Kimsenin varlığından bile haberdar olmadığı bir ortamda yapılacak olan İP’in olağanüstü kurultayı, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin kucaklaşma çağrısı ile biran da kamuoyunun dikkatini üzerinde topladı. Her ne kadar İP’in müdiresi daha ilk dakikada, tam da kendine yakışır bir üslup ve seviyesizlikle bu tarihi çağrının önünü kesmeye çalışsa da, sonucun ne olacağı merak ediliyordu. Çağrı zaten nereden gelip nereye gittikleri belli olan Pensilvanya’nın içerideki uzantıları için değil, bedeni İP’te ama aklı, fikri, gönlü MHP’de olan insaf ve vicdan sahibi milliyetçi, ülkücü isimler için yapılmıştı.
YOLA ÇIKILANLAR YOLDA BIRAKILDI
Sayın Bahçeli çağrısında, geçmişte birlikte yürüyüp, beraberce mücadele eden isimlerin önemli bir kısmının İP’de aradıklarını bulamadıklarını veya kenara itildiklerini, yola çıkılanların yolda bulunanlara değişildiği hatırlatmış ve “CHP ve HDP ile ittifak hiçbir vicdan sahibi ülküdaşımın kabullenemeyeceği bir gaflet olarak hafızalara kazınmıştır. Bir inat ve öfke uğruna yuvasını terke zorlanan, aklı çelinen, makam ve mevki vaatleriyle davasından koparılan kardeşlerimin hüsranları şahsımı her zaman kaygılandırmış ve düşündürmüştür. Her ne yaşandıysa geride kalmış, herkes için ders niteliğinde olmuştur” sözleriyle çağrının kimleri kapsadığını net şekilde ifade etmişti. Sayın Bahçeli’ye, bir sohbetimizde, İP’ten gelmek isteyenlere kapının açılıp açılmayacağını sormuştum ve “bir kırgınlık ve küskünlük dönemi yaşandı. İhanet etmemiş, hakarette bulunmamış, ama beklentileri karşılanmadığı için veya başka bir sebeple kırılmış, küsmüş ve bizden uzaklaşmış arkadaşlarımızı anlayabiliyorum ve aramızda her zaman yerleri vardır. Ama ihanet edenlere, hakarette bulunanlara bu kapı hiçbir zaman açılmayacaktır” cevabı almıştım.
NASIL İÇLERİNE SİNDİRİYORLAR?
İP’in kurultayı, bu partinin neden kurulduğunu, kime ve neye hizmet ettiğini, ülkücü ve milliyetçilerle uzaktan ve yakından bir ilgisinin ve ilişkisini bulunmadığını ve bulunamayacağını bir defa daha belgelemiştir. Ülkücü ve milliyetçilerin partiden temizlenmesi ve Pensilvanya’nın beklentilerinin karşılanmasını sağlamak için delegeye sunulan çarşaf liste, kelimenin tam anlamıyla bir açık düşme halidir. Listeye giren veya parti yönetiminde bulunacağı anlaşılan Koray Aydın, Musavvat Dervişoğlu gibi isimlerin de bir dolgu malzemesi olmaktan ileri gitmeyecekleri bellidir ki, bu durumu nasıl içlerine sindirdiklerini kendilerinin izah etmesi gerekir.
MİLLİYETÇİLİK NEREDE KALDI?
Bu isimler MHP’de yönetim sorumlulukları taşıdıkları halde, alınan oy oranlarını beğenmiyor, ülkücülük ve milliyetçilik dersleri vererek ağır eleştirilerde bulunuyorlardı. Bu ölçüleri kurdukları partiye uyguladıkları zaman, kelimenin tam anlamıyla bir fiyasko yaşandığını görmemeleri için kör olmaları gerekir. Başbakan ve Cumhurbaşkanı olmak iddiasıyla yola çıkıp, partisi barajın altında kalırken, kendisi partisinin ve Selahattin Demirtaş’ın gerisine düşen bir genel başkanları var. CHP’nin yancısı olmakla kalmayıp, HDP sayesinde meclise girdiği ilan edilen bir partide siyaset yapıyorlar. Ve çok daha acı olanı, beraber yola çıktıkları arkadaşlarını yolda bırakıp, milletvekili olmayı her şeyin önünde ve üstünde gördüler.
UTANÇ VEREN KONUŞMA
Partinin kurucusu oldukları halde, kısa zaman sonra asıl niyetin ne olduğunu, ipin ucunun nerelere uzadığını fark eden akıl ve vicdan sahibi birçok isim yollarını hiç beklemeden ayırmışlardır.Yaşananlardan hiçbir şahsiyet ve karakter sahibi insan memnuniyet duyması mümkün değildir. Hala anlamayan, hala kime hizmet edildiğini göremeyenler için de bu kurultay büyük bir ders olmuştur. Kurultayın açılışında yapılan konuşmada, bölücülere, hainlere, teröristlere, vatan-millet düşmanlarına tek laf edilmemiştir. CHP ile kurulan kirli ortaklık, HDP ile yapılan yol arkadaşlığı, Pensilvanya’nın çarşafı demokrasi olarak anlatılırken, MHP için, ülkücü ve milliyetçiler için, kelimenin tam anlamıyla bir tahrik, hakaret, kin ve düşmanlık manifestosu verilmiştir. Ülkücülerden, “haydut” diye bahsedilmesi bir utançtır ve bu utancı yaşayacak olanlar, herkesten önce bu partide ülkücü ve milliyetçi kimliği ile bulunanlardır.
BULUŞMA YERİ ZİLLET DEĞİL MİLLETTİR
Sayın Bahçeli’nin çağrısı bu kurultayla birlikte çok daha önemli ve anlamlı hale gelmiştir. Haklılığı, doğruluğu, isabeti bir defa daha tasdik edilmiş ve onaylanmıştır. Hiçbir ülkücü ve milliyetçinin, Türk milletinin gazabına uğraması kaçınılmaz olan ve bir daha seçimde çok büyük ihtimalle sandığa bile gidemeyecek, gitse dahi yine HDP’nin eteğine tutunan Pensilvanya odaklı bir siyasi partide işi olamaz. Nitekim, sayın Bahçeli’nin vefasını, sağduyusunu, kucaklaşma arzusunu, samimiyetini ve iyi niyetini bir fırsat olarak görenlerin yuvaya dönüşleri başlamıştır. Dönüşlerin, kucaklaşmanın tarihe bir kara sayfa olarak geçecek bu kurultaydan sonra çok daha hızlanacağı anlaşılmaktadır. Tam da sayın Bahçeli’nin belirttiği gibi, her ne yaşandıysa geride kalmış, herkes için ders niteliğinde olmuştur. Buluşma yeri zillet değil millettir.