Siyaset doğal olarak İP’in kaçınılmaz akıbetinin öne çıkmasına odaklandı. Bizim için çok da yeni ve farklı bir şey yok. Bildiğimiz, söylediğimiz, yazdığımız ve beklediğimiz gelişmeler yaşanıyor. Hatta bunlar daha bir başlangıç ve daha neler duyacağımızı, neler göreceğimizi az çok tahmin edebiliyoruz.
ZATEN KENDİLERİ SÖYLEMİŞLERDİ
İP zaten bir parti olarak değil, bir proje olarak kurulmuş ve sahaya sürülmüştür. Kimin projesi olduğunu, ne işe yarayacağını, nerelere hangi hizmetlerde bulunacağını bizzat kendileri söylediler. Bu projede öncelikli amaç MHP’yi ele geçirmekti. Bugün İP’in ana gövdesini oluşturanların bunu başarabilmek için neler yaptıkları, Türk milletinin özellikle de Türk milliyetçileri ve Ülkücülerin hafızalarından hiçbir zaman çıkmayacaktır. MHP dualı bir partidir, Türk milletinin kalesidir ve çok şükür bu kaleyi yıkmaya güçleri yetmedi. Sonrası malum, birbirleri hakkında gerek kapalı kapılar arkasında, gerek medya önünde söylediklerini bırakmayanlar, hiçbir şey olmamış gibi bir araya gelip parti kurdular. Şu işe bakınız ki, MHP’deyken Koray Aydın’dan Ümit Özdağ’a, Musavvat Dervişoğlu’ndan Meral Akşener’e kadar tek çıkış yolunun kendisi olduğunu söyleyip bayrak açanlar, bir anda bütün iddialarından ve hesaplarından vazgeçtiler. Doğal olarak, bunları bir araya getirenin kim ve ne olduğunu hep sorduk. Her ne kadar cevap alamasak da, aslında biliyorduk. Çünkü kendileri söylemişlerdi. Meral Akşener’in organizasyonlarını FETÖ’cülerin yaptığını ilk ilan eden Koray Aydın’dı.
BİDEN’İN TARİFİNE BİRE BİR UYUYORLAR
İP’in niye kurulduğunu ve hangi görevi üstlendiğini kısa zamanda bütün Türk milleti ibretle gördü.
Başka hiçbir şey olmasa dahi Biden’ın Türkiye’yi dizayn etmek için söylediklerini alın İP’in yaptıklarının yanına koyun, nasıl örtüştüğünü net olarak göreceksiniz. Kaldı ki, buna da gerek yok. Partinin kurucusu olduğu hâlde, daha sonra işin aslının ne olduğunu anlayıp yollarını ayıranlar, mesela İP Kurucular Kurulu ve Genel İdare Kurulu Üyesi, Genel Başkan Başdanışmanı emekli Tuğgeneral Ali Aydın, “Ellerinde şehit kanı bulunan HDP’yi ‘Kürt siyasi hareketinin temsilcisi’ olarak nitelendirmesi hem yüce Türk milletini hem de yüce Türk devletine gönülden bağlı Kürt kardeşlerimizi derinden yaralamıştır. Ne yazık ki bu talihsiz açıklama da, şahsım gibi terörle mücadeleye yıllarını vermiş birisi adına bardağı taşıran son damla olmuştur” diyerek, istifa etmedi mi? Ellerinde şehit kanı olan HDP’yi Kürt siyasi hareketinin temsilcisi olarak nitelendirenin Meral Akşener olduğunu özellikle hatırlatalım.
KARS ÖRNEĞİ
Ümit Özdağ’ın bugün söylediklerinin içinde yeni, farklı ve bizi şaşırtan hiçbir şey yoktur. İP’in başının HDP ile ittifaka nasıl bir önem verdiğini zaten yukarıda hatırlattığımız gelişme ve beyanlar ortaya koymuyor mu? Selahattin Demirtaş’ın serbest bırakılmasını istemekten, hangi partiden gelirse gelsin, ülkenin faydasına olacak her şeye oy vereceğini söyleyerek HDP’ye yeşil ışık yakan kendisi değil miydi? HDP’den bu ülkenin faydasına olacak bir şeyin gelmesinin mümkün olabileceğini farz etmek bile, bu PKK uzantılarına yeşil ışık yakmak değil midir? Ümit Özdağ’ın sözünü ettiği, Kars’ta MHP’ye neden destek verilmediğini anlamak için, Belediye Başkanı seçilen HDP’linin neler yaptığını iyi görmek gerekiyor. Kars’ta “öz yönetim” yani federasyon söyleminde bulunan bu bölücü hainin yaptıklarından dolayı hakkında soruşturma başlatılmış ve gözaltına alınmıştır. Meral Akşener, MHP’yi destekleme teklifini geri çevirirken, bu hainin seçilmesi hâlinde Kandil’den talimat alacağını ve bunları yapacağını bilmiyor muydu?
HİÇBİR ŞEY GİZLİ KALMAZ
FETÖ işi zaten ayyuka çıkmıştır. Burada birilerinin çıkıp, “eğer bildiğiniz bir şey varsa, elinizde bir bilgi ve belge bulunuyorsa, bunu niye savcılara vermiyorsunuz. Niye parti veya partililer hakkında FETÖ ile ilgili bir dava açılmıyor” demesi, bir şeyi değiştirmez. HDP’nin de PKK olduğunu bırakın Türkiye’yi, dünyada bilmeyen yok ama TBMM’de bulunmaya, siyasi parti olarak faaliyet sürdürmeye devam ediyor. En azından şimdilik. Kaldı ki, bu FETÖ’nün nerede başlayıp nerede bittiği, nerelere kadar uzandığı, hangi ihanetleri yapıp hangi bağlantılar kurduğu genel olarak da henüz tam olarak ortaya çıkarılmamıştır. Bildiğimiz ve emin olduğumuz tek şey, hiçbir şeyin gizli kalmayacağı ve eninde sonunda ortalığa saçılacağıdır.
MALUM AKIBET KAÇINILMAZ
İP’in iç yüzü bu kadarla da kalmıyor. Bir de kişisel hesaplar ve hesaplaşmalar var. Yukarıda da hatırlattığımız gibi Koray Aydın, Ümit Özdağ, Musavvat Dervişoğlu MHP’de Genel Başkan adayı olduklarını ilan etmişlerdi. Bunların hepsi şu anda İP’in içinde. Her ne kadar bir araya gelmeleri özel olarak sağlanmış olsa da, kişisel hesaplarından vazgeçtiklerini kim söyleyebilir? Yedekte tutulmadıklarını kim iddia edebilir? Neresinden bakılırsa bakılsın, İP’in malum akıbeti kaçınılmazdır. Bunların itildikleri siyasi arenada oluşturdukları siyasi partinin bir seçimlik ömrü olduğunu, daha ilk ortaya çıktıkları gün yazmıştım. Bugün akıl ve izan sahibi herkes aynı şeyi söylüyor.