İnsanlığın huzuru projesi

Orhan KARATAŞ

Dünyanın gidişatı insanlığa bir huzur vaat etmediği gibi, kan, zulüm, gözyaşı ve vahşete dayalı emperyalist düzen daha da derinleşiyor. Bu gidişin sonu insanlığın hayrına olmayacaktır. Mutlaka bir şeyler yapmak gerekiyor. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli yerel seçimler öncesinde bu duruma özellikle ve altını çizerek dikkat çekmiş ve bir fikir ortaya atmıştı. “Dünyada olup bitenleri tekrar gözden geçirdikten sonra bu kadar kargaşa ve çatışma ortamı içerisinde bir çözüm bulunması lazım. Birleşmiş Milletler bunu başaramıyor. Onun için mili devletler esas olmak üzere İnsanlığın Huzuru projesini dünya milletleri ve aydınları geliştirmelidir” demişti.

Bu fikir kağıt üzerinde kalmıyor. Neler yapılabileceğinin araştırılması ve hazırlık yapılması için bir çalışma başlatıldı. AR-GE’den Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı ve İstanbul Milletvekili İzzet Ulvi Yönter bu çalışma ile ilgili bir değerlendirme yaptı ve “hepimizin aradığı huzurlu ve haysiyetli bir hayattır. Huzur olmadan nefesin, nefsin, niyetin, nigehban bir nefer halinin kıymet-i harbiyesi olup olmayacağı tartışmalıdır.

Sayın Genel Başkanımız İnsanlığın Huzur Projesi konusunda MHP AR-GE’yi alanlarında yetkin ve yetişmiş bilim insanları ve uzmanlardan teşkil edilmiş bir Komisyon marifetiyle çalışması ve hazırlık yapması hususunda talimatlandırmıştır” açıklamasında bulundu.

ÜLKELER KARGAŞA İÇİNDE

Böyle bir projeye gerçekten de insanlığın hem de acil biçimde ihtiyacı var. MHP’nin detaylandıracağı çalışma bütün insanlığın geleceği için çok hayati bir adım olabilir. Unutmamak gerekiyor ki, dünyada var olan 192 ülkenin büyük bir çoğunluğunda iç kargaşa, sosyal huzursuzluk, darbeler süreci yaşanıyor. Birçok ülkede iç kargaşa, darbe teşebbüsleri, yönetim değişiklikleri kanlı bir şekilde ortaya çıkıyor. Sayın Bahçeli’nin çıkış noktası tam da burasıdır. Bu projeyi ortaya atarken, milletler tarihini yeniden analiz edilmesi gerektiğini, demokratikleşme sürecinde neler yaşandığının, öncesinde hangi şartların bulunduğunun dikkate alınarak tıkanmanın nerede olduğunun doğru tespit edilmesi gerektiğini söylemiştir. Barış, demokrasi gibi kavramlar kağıt üzerinde hoş görünse de uygulama çok farklıdır. Bugün dünyadaki en büyük kargaşa, bölgemizdeki belirsizlik hep demokrasi adına yapılanların sonucunda ortaya çıkmıştır. Demokrasi darbelerin, zulmün, işgalin, kan dökmenin ve daha da önemlisi terörün gerekçesi haline gelmiştir ki, bu büyük bir tıkanmadır.

KÜRESEL İSTİKRARSIZLIK DERİNLEŞİYOR

Bugün Suriye’yi lime lime edip, teröristlerle her türlü işbirliğine girenlerin gerekçesi de demokrasi ve güya barıştır. Oysa yine sayın Bahçeli’nin bize verdiği röportajda belirttiği gibi, teröristin dini, milliyeti, vatanı, kökeni, ülkesi olmaz, olamaz, olmayacak. Terörist katildir, canidir, besin kaynağı kandır, candır. ABD ile AB ülkeleri bir karar arifesindedir. Ya terörizmle yana yana duracaklar, akan kan değirmenine silah taşıyacaklar, ya da yanlıştan dönüp teröriste terörist, haine hain, suçluya suçlu diyecekler. Bugünkü şartlarda bunun pek mümkün görünmese de başka çare ve seçenek yoktur. İnsanlık böyle giderse kaos, kriz, kargaşa, karanlık, kavga, kutuplaşma ve korku girdabına sıkışıp kalacaktır. Bu tehditlerle dolu döngünün kazananı olamaz. Çatışma sahası, vuruşma ve hesaplaşma alanı olarak bizim coğrafyamız öne çıkmış olması, tehlikeyi çok daha büyütmüş ve yakınlaştırmıştır. Fakat diğer coğrafyalar da bunun dışında kalamayacakları gibi, zaten rahat ve istikrarlı değiller. Küresel istikrarsızlık günden güne derinleşmektedir. Sosyal ve ekonomik memnuniyetsizlikler siyasal tepkilere, toplumsal infiallere dönüş yapmaktadır.

DÜNYA FELAKETE DOĞRU DÖNÜYOR

Sadece ülkemizde değil, dünyanın istisnasız her yerinde siyasi gündem çok yoğun, ekonomi herkesi birinci derecede ilgilendiriyor. Ama bunların hiçbirisi insanlığın huzurundan ayrı düşünülemez. Sayın Bahçeli’nin bu konudaki analizini bir defa daha paylaşmak isterim: “21. Yüzyılın en önemli kavramı bana göre güvenliktir, bekadır. Üstelik dış tazyik ve yönlendirmeler alenileşmiştir. Silahlanma yarışı hız kazanmıştır. Terör ve asayişsizlik vakaları patlamıştır. Dünya dönüyor dönmesine de, felakete doğru dönüşü yoğunlaşıyor. Dünya genelinde zorla yerinden yurdundan edilmiş insan sayısı 70 milyonu aşmış durumda. Çok yiyenle az yiyen birbirine cephe almış vaziyette. Milyonlarca çocuk gece yatağa aç giriyor. Yoksulluk ve sefalet diz boyu. Neoliberalizm, post-modernizm iflas sınırına dayanmıştır. Bir yanda dijitalleşme konuşuluyor, diğer yanda çaresizlik. Siber fiziksel sistemler, yani gerçek dünyadaki nesnelerin ve davranışların bilgisayar ortamındaki simülasyonu yapılırken, vicdan köprüleri yapılamıyor. Yatay ve dikey entegrasyonlarla teknolojik alt yapıda kesintisiz bir iletişim ve akış sağlanıyor, ne far ki aynı akış ve iletişim küresel ahlak ve adalette sağlanamıyor. Nesnelerin internetiyle, cihazların başka cihazlarla iletişimi kurulup hayat kolaylaşıyor, ama insanca yaşam günden güne zorlaşıyor. Artırılmış gerçeklik, katmanlı üretim yükseliyor, ama manevi değerler, sorumluluk ve duyarlılık azalıyor. Bir şeyler ters gidiyor. Düzelme emaresi de göstermiyor. Madden sağlanan gelişmelere manevi gelişmeler eşlik edemiyor. Bu nedenle buhran ve belalar eksik olmuyor. İnsani değerler tükeniyor. Türkiye’de bundan ister istemez etkileniyor.

MHP’nin detaylandıracağı ve şekillendireceği, “İnsanlığın Huzuru Projesi” insanlığın geleceği ve kurtuluşu için yeni bir başlangıç olabilir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.