Sayın Devlet Bahçeli her zaman olduğu gibi yine kitabın ortasından konuştu, yine bir rezilliğe parmak bastı, yine ülkemizin ve milletimizin önüne konulan bir tuzağı bozdu. Doğal olarak bütün vatan-millet düşmanları, bütün zillet güruhu, bütün terör artıkları ayağa kalktı.
ZEHİRLİ KOMPLO
Ne dedi Sayın Bahçeli: “Türk Tabipler Birliği isimli ihanet oluşumu sözde artan vakalara, hayatını kaybeden insanlarımıza ve sağlık çalışanlarımıza dikkat çekmek maksadıyla tüm sağlık kurumlarında siyah kurdele takacakmış! Bu teşebbüs zehirli ve zillet bir komplodur.” İhanet oluşumu olduklarının, siyah kurdele teşebbüsü ile zehirli ve zillet bir komplo kurduklarının elbette farkındalar. Onun için bu cümleler karşısında yine açık düştüler, bir defa daha paniğe kapıldılar.
SAĞLIK ÇALIŞANLARININ EMEĞİ
Asıl rahatsızlık, Türkiye’nin koronavirüs salgını karşısında verdiği üstün mücadeleden duyulmaktadır. Bütün devlet ve millet düşmanları beklediler ki, bu salgın Türkiye’yi esir alsın. Bir kaos ortamı oluşsun ve bunun üzerinden yaptıkları kirli siyasi hesapları hayata geçirme imkânı doğsun. Fakat bütün ümitleri suya düştü. Sukutuhayale uğradılar. Beklentileri boş çıktı. Türkiye kendi milletine dünyada emsal gösterilecek şekilde sahip çıktığı gibi, dünyada birçok ülkenin de yardımına koştu. Bu başarıda elbette sağlık çalışanlarımızın emeği hiçbir zaman inkâr edilemez. Tam da Türk milletine yakışır şekilde olağanüstü bir mücadele verdiler ve aynı kararlılıkla da buna devam ediyorlar. Nitekim, Türk milleti de her durumda, her şartta sağlık çalışanlarımızın hakkını teslim etti ve ediyor. Hükümet ihtiyaç duyulan düzenlemeleri anında yaptı. Sağlık Bakanı her gün çıktı, ayrıntılı bilgiler verdi.
DESTEK VE UYARI
Yine herkes şahittir ki, bu süreçte Sayın Devlet Bahçeli de yaptığı açıklamalarla hem milletimizi kurallara uymaya teşvik etti, hem de bütün sağlık çalışanlarımızın hakkını, hukukunu savundu. En son 14 Eylül tarihinde sosyal medya hesabı üzerinden yaptığı açıklamada, “Sağlık Bakanımız muazzam bir dirayetle çalışıyor. Doktorlarımız, hemşirelerimiz, diğer tüm sağlık personelimiz fedakârlıkla görevlerini ifa ediyorlar. Onlara ne kadar şükran duysak azdır. Her şeyin en iyisine layık oldukları tartışma götürmez bir gerçektir” diyerek sağlık ordumuza tam ve büyük bir destek verdi. Bunu yaparken, bu büyük mücadeleyi sulandırmak isteyenleri de, “Türkiye’nin Kovid-19’a yenilmesini, devlet ve toplum hayatının felç olmasını şifreli sözlerle temenni edenlerin alçak bir heves içinde oldukları aşikârdır. Sağlık çalışanlarımızın azmini kırmak için kollarını sıvayanlar, tedavisi imkânsız ahlaksızlık hastalığına yakalanmışlardır” uyarısında bulundu.
FİTNE ÇIKARMAYA UĞRAŞTILAR
Bu uyarının ne kadar doğru, ne kadar haklı olduğunu Türk Tabipler Birliği denilen kuruluşun yaptıkları ve açıklamaları ile ibret verecek biçimde bir defa daha gördük. Her şeyden önce başında “Türk” ibaresi bulunmasına rağmen, Türk milletiyle hiçbir ortak tarafı bulunmayan, bütün varlığı ile Marksizm’e ve onun uzantılarına hizmet etmeye çabalayan bu kurumun kâğıt üzerinde de olsa tabiplerimizi temsil ediyor olması, büyük bir zulümdür. Daha önceki karanlık sicillerini bir kenara bırakacak olsak dâhi, salgın sürecinde bırakın Türk milletinin hayrına ve faydasına olacak bir tek şey başarmalarını, verdikleri beyanlarla, aldıkları kararlarla, yaptıkları işlerle Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin ve büyük bir fedakârlıkla görev yapan sağlık çalışanlarımızın gayretlerini boşa çıkarmaya, moral bozmaya, fitne yaymaya uğraştılar. Şimdi de hiç utanmadan, sıkılmadan çıkmış siyah kurdele eylemi yapma kararı almışlar.
HEDEFLERİ BELLİ
Bunların derdi, sağlık çalışanlarına sahip çıkmak değildir. Öyle olsaydı, bugüne kadar yapılanlara destek verir, sağlanan başarıya ortak olur, övünç duyarlardı. Tam tersini yaptılar. Burada niyet de, hedef de gayet açıktır. Sağlık ordumuzu ayrıştırmak, karıştırmak, nifak sokmak, şüphe uyandırmak ve şaibe çıkarmaktır. Sayın Bahçeli de bu oyunu görmüş ve bozmuştur. Bu kadarla da kalmamış, Türkiye’nin her hayati meselesinde ayak bağı olan, eylem ve açıklamaları ile Türkiye düşmanlarına güç ve cesaret veren bu kurumun derhal ve gecikmeksizin kapatılıp, yöneticileriyle ilgili adli işlem yapılmasını istemiştir.
AYNI YOLUN YOLCULARI
Bu istek karşısında büyük bir telaşa kapıldıklarını ve hadlerini, boylarını, çaplarını çok aşan işlere tevessül edip, kendi ihanetlerini unutturmaya çabaladıklarını hayretle izliyoruz. Hiç boşuna telaşlanmayın, Sayın Bahçeli olması gerekeni söylemiştir ve bu istek bir an önce yerine getirilmelidir. Nitekim başka hiçbir şey olmasa dâhi, kendilerine kimlerin destek verdiğine, kimlerin arka çıktığına bakınca bunların nereden gelip nereye gittikleri, kime ve neye hizmet ettikleri kendiliğinden ortaya çıkmaktadır. Bu Marksist bozuntuları ile aynı yolun yolcusu olan her kim varsa alayı birden ses verdi. Kemal Kılıçdaroğlu ve Temel Karamollaoğlu gibi zillete gömülmüş olanların yanında HDP gibi PKK uzantıları, Türk milleti ile her zaman meselesi olan ve sol terör örgütlerinin güdümündeki Eğitim-Sen, KESK, TMMOB gibi sorunlu kurumlar, terörist cenazelerinde boy gösteren CHP’li Sezgin Tanrıkulu gibi isimler sıraya dizildiler.
MHP ve Sayın Devlet Bahçeli hakkında ileri geri konuşan, sosyal medya üzerinden ahlaksız paylaşımlar yapanlar da akıllarını başlarına almalıdırlar. MHP’yi kapatacak bir irade henüz yeryüzüne gelmedi.