Kılıçdaroğlu aklımızla alay ediyor

Orhan KARATAŞ

CHP’nin her hangi bir sözcüsünü, özellikle de Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’nun konuşmalarını dinlerken, “bir siyasi parti, ülkeyi idare etmek iddiasında bulunan bir lider, dünyadan, Türkiye gerçeklerinden, Türk milletinin beklentilerinden nasıl bu kadar uzak, bu kadar habersiz, bu kadar kopuk olabilir?” diye, sormadan edemiyorum. Skandal açıklamalar yapıyorlar. Biraz ön yargılarından kurtulan, biraz meseleye objektif bakabilen herkes bunlara ülke teslim etmenin felaket olacağını kolaylıkla anlar, kabul eder ve hatta söyler.

MİLLETİN AKLIYLA ALAY EDİYORLAR

Terör uzantıları ile kurdukları kirli ortaklıkları, PKK-PYD- FETÖ gibi ihanet kurumlarını sahiplenmelerini, onlara sözcülük yapmalarını artık yadırgamıyoruz. Ne acıdır ki, bu durum CHP’nin kimliği haline geldi. Buna bir de milletin aklıyla alay etmeyi ekliyorlar. Yaptıkları toplantılarda insanların gözünün içine bakarak gerçekleri çarpıtıyor, yalan söylüyor ve kelimenin tam anlamıyla kendi yazdıkları trajikomik oyunları oynuyorlar. Böyle olunca da ne söylediklerinin bir değeri kalıyor, ne iddialarını ciddiye alan oluyor. Sonra da Türk milletinin bunlara inanmasını, kendilerine onay vermesini ve iktidar yapmasını bekliyor ve istiyorlar. Bu bir akıl tutulması değilse nedir?

HİÇ Mİ UTANMA YOK?

Daha dün Kemal Kılıçdaroğlu, hem de iş dünyasının karşısında konuşuyor. AK Parti hükümetinde kimsenin can ve mal güvenliğinin kalmadığını iddia ediyor. Hadi buyurun, bu lafı ciddiye alın da görelim. Muhalefet yapmanın da, eleştirmenin de bir ciddiyeti olmalı. Kılıçdaroğlu’na inanırsanız, zannedersiniz ki Türkiye’nin sokaklarında korkudan kimse dışarı çıkamıyor, herkes birbirini vuruyor ve ülke büyük bir kaos yaşıyor. “Kimsenin can ve mal güvenliği kalmadı” ne demek? Bunu söylerken, insan hiç mi utanmaz, hiç mi vicdanı sızlamaz? Kılıçdaroğlu olanı değil, kendi gönlünden geçeni, olmasını istediğini söylüyor. Can ve mal güvenliğinin kalmadığı, ülkenin tam bir kaosa sürüklendiği bir ortam arzu ediyor ve bunun için çabalıyor ki, buradan kendine bir yol bulabilsin. Her zaman söylediğimiz gibi olağan şartlarda bu milletin kendilerine güvenmeyeceğini, inanmayacağını ve iktidar vermeyeceğini çok iyi biliyor ve olağanüstülük için zemin hazırlamaya uğraşıyor.

HANGİ SORUNU ÇÖZDÜNÜZ?

Kılıçdaroğlu’nun marifetleri terör örgütü uzantıları ile ortaklık kurma, ülkeyi krize ve kaosa sürükleme çabası ile de sınırlı değil. Bunlara zaman zaman dinleyen herkesi güldüren komik açıklamaları da ekleniyor. Yine dünkü konuşmasında, “Son 10 yılda Türkiye’nin sorunlarına çözüm üreten parti CHP’dir. Erdoğan ve iktidarı, Türkiye'nin bugüne kadarki hiçbir sorununu çözmedi, tam tersine sorun üretti. Ben buradan Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarına söz veriyorum, Türkiye'deki bütün sorunları, akılcı, tutarlı politikalarla istişare ederek çözeceğiz" diyor. Bırakın son 10 yılı, hadi fazla geriye gitmeyelim, Kemal Kılıçdaroğlu döneminde CHP’nin Türkiye’nin her hangi bir sorununa bırakın çözmeyi, bu yönde tek bir önerisini duyan, gören varsa beri gelsin. CHP’nin bu kafayla, bu zihniyetle Türkiye’nin sorunlarını çözmesi mümkün değildir, ama Türkiye’nin varlığını ve birliğini çözmek için çok ileri gittikleri muhakkaktır.

KENDİNİZİ KANDIRABİLİRSİNİZ!

“Erdoğan ve iktidarı, Türkiye'nin bugüne kadarki hiçbir sorununu çözmedi, tam tersine sorun üretti” demek, her şeyden önce seçmene saygısızlıktır. 17 yıl tek başına iktidarda kalmış bir partiye, “hiçbir sorunu çözmedi” derseniz, bende o zaman sorarım, “peki bu millet bu kadar gerçeklerden habersiz mi? Niye Erdoğan’a başbakanlık, Cumhurbaşkanlığı ve iktidar veriyor?” Siz her sorunu çözüyorsunuz, size bu millet inanmıyor, ama hiçbir sorunu çözmeyen Erdoğan’a bu millet her seçimde iktidar veriyor, öyle mi? Kendinizi kandırabilirsiniz, de bizi kandırmaya ve aklımızla bu kadar alay etmeye hakkınız yok bay Kılıçdaroğlu.

HAKKI TESLİM EDİYORUZ

Yapılanları yetersiz görebilirsiniz, daha iyisini yapacağınızı iddia edebilirsiniz. Bizim de zaman zaman eleştirilerimiz oluyor. Yapılan yanlışlara en sert şekilde karşı çıktık. Aynı yanlışlar yine yapılsın, yine aynı tavrı gösteririz. Ama hakkı da teslim ediyoruz. Sayın Cumhurbaşkanı ve hükümeti terörle mücadelede, Türk milletinin hak ve çıkarlarını savunmada, ülkeyi kalkındırmada doğru şeyler yapıyor. Muhalefet etme uğruna, bunları inkar mı edelim? “Terörle mücadele etmesin mi” diyelim? Sayın Cumhurbaşkanı daha birkaç gün önce Trump’ın gözünün içine bakarak, ABD’nin yaptığı yanlışları sıralamadı mı? Bütün dünyanın gözleri önünde Türkiye’nin menfaatlerini ve haklılığını savunup, yazılan rezil mektubu iade etmedi mi? Bundan niye rahatsız oluyor, neye itiraz ediyorsunuz?

TESCİLLİ İHANET

Bu CHP zıvanadan çıkmıştır. Sayın Devlet Bahçeli’nin belirttiği gibi, Emperyalizme beşinci kol faaliyetiyle hizmet eden taşeron CHP’nin ne dediğinin, hangi iftira ve isnatlarla Türkiye’nin kuyusunu kazmaya, elini zayıflatmaya çalıştığının hiçbir önemi yoktur. Sayın Kılıçdaroğlu’nun siyasi esareti korkunç boyutlardadır. ABD’nin sesi, terör örgütlerinin nefesi, husumet cephesinin bekçisi gibi davranan CHP’nin kimlerle işbirliği içinde olduğu artık iyice bilinmektedir. ABD’nin telkin ve tesiri altındaki işbirlikçi ve şımarık muhalefet anlayışının Türkiye’yi Bolivya şartlarına sürükleme, sokakları karıştırma, intihar vakalarından toplumsal infial üretme arayışı vatan ve millete tescilli ihanettir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.