İslam dini bütün Müslümanların ortak inancının adıdır. Allah'ımız bir, Peygamberimiz bir, kitabımız bir, kıblemiz aynı olduğuna göre neyi bölüşemiyor, neyin kavgasını veriyoruz? Gördüğüm, anladığım ve anlatabildiğim kadarıyla bu sorunun cevabını hiç uzatmadan ve kestirmeden vereyim: Müslümanların Peygamber efendimizden hemen sonra en büyük sorunu, imkan ve iktidar sahiplerinin kendilerini İslama uydurmak yerine İslamı kendilerine uydurmaya çalışmaları olmuştur. Bütün tartışmalar da, yozlaşmalar da, farklılaşmalar da, hatta kavgalar da buradan çıkıyor.
KAVGALARIN SEBEBİ
Bin 400 yıllık İslamın geçmişini burada değerlendirecek, tartışacak ve bir hüküm çıkaracak değiliz. Ne böyle bir imkanız var, ne de bunu yapabilecek bilgi ve donanıma sahibiz. Ancak, özellikle son dönemlerde İslam adına verilen fetvalar, yapılan yorumlar ve bunların sonuçları herkesi ilgilendirecek boyuttadır. Bir Müslüman olarak gördüğümüzü, izlediğimizi ve anladığımızı paylaşmak gibi bir hakkımız var. İslama uymak yerine, İslamı kendilerine uyduranların örgütlü hale gelmesi ve bunu tek ve değişmez doğru olarak dayatması, ciddi sosyal sorunlar ortaya çıkarmaktadır. Hele bir de bunu iktidar gücünü elinde bulunduranlar yapıyorsa, sorun daha da derinleşiyor ve büyüyor. Bugün genel olarak İslam aleminin yaşadığı bütün kavgaların ve çıkmazların altında da bu hazin durum yatmaktadır. FETÖ bu anlayışın ne tür sonuçlar doğurduğunun en çapıcı örneği ve en acı sonucudur.
DİNE BÜHTAN
İslam akıl ve ahlak dinidir. Aklın ve ahlakın kabul etmediği şeyi, İslam da kabul etmez. Başka hiçbir şeye gerek kalmadan, sadece bu ölçü esas alınsa, birçok şeyi çok kolaylıkla çözebiliriz. 6 yaşında bir çocukla evlenmeyi hangi akıl ve ahlakla izah edebilirsiniz? Bazen dakikayı dahi bulmayan bir asansör ortamını hangi akıl ve ahlakla halvete kadar götürecek yorumlara konu edebiliriz? Müslümanların hayat anlayışı sadece kadın ve erkeğin birbirinden uzak tutulmasıyla mı sınırlıdır? Sadece bu kadarı bu dine de, bu dinin asıl sahibine de büyük bühtan değil midir? Efendim falanca ayetin şu bölümü, filanca İslam aleminin şu yorumu böyle diyormuş! Mukaddes kitabımızın her satırı, her kelimesi, her harfi haktır ve değişmezdir. Böyle inanır, böyle iman ederiz.Gerçek İslam alimlerine son derece saygılıyız ve onların yolumuzu aydınlattığından şüphe etmeyiz. Ancak, cımbızla çekilmiş ve duruma göre eğilip bükülmüş ve farklı anlamlar yüklenmiş değerlendirmeler ne bugün, ne geçmişte Müslümanlara bir şey kazandırmadı.
MÜSLÜMANLARA HİZMET
Bugün Müslümanların meselesi evlenme yaşı veya halvet ortamları değildir. Bunları İslamın emrettiği genel ahlak kuralları içinde zaten çözeriz ve kolaylıkla aşarız. Nitekim öyle de olmuştur. Bize göre sayın Cumhurbaşkanının yaptığı değerlendirme de bu çerçevededir. Zaten başka türlüsünü düşünmek dahi istemeyiz. Asıl sorun temel meselelerdedir ve İslam adına ahkam kesenlerin bu konuda neden ilgisiz ve sessiz olduklarını hiçbir zaman anlayamadım. Siz İslamı getirip 7 yaşında kız çocuğu ile evlenmeye ve akıl dışı yasaklara indirgemek yerine, önce nasıl Müslüman olunacağını ve güzel dinimizin insana bakışını, adalet ve ahlak anlayışını bu millete anlatın ve elinizden geliyorsa öğretin. Emin olun hem İslama çok daha büyük hizmet etmiş olursunuz, hem de Müslümanlara gerçek anlamda faydanız dokunur.
TEMEL İLKELER
İslamın tartışılmayacak şartları ve kuralları vardır. 5 temel şart ilkokul seviyesinde okutulmaktadır, ama bunların nasıl yerine getirileceği havada kalmaktadır. Aynı şekilde iman sahibi olmanın 6 temel ilkesi bir ezberin ötesine çoğu zaman geçememektedir ve bize göre işin esası tam da buralardadır. Abdestin nasıl alınacağından, namazın nasıl kılınacağından, neden oruç tutulması gerektiğinden, Hac ve Zekat'tan haberi dahi bulunmayan, ama sorulduğu zaman Müslüman olduğunu söyleyen, hatta ahkam kesip, kural koyan insan var bu ülkede. Bir zamanlar kadının cenaze namazı kılıp kılamayacağını tartıştık. Türkçe namaz konusu, her Ramazan ayının değişmez tartışmasıydı. Kimse de, "kardeşim, sen önce namaz kılmaya ve bunun için ne yapılması gerektiğini öğrenmeye ve uygulamaya karar ver, sonrası senin tercihin" demedi. Birisi Türkçe namaz kıldı da, gidip yakasına yapışan mı oldu? Kaldı ki, namaz kılanların böyle bir sorunu, böyle bir sorusu yok. Tartışan, konuşan, karar veren ve had bildirenler tamamen başkaları. Kelime-i Şehadet'in bile genel olarak yeteri kadar bilinip bilinmediğinden, bilinse dahi anlaşılıp anlaşılmadığından şüphelerim var. İmanın şartları ayrı bir konudur. Bir Müslüman olarak Allah'a inandığını söyleyip, sonrasından haberi olmayan milyonlarca insan bulabilirsiniz.
ÖNCE İSLAMI ÖĞRETELİM
Başta Diyanetin bütün görevlileri olmak üzere, İslam adına ahkam kesenlerin birinci ve vazgeçilmez görevi insanlara önce Müslümanlığı öğretmeleridir. Bu aşamayı geçmiş olanların ezici kısmı zaten neyin eğri, neyin doğru olduğunu biliyor. Neyi nerede bulacağını, neye ve kime inanacağını anlıyor ve uyguluyor. Mahallemizin camisinde namaz sonrası, İmam efendinin okuduğu Kuran'ı Kerim'in Türkçe mealinin, hemen mihrabın üzerine yerleştirmiş küçük bir panoya yansıdığını gördüm. Bu uygulamayı düşünenleri de, uygulayanları da gönülden tebrik ediyorum. Biz önce Kuran'ı anlayalım, Peygamberimizi bilelim, eğer yapacaksak ibadetlerimizi doğru yapalım, sonrası zaten kendiliğinden gelir. Bizim mukaddes dinimiz aklın ve ahlakın kabul etmediği hiçbir şeyi bizden istemez.