Olması gereken oldu, Türkiye hak ve menfaatlerini korumak için gerekli olan her şeyi yaptı ve bundan sonra da asla taviz vermeyeceğini ve gerekirse hiç çekinmeden sahada olabileceğini gösterdi. Suriye’de üzerimizde oynanan kanlı oyunları bozmak için üç ayrı harekât gerçekleştirdik. Sınırlarımızın dibinde kurulması planlanan terör devletçiğine hiçbir şekilde müsaade edilmeyeceğini tepelerine vura vura anlattık. İçerideki katil teröristleri inlerinde bulup temizledik ve temizlemeye devam ediyoruz.
SURİYE MESELESİ BU ŞEKİLDE DEVAM EDEMEZ
PKK’lı teröristlere alan açmak için Esad denilen eli kanlı katil ve ABD’nin ürünü DEAŞ vahşete yöneldiler. Can derdine düşen Suriyeliler kapılarımıza dayandı ve şu anda Türkiye’nin çeşitli yerlerine dağılmış 5 milyon civarında mülteci barındırıyoruz. Ancak, bu durumun devam edemeyeceğini önce söyledik, sonra anlamadıklarını görünce iki taraflı şekilde uygulamalı olarak anlattık. Yeni mülteci akınının kaynağı olacağı anlaşılan İdlib’de inisiyatif aldık. Her ne kadar Rusya verdiği sözleri tutmasa da yeni göç dalgasına izin vermedik. Türkiye’ye gelmiş olanların asıl hedefinin Avrupa ülkeleri olduğunu, dolayısı ile bu yükün sadece bizim üzerimize yıkılamayacağını yine önce anlattık ama anlamadılar. Sonra Avrupa’ya geçmek isteyenlere yol verdik, bütün dünya ayağa kalktı. Buna rağmen hâlâ ikiyüzlü ve kalleş tavırlarını devam ettiriyorlar. Hiç çareleri yok, tıpış tıpış masaya gelip istediğimizi verecekler, aksi hâlde sonucuna katlanırlar.
KKTC KENDİ YOLUNU ÇİZİYOR
Kıbrıs’ta aslında çözümü biz 1974’te sağladık. Buna rağmen 46 yıldır bizi oyalıyor ve taviz vermemizi bekliyorlar. Masaya çağırıyorlar ama tek taraflı dayatmalar yapıyorlar. Daha doğrusu adanın Rum’a teslim edilmesini istiyorlar. Bunun hiçbir şekilde mümkün olamayacağını bir türlü anlamadılar. Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti son seçimle birlikte artık bu masa oyunlarından bıktığını ve kendi yolunu çizeceğini önce Rum-Yunan kan ortaklarına, sonra da bütün dünyaya net ve kesin biçimde gösterdi.
AKDENİZ’DE SAHADAYIZ
Kıbrıs’ın ne olduğunu, KKTC’nin nasıl hayati bir öneme sahip bulunduğunu biz zaten biliyorduk, ancak bugün Doğu Akdeniz’de yaşadıklarımız bilmeyenlere, anlamayanlara da anlatıyor. Doğu Akdeniz’de Türkiye ve KKTC olmadan hiçbir karar alınamayacağını, alınanların da geçerli olmayacağını söyledik. Buna rağmen şanslarını denediler. Özellikle Yunanistan Fransa’ya sırtını dayayarak oldubittilere girişti. Önce Libya ile anlaşarak feleklerini şaşırttık. Sonra Libya’nın resmi ve legal hükümeti ile birlikte darbecilere, teröristlere, zorbalara meydan bırakmadık. Ve doğal olarak kendi hakkımızı almak, hukukumuzu korumak için araştırma ve sondaj gemilerimizi sahaya gönderdik. Herhangi bir kalleşlik olmasın diye de arkalarına şanlı donanmamızı koyduk. İtiraz ettiler, olmadı. Tehditler savurdular, ciddiye alınmadı. Bir araya gelip şer ittifakları kurdular, sonuç vermedi. Ya gelip masada karşımıza oturup Türkiye’nin hak ve menfaatlerini teslim edecekler veya böyle ağlayıp duracaklar.
YUNANİSTAN, EGE’DE AKLINI BAŞINA ALMALI
Aynı şey Ege için de geçerlidir. Her ne kadar bu mesele diğerlerine göre daha eski olsa da, sonuç değişmemiştir ve değişmeyecektir. Yunanistan adalarda haksız ve hukuksuz şekilde bulunmaktadır. 12 Ada’nın statüsünün yeniden gözden geçirilmesi şarttır. Bu adalarda asker ve silah bulundurulması başta Lozan olmak üzere anlaşmalara aykırıdır. Ege’de 12 mil dayatması bizim için savaş sebebidir. Ege ortak denizdir ve Yunanistan şımarıklıklarından, dayatmalarından artık vazgeçmek zorundadır. Biz her zaman masada olmaya hazırız ama gerekirse sahada da olacağımızı umarız ve dileriz ki artık anlamışlardır.
TÜRKİYE KARDEŞİNİ YALNIZ BIRAKMAZ
Can kardeşimiz Azerbaycan’ımızı da bu gelişmelerin dışında görmüyoruz. Biz görsek de, Türk düşmanları görmüyor. Nitekim, Ermeni denilen katil terör devleti, cürmüne bakmadan, tıpkı Yunanistan ve Rum tarafı gibi sırtını başkalarına dayayarak Karabağ’a zorla, zulümle, soykırımla el koymaya kalkışmıştır. Bu da yetmemiş, Azerbaycan topraklarına kanlı saldırılar düzenlemiş ve çok iyi bildiği katliamlarını sürdürmüştür. Türk’ün gazabının ne olduğunu belli ki ya unuttular veya dikkate almadılar. Can kardeşimiz Azerbaycan bugün şanlı bir mücadele veriyor ve işgal altındaki topraklarını vura vura kurtarıyor. Ermenistan ve arkasındakiler masada da farklı bir muamele bulamayacaklarını bilmelidirler. Türkiye kardeşini sahada olduğu gibi, masada da yalnız bırakmayacaktır.
KİMSE ÜZERİMİZDE HESAP YAPMASIN
Bizim kimsenin toprağında, menfaatlerinde, zenginliklerinde gözümüz yok. İstediğimiz ve beklediğimiz, kimsenin de bizim üzerimizde hesap yapmamasıdır. Suriye’nin de, Irak’ın da, Libya’nın da toprak bütünlüğünü savunuyoruz. Biz bunları yaparken özellikle Arap dünyasının hâli ve tavrı gerçekten içler acısıdır. Başkalarının kanlı hesapları, kirli planları bizi ilgilendirmez. Özellikle bu hesapların bizi de içine alacak şekilde yapılmasına ne göz yumarız, ne izin veririz. Terörle, zorbalıkla, kalleşlikle içimizdeki hainleri, darbecileri, zillete gömülmüşleri kullanarak bu hesabı yürütebileceklerini zannedenler varsa, büyük yanılgı içindedirler. Türk milleti her şeye hazırlıklı, Türk devleti varlığını, birliğini, bekasını korumakta azimli ve kararlıdır.