Dünya tarihin gördüğü en büyük ihanet olan FETÖ kalkışmasının üzerinden 3 yıl geçti. Bu zaman içinde çok şey söylendi, çok şey yapıldı. Siyasiler, siviller, darbeyi yaşayanlar, mağdur olanlar, tanıklık edenler konuştu. Televizyonlarda uzun uzun programlar yapıldı. Gazetelerde çok çeşitli haber ve yorumlar yer aldı. Hala yeni görüntüler, yeni belgeler ortaya çıkıyor. Her gün yeni tutuklamalar yapılıyor, yeni soruşturmalar açılıyor. Devam eden davalarda en üst sınırdan cezalar veriliyor. Bütün bunlara rağmen kamuoyunun ortak kanaati, FETÖ ile mücadelede sona gelinmediği, tehdit ve tehlikenin henüz sona ermediği yönündedir.
HER FIRSATI KULLANIYORLAR
Tarihimiz coğrafyamıza dar geliyor. Bağımsız ve hür bir devlet olarak bu coğrafyada yaşamanın yüksek bedelini her zaman seve seve ödedik. Hiç kuşku yok ki, ebediyete kadar da bu böyle devam edecektir. Bütün dünyanın gözü bu kadim topraklardadır ve her fırsatta şanslarını deniyorlar. Hiçbir zaman da vazgeçmeyeceklerdir. Dikkatli olmak zorundayız. Yol ve yöntemler değişmiştir. Artık topla, tüfekle saldırmıyorlar. Kalleş planlar yapıyorlar, teknolojiyi kullanıyorlar, hainleri donatıp içimizi sızdırıyorlar. FETÖ ihanetini böyle yaşadık ve bu dünyada bir ilktir.
FETÖ’YÜ ÖNEMSİZLEŞTİRME GAYRETİ
Bu açık ve kesin gerçeğe rağmen, bazılarının işi sulandırmaya, ihaneti hafifletmeye ve sıradanlaştırmaya çabaladığını ibretle izliyoruz. Özellikle son dönemlerde sosyal medyada ve bazı basın organlarında 15 Temmuz’un tarihimizin şeref sayfası olan Çanakkale, Sarıkamış, Sakarya ve Büyük Taarruzla karşılaştırıldığını, şehit ve yaralı sayısı kıyaslaması yapıldığını ve buradan FETÖ ihanetin sıradanlaştıran ve önemsizleştiren bazı sonuçlara varıldığını hayretle görüyoruz.
Bunu yapanlar ya akıl ve izan sorunu yaşayan ruh hastalarıdır veya FETÖ’nün kripto damarlarıdır. 15 Temmuz bir işgal planıdır ve doğrudan varlığımıza, bağımsızlığımıza ve birliğimize saldırıdır. 15 Temmuz 2016’da dini kisveye bürünen, hizmet ve himmet örtüsüne saklanan, cemaat olgusundan cürüm ve cinayet çıkaran hain bir terör örgütü, Türkiye’yi işgale kalkışmıştır. FETÖ ihaneti sadece bununla yetinmemiş, milli ve manevi değerlere telafisi uzun zaman alacak zarar ve ziyanlar vermiştir. Eğer başarılı olsaydı, çok daha ağır, çok daha acı, çok daha uzun bir bedeller ödeyecektik. Türk milleti bunu fark etmiş, canını ortaya koymuş ve bu kahpeliği önlemiştir. Dolayısı ile bu gerçeği sulandırmak, başka yerlere çekmek, hafife almak bu kalleşliğe ortak olmaktır.
STRATEJİK BAKIŞ OLUŞMALI
FETÖ çok sinsi bir terör örgütüdür. TSK başta olmak üzere, devlet ve toplum hayatının sekiz alanına çöreklenmiş, yıllar yılı en hassas mevki ve mertebelere çökerek palazlanmıştır. FETÖ’nün ürediği ortam, teşvik gördüğü iklim, güçlendiği yapı, tutunduğu çatı mutlaka enine boyuna analiz edilmelidir. Siyasi beklentiler uğruna devleti içten içe kemiren hiçbir kanun dışı grup veya oluşuma müsamaha gösterilmemeli, müsaade edilmemelidir. FETÖ’yle mücadele sadece adli, idari süreçlerin tahkimi ya da güvenliğin dönemsel icrasıyla sağlanamayacaktır. Devlette stratejik bir bakışın oluşması, ufuk ötesini görebilen bir şuurun olgunlaşması şarttır, acildir, en temel zorunluluktur.
ŞEHİTLERİMİZE VEFA
Aklımızı başımıza almazsak, şarlatanların, maskaraların oyuncağı olursak daha pek çok FETÖ ve türevleri gelecekte peydahlanacak, 15 Temmuz’da yapamadıklarını punduna getirdiklerinde hayata geçireceklerdir. 15 Temmuz bir milattır ve Türk milleti istiklaline kanıyla, canıyla, imanıyla sahip çıkmıştır. O kanlı gecede yaşananların tekerrür etmemesi hem bizim hem de bizden sonraki nesillerin boynunun borcu, ecdada ve şehitlerimize vefanın gereğidir. FETÖ’nün kökünün kazınması için suçluların hesap vermesi kadar; fikir, kanaat ve eylem liderlerinin yakalanıp mahkemeye çıkarılması, bunların moral ve motivasyon atmosferinin kurutulması çok önemli, çok elzemdir. FETÖ’yle mücadelede stratejik Türk devlet aklı bir konsept dahilinde tam ve eksiksiz uygulanmalı, uyarılmalıdır. Mağdurların hakkı korunmakla birlikte, suç ve suçlulara hoşgörü kesinlikle gösterilmemelidir. Önüne gelene FETÖ’cü denilerek, asıl FETÖ’cülerin unutturulması, kripto damarın muhtemel tuzak ve tahrikleri engellenmelidir. ABD’yle ilişkilerin normalleşmesi arzulanan derecede sağlanacaksa, NATO gerçekten de Türkiye’nin terörle mücadelesine samimi destek veriyorsa, ABD ve Avrupa’da ne kadar hain FETÖ’cü varsa Türkiye’ye iadeleri yapılmalıdır.
SİYASİ AYAK
Türkiye 15 Temmuzla henüz tam bir hesaplaşma yapamamış, tedirginliği atamamış, riskleri aşamamıştır. Darbe ve vesayet tehlikesi tam manasıyla geçmemiştir. Hala siyasi ayak gizemini korumaktadır. Dürüst ve yürekli bir mücadele sürse de, hala mevzi düzeyde sonuçlar alınmaktadır. Türkiye hem FETÖ belasını hem de PKK tehdidini tamamen bitirerek gündeminden çıkarmalı, geleceğimiz emniyete alınmalıdır. Nitekim süreç uzadıkça ilk günkü kararlı duruş tavını kaybederek tavsayabilecek, hainler farklı kılık ve maskelere bürünebileceklerdir. Endişemiz budur. Yakın tehlike de budur.