Son kurultayla birlikte tarihi misyonundan tamamen uzaklaşan ve Türkiye ile meselesi olan herkesin sığınağına dönüşen CHP’deki hazin gelişmeler, siyaset dünyasında mutlaka değerlendirilmelidir. Kemal Kılıçdaroğlu ile birlikte gün geçtikçe karanlığa gömülen bu partinin akıbetinin ne olacağının masaya yatırılıp, uzun uzun konuşulması kaçınılmazdır. Muharrem İnce’nin CHP’yi sarsan açıklamaları ve PKK’nın vagonu olan bu partiyi tekrar Atatürk çizgisine getirme gayreti elbette önemli bir siyasi gelişmedir ve üzerinde durulmalıdır.
ÇAĞRI GAYET NET
Bunlar zaten yapılıyor ama zillet sadece CHP ile sınırlı değil. Diğer unsurlarında da bazı gelişmeler yaşanıyor. Sayın Bahçeli’nin “evine dön” çağrısı karşısında İP’in kimyasının bozulduğunu ve işin içinden bir türlü çıkamadıklarını yakından izliyoruz. Hiç oraya buraya çekmeye, başka anlamlar yüklemeye gerek yok. Ne söylendiği, çağrının ne içerdiği gayet nettir ve başta Akşener olmak üzere, İP’in bütün kadroları da işin farkındadır. CHP ve HDP, İP’in ittifak yaptığı partilerdir. HDP ile yaptıkları iş birliğini inkâr etmeleri sonucu değiştirmiyor. HDP’lilerin TBMM kürsüsünden İP’e yönelik olarak “bizim sayemizde oralarda oturuyorsunuz” çıkışlarına, cevap verilememiştir. Birçok kurucu isim, bazı milletvekilleri, teşkilatların önemli bir kısmı, İP’in HDP ile olan ittifakını hazmedememiş ve yönetime ağır suçlamalar yönelterek, partilerinden ayrılmışlardır. İP, artık kendine bir yol çizmek zorundadır. Ya HDP ile olan iş birliğini kabul edip aleni ve açık bir şekle getirecek veya bu ihanet takımı ile bütün ilgi ve bağlantısını koparıp, siyasette yeni bir pozisyon alacak.
CHP VE HDP, YUNAN’LA AYNI ÇİZGİDE
Sayın Bahçeli’nin çağrısı tam da bu tercihi kolaylaştırmaya yöneliktir. Sayın Bahçeli, Ayasofya’nın yeniden ibadete açılması ile ilgili gelişmeleri değerlendirirken, İP’in ittifak ortaklarının aldığı ve tamamen Yunanistan’la aynı olan duruşunu ortaya koymuştur. Türkiye’nin inanç ve egemenlik haklarını kullanmasına dış odaklarla birlikte CHP’nin de tepki gösterdiğinin ve ileri düzeyde rahatsızlık yaşadığının altını kalın şekilde çizmiştir. HDP’nin Ayasofya Camii’ne soğuk, mesafeli ve uzak tavrını hatırlatmış ve “Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’nin ibadete açılması HDP’nin karalar bağlamasına, Yunan zihniyetiyle eş zamanlı yas tutmasına neden oldu. Yani zilletin iki ayağı huzursuz, keyifsiz ve kederlidir. Çünkü bunların kumanda odasında ezana, bayrağa, vatana ve mukaddes emanetlere husumet duyan çevrelerin ağırlığı söz konusudur” demiştir.
AYASOFYA ZİYARETİ
Bütün bunlar olurken, İP’in diğer ortaklarından nasıl ayrıştığını, “ İYİ Parti Genel Başkanı, Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’ni ziyaret ederek iki rekât tahiyyetü’l-mescit namazı kıldı. Tahiyyetü’l-mescit namazı mescidin selamlanması, saygı gösterilmesi demek ise de, esasen Yüce Allah’a şükür, saygı ve tazimdir. Bana göre bu ziyareti ve ibadeti ziyadesiyle memnuniyet vericidir. Allah kabul etsin. Zillet ittifakının üç asıl ortağından ikisinin, yani CHP ile örtülü ortak HDP’nin Ayasofya-i Kebir Cami-i Şerifi’ne menfi yaklaşımı ortadadır. Ancak İYİ Parti Genel Başkanı son hareketiyle onlardan ayrışmış, ayrı düşmüştür. Meral Hanım’ın kendisi adına hayırlı bir gelişmedir” sözleriyle ortaya koyduktan sonra, “Sayın Akşener’in böyle gitmeyeceğini, böyle ittifak olmayacağını, olsa bile bir ayağının çukura düştüğünü görüp, derhal ve çok kısa süre içinde EVİNE dönmesi doğru ve tutarlı bir davranış olacaktır. EVİNDE rahatı ve huzuru bulacaktır. İkbal ile idbar arasında sıkışıp kalmak yerine, kaldı ki zillete düşmektense EVDE olmak isabetli bir tercihtir” diyerek, aslında bir çıkış yolu göstermiştir.
BİR AYRIŞMA NOKTASI DAHA
Bu çağrının ne kadar doğru ve isabetli olduğu, geçen kısa zaman içinde bir defa daha belgelenmiştir. AK Parti kaçkınlarının kurdukları partilerin kime ve neye hizmet ettiği, yaptıkları açıklamalarla kısa zamanda ortaya çıkmıştır. Serok Ahmet lakaplı Ahmet Davutoğlu, PKK’ya yeniden can suyu vermenin peşindedir. Ali Babacan daha ilk günden Türkiye düşmanları ile aynı çizgide durduğunu ve kriz, kaos ve yıkım peşinde olduğunu göstermiştir. Türkiye, Akdeniz’de tarihi bir süreçten geçiyor. Yunanistan’ın alçaklıkları, Fransa’nın kalleşlikleri aralıksız devam ediyor. Mısır, Birleşik Arap Emirlikleri, İsrail’in kurduğu kirli tezgâhlar karşımızda duruyor. Hepsine birden misliyle cevap veriyor, hak ve hukukumuzdan, menfaat ve geleceğimizden asla vazgeçmiyoruz. CHP, HDP, Davutoğlu, Babacan güruhu bu kadar net bir milli meselede bile Türkiye’den yana net bir tavır ortaya koyamıyorlar. İP şimdi ya bunlarla birlikte Türkiye’nin karşısına geçecek ya da Ayasofya meselesinde olduğu gibi, onlardan ayrışıp bir milli karakter gösterecek. Bunun başka yolu yok.
Neresinden bakılırsa bakılsın, Sayın Akşener’in böyle gitmeyeceğini, böyle ittifak olmayacağını, olsa bile bir ayağının çukura düştüğünü görüp, derhal ve çok kısa süre içinde EVİNE dönmesi doğru ve tutarlı bir davranış olacaktır.