Türkiye'de hükümet sisteminin değişmesiyle başlayan yeni dönemin üzerinden neredeyse 1,5 ay zaman geçti. Özellikle iktidar partisi bu yeni sisteme göre kendini yeniden yapılandırıyor. Cumhurbaşkanının önce parti üyesi, sonra genel başkan olması bu sistemin imkanlarıyla mümkün hale geldi. Bu durumlara artık alışmamız gerekiyor. Partinin başına geçen Cumhurbaşkanın kendi çalışma arkadaşlarını belirlemesi de anlaşılabilir bir durumdur. Önümüzdeki günlerde kabinenin de yenilenmesi yüksek beklentidir.
ÜLKE YANGIN YERİ
İktidar partisi 15 yıldır yapamadıklarını, yanlışlarını, yetersizliklerini hep sisteme yükledi. Ancak artık bahane kalmamıştır. Ülke yangın yeri gibidir. Çok ağır ve ciddi sorunlarla karşı karşıyayız. Terörden dış politikaya, ekonomiden toplumsal huzura kadar her alanda acil olarak tedbir alınması gerekiyor. Huzur ve refah bu milletin öncelikli ve ivedi meselesidir. Yeni ve hızlı bir başlangıç yapmak, bahane üretmek yerine icraata yönelmek gerekiyor. Sayın Cumhurbaşkanı kongre konuşmasında bunun işaretlerini verdi. Reformdan ve yenilenmeden bahsetti. Biz reformu da yenilenmeyi de bir kenara bıraktık. Zira bu kelimelerin içi boşaltılmıştır. Bu kaçıncı yenilenme, kaçıncı reform. Bu sihirli kelimeleri bir kenara bırakmak ve işin özüne yönelmek gerekiyor. İddialar ve verilen sözler havada kalmamalı ve ortaya net bir şeyler konulmalıdır. Zira, tahammül sınırları çok zorlanmıştır ve beklenti oldukça yüksektir.
ÖNCE HUZUR
İçerideki sorunlarımız artık kronik bir hal almıştır. Terör başımızın uzun yıllardır belasıdır ve ne acıdır ki akıl almaz yanlışlarla ivme kazanmış ve çeşitlenmiştir. Son dönemde yanlıştan dönülmüş olsa da, hala yapılacak çok şey var. Dünkü yazımızda da bu konuyu değerlendirmiştik. Kahraman güvenlik güçlerimiz çok büyük ve şanlı bir mücadele veriyor. İçişleri Bakanlığı ve Genelkurmay'dan yapılan açıklamalar yüreğimize su serpiyor. Hainlere hiçbir yerde saklanma ve saldırma şansı tanınmıyor. Buna rağmen aldıkları dış destek ve yılların yanlışları ile iyice yerleşmiş olmaları sebebiyle, bu ihanetin tamamen bitmesinin zaman alacağı anlaşılıyor. Her sene yaz ayları ile birlikte daha azgınlaşırlardı. Bu sene yerinde tedbirler alındığı ve kararlı bir mücadele verildiği için böyle bir fırsat bulamadılar. Bu durum aynı zamanda ne yapılması gerektiğinin de ispatıdır. Mücadelenin hiç gevşetilmeden ve kararlılıklı sürdürülmesi durumunda, bu ihanet azalacak, dağdaki katil sürüsünün kalan ümitlerini de söndürecektir. Tam da böyle bir ortamda, bazı mihrakların çözülme süreci benzeri yeni bir ihanet dönemini tavsiye etmeleri çok endişe vericidir. Hükümetin böyle bir şeye sıcak bakması, ülkenin felaketi olur. FETÖ ile mücadelede hala kesin sonuç alınamamıştır. Bu ihanet yapılanmasının siyasi ayağına dokunulmadıkça, sonuç almak hiçbir zaman mümkün olmayacağı gibi, tehdit ve tehlike de bitmeyecektir. Ekmek ve su kadar huzura da ihtiyacımız var.
KALKINMA HIZLANMALI
İvedilikle ele alınması ve bir şeyler yapılması gereken diğer mesele de ekonomidir. Piyasalar tedirgin, ekonomi bıçak sırtındadır. Son aylarda enflasyon yeniden hortladığını ve bu durumun zaten bozulmuş olan dengeleri hepten sarsacağını unutmamak gerekiyor. İstihdam seferberliği başlatılmış olmasına ve bu konudaki bütün samimi gayretlere rağmen, işsizlik yeni rekorlar kırmıştır. Bu şekilde devam edilemez. Ekonominin en önemli göstergesi olan kalkınma hızımız tatmin edici olmaktan çok uzaktır. Türkiye gibi gelişmekte olan bir ülkenin yüzde 2-3 kalkınma hızı ile bir yere varabilmesi mümkün değildir. Dövizdeki hareketliliğin şimdilik dinmiş olması tesellidir, ama tedirginlik devam etmektedir. Her yeni bir sıçrama beklentisi bitmemiştir. Alınan bütün tedbir ve teşviklere rağmen, turizm bu sene de ümit vermiyor. İçi boş övünmelerle, sanal başarı hikayeleriyle daha fazla kendimizi kandırmayalım. Son 15 yılın kalkınma hızı istenilenin çok gerisindedir ve Türkiye Cumhuriyeti tarihinin ortalamasının çok altındadır. Ekonomide bir panik havası oluşması durumunda nelerin olacağını kestirmek dahi mümkün değildir.
DIŞ POLİTİKA SEFERBERLİĞİ
Dış politikada çok zor ve sıkıntılı bir dönem yaşıyoruz. Komşularımız başta olmak üzere, neredeyse bütün dünyada dostumuz kalmadı. Sayın Cumhurbaşkanı referandum sonrası bir yurt dışı seferberliği başlatmış, Rusya'dan Çin'e, Hindistan'dan ABD'ye kadar uzayan gezilere çıkmıştır. Bu gezilerin beklenen sonucu verebilmesi için diplomasinin bütün incelikleriyle devreye girmesi ve dış politika seyrinin tamamen değiştirilmesi gerekiyor. Zira, bugüne kadar yapılanlar doğru olsaydı geldiğimiz nokta burası olmazdı. Efelenmek ve söylediğini unutup geri çekilmek yerine, anlaşmak, uzlaşmak ve ortak faydayı bulmak zorundayız. Sınırlarımızdaki tehdit ve tehlikenin bertaraf edilmesi gerekmektedir. Angajman kurallarına sığınmak gereksizdir. Bize yönelen tehlikelere karşı neler yapabileceğimizi Fırat Kalkanı Operasyonu ile gösterdik. Bu kararlılıktan asla taviz verilmemeli ve özellikle PYD-YPG ihanetine karşı atak ve etkili bir süreç takip edilmelidir. ABD'nin bu kanlı örgütle irtibatı, işbirliği ve desteği için uyarılarımızı yaptık. Eğer DEAŞ'la mücadele edilecekse, bunun için hazır olduğumuzu ilan ettik. Bundan sonra kendi bildiğimizden şaşmamak, en doğal hakkımızdır.
Türkiye yeni bir döneme girmiştir. Türk milleti yolu açtı ve yönetim sistemindeki belirsizlik, çift başlılık ve fiili durum garabeti ortadan kaktı. Kabinenin de yenilenmesiyle birlikte artık bütün dikkatler hükümette olacaktır.