye devam etsinler, çıktığımız bu yolda çok daha ileri gitmek bir tercih değil, mecburiyettir. Daha iyisini, daha gelişmişini yapmak, savaş uçağı dâhil ihtiyacımız olan her şeyi kimseye minnet etmeden kendi imkânlarımızla hayata geçirmek zorundayız. Azerbaycan’ımız bizimle beraberdir. Bu kardeşlik artık sahaya inmiş ve dünyada yeni bir denge unsuru olmuştur. Sayın Cumhurbaşkanı’nın dediği gibi sırt sırta vererek başarıdan başarıya koşacağız. Her türlü haksızlığın, hukuksuzluğun, terörün, kalleşliğin, ihanetin ve zorbalığın önüne geçip, Turan ülküsüne doğru daha hızlı şekilde ilerleyeceğiz.
DİĞER KARDEŞ ÜLKELER DE KATILMALI
Bu gidişi artık kimse durduramaz, kimse engelleyemez, kimse kesemez. Fransa gibi kan emicilerin, AB ülkeleri gibi yüzümüze dost görünüp arkadan her türlü düşmanlığı yapan soysuzların, ABD gibi müttefikliği kendi çıkarları ve dayatmaları ile sınırlı tutan alçakların rahatsız olması bir şeyi değiştirmeyeceği gibi, bizim doğru yolda olduğumuzu ispatlamaktadır. Bütün dileğimiz, beklentimiz ve talebimiz 1990’lı yıllarda bağımsızlıklarını kazanan diğer Türk cumhuriyetlerinin de bu birliğe bir an önce ve en güçlü şekilde dâhil olmalarıdır. Kendi iç huzurlarını ivedilikle sağlayabilmeleri için de bu gereklidir. Dağlık Karabağ konusunda bizi kahreden bir sessizliğe, içimizi acıtan bir tepkisizliği ve hareketsizliğe bürünen bu devletler artık silkinip kendilerine dönmelidirler.
Türk’ün feryat ettiği bir ortamda, bir başka Türk’ün buna duyarsız kalması abesle iştigaldir. Türk’ün Türk’ten başka dostunun olmadığını bu ülkeler artık ne zaman anlayacaklar? Türk Dili Konuşan Ülkeler İşbirliği Konseyi oluşturulması iyi bir başlangıç olsa da, şu ana kadar kendinden bekleneni verememiştir. Bu konseyin daha güçlü hâle getirilmesi, iş birliği ve güç birliğini arttıracak girişmeler yapıp daha ileri adımlar atılması bir zarurettir. Eğer bunu sağlayabilir ve Azerbaycan- Türkiye kardeşliğinin seviyesini diğer kardeş ülkelerle de yakalayabilirsek sadece bölgemizde değil, dünyadaki bütün dengeleri değiştirir, tarihin akışına yön veririz. Bizim için daha da önemlisi, bu yolun sonunun Turan’a çıkıyor olmasıdır.
ŞU KOPAN FIRTINA, TÜRK ORDUSUDUR YA RABBİ
Bunu söyleyerek, çok kimseyi rahatsız ettiğimizin farkındayız. Türk ve Türkiye düşmanlarının rahatsız olması kendi meseleleridir. Bizi üzen, içimizdekilerin bütün gelişmeleri Ermenistan ve Fransa gözü ile görmeleri, değerlendirmeleri ve anlatmalarıdır. Zillete düşmüş olan Soros uşakları Türk birliğinden söz edilmesini bile hazmedemiyor, dehşete kapılıyorlar. Onlar için de yapabileceğimiz bir şey yok.
Bakü’deki zafer törenlerini büyük bir coşkuyla izlerken dilime takılan Yahya Kemal’in şu muhteşem dörtlüğü ile yazımı bitiriyorum:
Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.
Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.
Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,
Galip et, çünkü bu son ordusudur İslam’ın.