Koronavirüs artık hayatımızın bir parçası oldu. Bu beladan uzak durabilmek için 24 saatimizin her saniyesini özel yaşıyoruz. En yakınlarımızla teması kestik, günde sayısını bile unuttuğumuz kadar ellerimizi yıkıyor, bilim kurulunun önerdiği 14 kurala azami derecede uyum gösteriyoruz. Herkesin aynı dikkati, aynı hassasiyeti göstermesi durumunda bu virüsü kısa zamanda yok edeceğimiz muhakkaktır.
VİRÜS GİTMİYOR, BİZ GÖTÜRÜYORUZ
Bütün bunlara rağmen, hiç istemediğimiz ve bizi son derece üzen haberler geliyor. Vaka sayısı artıyor, ölümler çoğalıyor. Her ne kadar hâlâ dünya ortalamasının altında olsak da endişeleniyoruz. Endişemizin sebebi vaka sayısı ve ölüm oranlarının artışı ile bağlantılıdır. Ne yazık ki aynı dikkati, aynı uyumu, aynı ciddiyeti herkes göstermiyor. Bu virüs havadan yağmıyor, yerden bitmiyor, kendisi bir yerden başka yere gitmiyor. Biz insanlar götürüyoruz, biz yayıyoruz ve biz etkileniyoruz. Dolayısı ile taşımaz ve yaymazsak, bu bela olduğu yerde kalacak, sonra da yok olup gidecektir.
KİMSENİN ALNINDA YAZMIYOR
Virüsü nasıl taşıdığımız, nasıl yaydığımız gayet açık ve bilinen bir şeydir. Temas yoluyla bulaşıyor. Bu temasın illa da el veya vücut temasıyla olması gerekmiyor. Virüsü taşıyanla aynı ortamda bulunmak, belli bir mesafede aynı havayı teneffüs etmek bile bulaştırabiliyor. Günlerdir uzmanlar televizyon ekranlarında, sosyal medyada, gazete sayfalarında anlatıyor, uyarıyor ve ne yapmamız gerektiğini bize açık şekilde söylüyorlar. Kamu spotları yayınlanıyor. Herkesin anlayacağı öz ve özet bilgiler veriliyor. Alınan tedbirlerin mantığı da, hedefi de bu virüsün taşınmasını, yayılmasını engellemeye dayalı. Onun için “evde kalın” deniliyor. Evimizde kalırsak hiç kimseyle hiçbir şekilde temasımız olmayacak ve dolayısı ile virüs kapma ihtimalimiz ortadan kalkacak. Evden çıktığımız anda tehlike başlıyor. Karşılaştığımız insanların kim oldukları önemli değil. Hiç kimsenin alnında virüs taşıyıcısı olduğu yazmadığı gibi, zaten taşıyan da bunun farkında olmuyor. Dolayısı ile karşılaştığımız herkes potansiyel tehlikedir ve risktir ve hiç kimse istisna değildir. Bu riski en aza indirmek, hatta ortadan kaldırmak için hiç karşılaşmamak gerekiyor ki, bunun yolu evde kalmaktır.
65 YAŞ VE ÜZERİNE DİKKAT!
Günlerdir her imkân kullanılarak bu anlatılıyor, ama biz sokağa çıkmaya devam ediyoruz. Dışarı çıkmanın gerekçeleri ortadan kaldırıldı, okullar tatil edildi, iş yerleri kapatıldı, biz yine durmuyoruz. Bir adım daha atıldı ve şimdiye kadarki ağır vakaların ve ölümlerin büyük risk altında olduklarını net şekilde gösterdiği 65 yaş ve üzerinde olanlarla ilgili sokağa çıkma yasağı ilan edildi. Yine ağır risk oluşturan kronik rahatsızlığı olanlar da bu yasağa eklendi. Ancak ilk gün sonuçları ne yazık ki, istenenin çok ama çok altındadır. Sanki tam tersi söylenmiş gibi, sokağa çıkma yasağı kapsamında olanların özellikle ve ısrarla dışarı çıktıklarını hem yakın çevremizde gördük hem haberlere yansıyanlardan öğrendik.
YAŞLILARIMIZI İKNA EDELİM
Havalar düzeldi, güneş çıktı, bahar sevinci ve coşkusu ağır basıyor. Bunları anlıyoruz. Yaşlılarımıza hürmet etmek, saygı göstermek de hem ahlakımızın hem imanımızın gereği. Ancak ortada bir gerçek var. Kurallara tam olarak uymuyoruz ve bu durum sadece uymayanları değil, bütün toplumu, bütün ülkeyi zor durumda bırakıyor ve bedeli hepimiz ödüyoruz. Böyle olmaz, bu şekilde devam edersek, başımıza nelerin geleceğini İtalya örneği net şekilde gösteriyor. Hepimize görev düşüyor, kırmadan, dökmeden, üzmeden, üzülmeden büyüklerimizle konuşalım, anlatalım, ikna edelim ve evde kalmalarını sağlayalım. Daha da önemlisi, önce kurallara kendimiz uyalım, sonra da onların uymasını isteyelim. Bunun başka yolu yok. Aksi halde devletimizin yeni tedbirler alması gerekecektir. Ceza uygulanması noktasına gelinmesi istenilen bir şey değildir, ama yapacak bir şey kalmazsa, bunun da düşünüleceği gayet açıktır.
KURALLARA UYMAK, VATAN GÖREVİ
Hükümetimiz büyük bir gayret gösteriyor. Şu ana kadar da çok yerinde kararlar alındı ve uygulandı. Virüsün Türkiye’ye girmesi olabildiğince geciktirildi. Şimdi de en hafif şekilde atlatılması için kelimenin tam anlamıyla bir seferberlik yürütülüyor. Sağlık Bakanımız başta olmak üzere bütün sağlık çalışanları olağanüstü bir çaba içindeler. Bu çabalar her türlü takdirin üzerindedir ve Türk milleti olarak kendilerine müteşekkiriz. Aşı ve ilaç konusunda henüz ümitlenmemizi gerektirecek bir noktada olmadığımız anlaşılıyor. Kurallara uymak, sağlık kadrolarımıza inanmak ve güvenmek, şu anda tek ve değişmez çıkış yolumuzdur. Şimdiye kadar çok iyi gittik, bunu devam ettirmeliyiz. Evde kalmak ve 14 kurala uymak, kişisel bir tercih olmanın ötesine geçmiş ve mutlaka yerine getirilmesi gereken bir görev haline gelmiştir.