Son yerel seçimlerde bazı belediyelerin el değiştirerek CHP’ye geçmesinin, nasıl bir beka sorununa dönüştüğü her geçen gün çok daha net biçimde ortaya çıkıyor. CHP, Türkiye’yi ilgilendiren en küçük meselelerden, en hayati sorunlara kadar tamamında ülke ve millet düşmanlarının tarafındadır. Bu hazin durumun bir tek istisnası dahi yoktur.
TÜRKİYE DÜŞMANLARINI MEMNUN EDİYORLAR
Türkiye 35 yıldır bölücü terörle ağır bedeller ödeyerek mücadele ediyor. Dış destekli bu terör musibetinin toplumsal, ekonomik ve siyasi faturası yıllardır Türk milleti tarafından ödenmektedir. Gelinen noktada bu ihaneti durdurmak, bu belayı defetmek için insanüstü bir mücadele veriliyor. Ancak, CHP bu mücadelenin yanında değil, karşısındadır. Sözleriyle, tavırlarıyla, yaptıklarıyla terör örgütlerini, ülke ve millet düşmanlarını memnun etmekte ve azdırmaktadır. Son dönemlerde yaşananlar dahi, CHP’nin nasıl bir parti olduğunu, ne kadar büyük ve derin bir sorun oluşturduğunu anlamaya ve anlatmaya yeterlidir.
TERÖRİSTLE NASIL DİYALOG KURULACAK?
Güvenlik güçlerimizin yanında durmak yerine, terör örgütünün yalan ve karalamalarıyla karşısına dikilmek gibi kirli bir sicile sahip olan CHP, Fırat Kalkanı ve Zeytin Dalı Harekâtlarında da bölücülerin tarafını tutmakta en küçük bir sakınca görmemiştir. Şu anda Fırat’ın doğusu için bir harekât gündemdedir. CHP hemen sahaya inmiş, “Fırat’ın doğusu için barışçı yaklaşımlar ve diyaloglar” diyerek bu operasyonu sulandırmak ve mümkünse durdurmak için harekete geçmiştir. Teröristle hangi barışçı yaklaşımlar izlenecek, nasıl bir diyalog kurulacaktır? Sayın Devlet Bahçeli’nin sorduğu soruları ve yaptığı tespiti bir defa da biz hatırlatalım: “PKK/YPG’yle masa mı kurulsun, CHP bunu mu istiyor? Fırat’ın doğusunda ihanet var, rezalet var, düşman var, Türk’e kefen biçen alçaklar var. Bunlarla ilgili ne tür bir diyalog teklif ediliyor? Bu nasıl bir acziyettir, nasıl bir köhneliktir, nasıl bir zafiyettir?” CHP’nin bu yaklaşımı ile PKK uzantısı HDP’nin söylemleri arasında zerre kadar bir fark yoktur. Ve çürük İP’e bağlı parti de, bu karanlık üçgenin diğer ayağını oluşturmaktadır. Hepsi aynı zilletin yolcusudur ve birbirlerini tamamlayarak yürümektedirler.
KEPAZELİĞİN ZİRVESİ
CHP’nin, PKK’nın ümidi ve hatta devamı olduğunu gösteren bir başka gelişmeyi Kaz Dağları'nda gördük. PKK ormanları yaktığını itiraf etmiştir, ama CHP’den en küçük bir itiraz gelmemiştir. Susarak, bu kahpelik kabul edilmiştir. Ülkemizin milli servetine bu kalleşliği yapanların Kaz Dağları’nda ortaya çıkıp, sözde sureti haktan görünmeleri kepazeliğin zirvesidir. Milli hassasiyeti olan vicdan sahibi hiç kimse ormanlarımızın yok edilmesini onaylamaz. Ancak PKK/HDP bir işin içindeyse, orada bir tuhaflık olduğunu peşinen anlarız ve tavrımızı ona göre alırız. Ormanı yakıp, sonra da ağaçlar kesiliyor diye ortaya çıkmak, bir rezilliktir, iğrenç bir oyundur. CHP, bu karanlık tiyatronun figüranı olmakta, HDP ile aynı yerde durup PKK’ya hizmet etmekte en küçük bir tereddüt göstermemiştir. Ve burada da çürük İP’in, PKK uzantısı HDP ile aynı çuvala girdiğini ibretle izledik.
PKK İLE AYNI YERDE
Güvenlik güçlerimiz canlarını ortaya koyarak hendek kalleşliğini durdurmaya, şehirleri teröristlerden temizlemeye uğraşırken, bin 128 sözde akademisyenin imzasıyla bir bildiri yayınlanmış ve bu temizliğin yapılmasına karşı çıkılmıştı. PKK’nın hazırlayıp ellerine verdiği anlaşılan bu bildiride sokağa çıkma yasakları eleştirilmiş, devlet katliamcı olarak gösterilmişti. CHP bu bildiriye sahip çıkmakta bir sakınca görmemişti. Yakın zaman önce de Anayasa Mahkemesi, anayasal düzeni yıkmak için kan döken, eylem yapan bir terör örgütüne destek olan sözde akademisyenlerle ilgili verilen cezaları “hak ihlali olduğu” gerekçesiyle iptal etmişti. Bildiriye sahip çıkan CHP, milletin hakkının ne olacağını hiç hesaba katmadan, devletin hakkını kimin savunacağını, şehitlerin, gazilerin hakkını kimin, nasıl teslim edeceğini hiç aklına bile getirmeden, bu iptal kararını da savunmakta hiç gecikmedi ve yine PKK ile aynı yerde durdu.
HDP’NİN ÇAĞRISINI EMİR SAYDILAR
Son örnek, PKK’nın arka bahçesine dönüşen belediyelerde görevden almalardan sonra, hem de ibret verecek biçimde yaşandı. CHP, belediye araçlarıyla asfalta bomba döşeyen, tünel kazan, hendek açan, kanlı saldırıları provoke ve teşvik eden terörist yedekleriyle aynı çemberde, aynı çukurda olduğunu hiç tereddüt etmeden bir defa daha gösterdi. Görevden almalara, Kandilli katillerden ve HDP’nin kravatlı teröristlerinden önce, CHP itiraz etti. HDP’den gelen çağrıyı emir kabul ederek, bu tepkiyi bizzat genel başkan seviyesinde ortaya koymaları ise, sözün bittiği yer oldu.
TERÖR ÖRGÜTLERİNİN CAN SİMİDİ
CHP’nin bütün terör örgütleri için nasıl bir can simidi olduğunu bu örnekler net olarak ortaya koymaktadır. PKK uzantısı PYD’yi terör örgütü olarak görmediklerini de ilan etmişlerdir. FETÖ’yü savunmakta, 15 Temmuz kahpeliğini, “kontrollü darbe” diyerek sulandırmakta da hiç tereddüt göstermemişlerdir. İP’le birlikte kurdukları zillet cephesine, 11. Cumhurbaşkanıyla birlikte sabık Başbakan Serok Ahmet’in de katıldığını ibretle izliyoruz. Atatürk’ün partisinin bu hazin durumu içimizi sızlatmaktadır.
CHP ve yancıları ne yaparlarsa yapsınlar, Türk milleti olanları yakından izlemektedir ve bu kararmış niyet sahiplerini not etmiştir. Terörle mücadelede yapılanlar doğrudur, haklıdır, yasaldır ve yerindedir. Bu mücadele, CHP ve yancılarına rağmen kararlılıkla sürdürülmelidir.