Kurban bayramı vesilesi ile yıllık aile ziyaretlerimizi yapma fırsatı bulduk. Bu ziyaretler elbette sadece ailemizle sınırlı kalmıyor ve gittiğimiz her yerde bir nabız tutma imkanı da veriyor. Yaptıklarımızın, yazdıklarımızın, söylediklerimizin isabetini test etmemizi, Türk milletinin genel olarak ne düşündüğünü anlamamızı sağlıyor. Biz yolumuzun doğru, söylediklerimizin isabetli, yazdıklarımızın haklı olduğundan eminiz, ama bunun sahada karşılık bulduğunu görmek ayrı bir onur vesilesi oluyor.
CHP İÇİN ÜMİT YOK
Bir hafta kadar yazılarımıza ara verdik ve çok şey birikti. Güncelliği ve siyasette etkisi sebebiyle CHP’yi öne çıkarmak gerektiği kanaatindeyim. Yaptıkları son kurultay CHP’nin tarihi hüviyetine dönmesi, Atatürk’ün partisi çizgisine gelmesi, içine düştüğü hazin durumdan kurtulması, oradan oraya savrulmanın sona ermesi için büyük bir fırsattı. Ancak, bunu kullanamadıkları gibi, Kemal Kılıçdaroğlu yaptığı konuşma ve kurduğu ekiple bu karanlık tabloyu daha da ağırlaştıracağını ve zaten bir milli güvenlik sorunu haline gelmiş olan CHP’yi daha tehlikeli noktalara sürükleyeceğini gösterdi. Ne yazık ki, Kemal Kılıçdaroğlu CHP’si için hiçbir ümit, hiçbir ışık kalmamıştır. CHP tamamen HDP’lileşmiş, FETÖ’nün kontrolüne germiş ve ağır bir beka sorununa dönüşmüştür.
HAKERET ETTİLER VE PARTİDEN ATTILAR
Biz gerek çıktığımız televizyon kanallarında yaptığımız yorumlarda, gerek yazdığımız yazılardaki değerlendirmelerimizde, CHP’nin bu hazin durumunu eleştirmekle kalmıyor, aynı zamanda yol gösteriyor ve böyle devam edemeyeceklerini, Atatürk’ün misyonuna uygun bir anlayışa kavuşmalarını, içine düştükleri açmazdan biran önce kurtulup Türk milletinin ve Türk devletinin menfaatleri yönünde siyaset yapmalarını tavsiye ediyorduk. Ne yazık ki, bu uyarıları dikkate almak yerine, bize anlamsız ve ahlaksız bir şekilde saldırdılar. Hadi, bunu bir kenara koyduk, ama bizim yazıp söylediklerimizi hemen hemen aynısıyla CHP içindeki, akıl, izan, vicdan sahibi olanlar, bu ülke ve milletle meselesi bulunmayanlar da söylediler. Kılaçdaroğlu ve kurduğu ekibin, kendi içlerinde doğruları söyleyenlere karşı da tavrı ve tarzı, farklı olmadı. Hakaret ettiler, hedef gösterdiler, ya partiden attılar veya itibarsızlaştırdılar.
KAVGALARI HİÇ BİTMEZ
Gelinen noktada, CHP’nin son seçimdeki Cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, ayrı bir parti kurmak için harekete geçtiğini açıkladı. Bunun ne kadar doğru, ne kadar yanlış olduğunu tartışmak bizim işimiz değil. CHP’nin iç meseleleriyle hiçbir zaman ilgilenmedik, hiçbir zaman yorum yapmadık. Bizi genel siyasetleri, ülke ve millete ne verdikleri ilgilendiriyor. Kaldı ki, CHP’nin iç çekişmeleri, hizipler, karşılıklı suçlamalar hatta hakaretler hiçbir zaman eksik olmamıştır. Bu rezil tabloyu bir övünç meselesi saydıklarına, bu keşmekeşi parti için demokrasi ile izah etmeye kalkıştıklarını da daha önce ibretle izlemiştik.
DURUMA GÖRE VAZİYET
Muharrem İnce’nin ayrı parti kurması kendi meselesidir. Fakat bu vesile ile Kılıçdaroğlu ve ekibinin nasıl duruma göre vaziyet aldıklarını, savrulduklarını, tutarsızlığın, yalanın, kıvraklığın zirvesine çıktıklarını hayretle bir defa daha gördük. Kılıçdaroğlu’na göre, Muharrem İnce ayrı parti kurmakla CHP’yi bölüyor ve parçalıyor. Hatta işi sayın Cumhurbaşkanı ile ilişkilendirmeye götürüp, “sarayın adayı” demeye kadar götürdü. “Bizi bölmek parçalamak isteyecekler ama hiç kimsenin unutmaması gereken bir şey var. CHP Türkiye cumhuriyetinin kalesidir. İnsanca hakça bir düzeni bu ülkeye getirinceye kadar mücadele eden bir siyasi partiyiz. Ahlaklı bir siyasi partiyiz” diyor.
AHLAK SEVİYESİ
Şaşırmamak, hayret etmemek, “bu kadarına da pes” dememek elde değil. Kemal Kılıçdaroğlu’nun CHP’si Türkiye Cumhuriyeti’nin kalesiymiş, hakça bir düzen getireceklermiş ve en önemlisi de ahlaklı bir siyasi partilermiş. Gülelim mi, ağlayalım mı bilemedim! MHP’yi bölmek parçalamak isteyenlere CHP’nin bütün imkanlarını, CHP’li belediyelerin alayını seferber eden, bu da yetmemiş gibi, çıkıp haddini aşan açıklamalar yapıp, tamamen FETÖ ağzı ile tarlada kurultay toplayanlara arka çıkan bu Kılıçdaroğlu değil miydi? MHP’yi bu şekilde hedef almak haksızlığın, kabalığın, kumpasın zirvesi değil midir? Kılıçdaroğlu, “hakça düzen” derken galiba dili sürçtü! Büyük ihtimalle “haltça düzen” demek istedi. Millet iradesini yerle bir edip milletvekillerini İP’e hediye eden bir liderin ahlaktan söz etmesi, ahlak anlayışının seviyesini göstermesi bakımından çok çarpıcı bir örnektir.
BÖLÜCÜLERİN KALESİ
Kılıçdaroğlu’nun CHP’si eğer Türkiye Cumhuriyeti’nin kalesi ise, biz çoktan kaybetmişiz demektir. PKK’dan talimat alan, Kandil katillerinin övgüsüne mahzar olan, bölücülere methiyeler dizip, onların siyasi partisi ile ittifak kuran, FETÖ ile kol kola yürüyen, Türkiye’nin bütün milli menfaatlerinin karşısına dikilip, Türk ve Türkiye düşmanları ile aynı yolu yürüyen bu CHP’nin bir kale olduğu doğrudur. Ama bölücülerin, hainlerin, işbirlikçilerin, vatan-millet düşmanlarının, teröristlerin kalesidir. Kılıçdaroğlu’da zaten bunu kastediyor olmalı.
Bu hazin ve rezil gidişe artık CHP’nin içindekiler de razı olmuyor. Ağır bir beka sorunu haline gelen bu CHP’yi Türk milleti de daha fazla sırtında taşımayacaktır.