Kovid-19 salgınını bertaraf edebilmek için evde kalmaya başlayalı 5 hafta oldu. 35 günlük bu süre içinde nereden nereye geldik? Yaşananlara, açıklamalara, rakamlara, tavsiyelere, tedbirlere ve ortaya çıkan sonuca bakarak bir durum değerlendirmesi yapalım. Tekrar ve altını çizerek belirtelim ki, bizim bu konuda yazdıklarımız ve söylediklerimiz tamamen Sağlık Bakanlığı başta olmak üzere, uzmanların anlattıklarıyla ve rakamların değerlendirilmesiyle sınırlıdır. Her ne kadar çok farklı şeyler söyleniyor olsa da, biz işin özünü ve özetini alıp, kendi görüp anladıklarımızla birlikte anlatmaya çalışıyoruz.
RAKAMLAR NE SÖYLÜYOR?
Dünyada şu ana kadar 2 milyon 350 bin civarında insana bu virüs bulaştı. 730 bin vaka ile ABD birinci sırada. Yine dünyada 160 bin civarında insan hayatını kaybetti, 40 bin kişi ile ABD burada da başı çekiyor. Dünya genelinde 600 bin kişi iyileşti. ABD’de iyileşen sayısı 65 bin kadar. Bu rakamları Türkiye’yi daha iyi anlayabilmek için veriyorum. Türkiye’de vaka sayısı 85 bin civarında. 2 bin kadar vatandaşımızı kaybettik. Bütün bunlara bakarak bir sonuç çıkarmak mümkün değil. Asıl önemli olan vaka artış hızı, taburcu oranı ve ölüm sayılarının seyridir. Nitekim, bütün öngörüler, bütün ileriye dönük değerlendirmeler bu seyre bakılarak yapılıyor. Vaka tespitinde günde 40 bin test yapacak seviyeye çıktık. Bu çok iyi bir ortalamadır ve dünyada başarılı olmuş ülkelerle kıyaslanabilecek bir sayıdır. Son bir haftada vaka sayısında önemli bir gerileme tespit edilmiştir ki, asıl bizi ümitlendiren nokta burasıdır. Kaybettiğimiz vatandaşlarımızın sayısında da artık bir artış yaşanmıyor. Hatta yoğun bakım ve cihaza bağlı hasta sayısına bağlı olarak burada bir gerileme dikkat çekiyor. Bir diğer güzel gelişme de taburcu olan hasta sayısındadır. Vaka sayısı ile taburcu olan hasta sayısı birbirine yaklaşmaktadır. Böyle devam edersek, hastalığı yenen vatandaşlarımızın sayısı, vaka sayısını geçecek gibi duruyor. Taburcu olan insan sayısını, vaka sayısının önüne geçirebilirsek, bu salgını kontrol altına aldığımızı söyleyebileceğimizi, hem Sağlık Bakanımız, hem de bilim adamları açıklamışlardır. Bunlar çok iyi ve ümit veren gelişmelerdir.
YETERLİ ALTYAPI, EHİL SAĞLIK EKİBİ
Ölüm oranlarında dünya ortalamasının altındayız ve bu konuda başarılı olmuş Almanya gibi ülkelerle yarışıyoruz. Bunun sebebini de bilim adamları birkaç noktaya dayandırarak açıklıyorlar. Birincisi 65 yaş üstü insanlarımızı zamanında izole ettiğimiz için, ölüm oranlarını çok arttıran bu yaş grubuna virüs bulaşma ihtimalini en aza indirdik.
Aynı şekilde taşıyıcılık ve bulaştırmada en önemli grup olan ve çoğu zaman da virüs bulaşmış olsa dahi bir belirti göstermeyen 20 yaş altını da izole ederek, başka bir avantaj daha yakaladık.
Virüs bulaşan insanlarımız, hastalığı daha kolay atlatabilen yaş grubunda kalıyor.
Nitekim bizde ölenlerin yaş ortalamasının 45-50 arasında olduğu belirtilmektedir. Bu durum ölüm oranını düşürüyor. Ve çok önemli bir etken de sağlık altyapımızın ve sağlık çalışanlarımızın yeterliliği ve performansıdır. Zamanında aldığımız tedbirlerle zaten iyi durumda olan sağlık altyapımız, ihtiyaca fazlasıyla cevap vermektedir.
Bu konuda dünyanın en şanslı, en iddialı ülkelerinden birisiyiz. Yatak kapasitemiz, yoğun bakım ünitelerimiz, malzeme ve ihtiyaç duyulan ilaç ve ekipman konusunda hiçbir eksiğimiz yok ve ileriye dönük olarak da olmayacak.
Buna bir de artık virüsü tanıyan, hastalığın seyrini ve tedavi süreçlerini kısa zamanda kavrayan ve her aşamasını iyi bilen, ehil, donanımlı, birikimli hekimlerimiz ve fedakâr sağlık çalışanlarımız eklenince işimiz biraz daha kolaylaştı.
OLDUKÇA İYİ DURUMDAYIZ
Bütün bu göstergelerin ortaya koyduğu tablo şudur. Elbette her zaman daha iyisi vardır, ama dünyadaki seyre, başta Avrupa olmak üzere, bize emsal oluşturabilecek ülkelere baktığımız zaman, şu ana kadar süreci çok başarılı götürdük. Oldukça iyi durumdayız. Böyle giderse, virüsün kontrol altına alındığı ve inişe geçtiği sürece iki hafta içinde geçebileceğimiz söylenmektedir. Burada önemle ve ısrarla altı çizilecek şey, tedbirlere özenle uyulmasıdır. Bir gevşemenin, boş vermişliğin bütün bu hesapları bozabileceği, süreci başa alabileceği, yine bütün uzmanlar tarafından altı defalarca çizilerek hatırlatılmaktadır. Dolayısı ile biz vatandaşlara büyük görev düşüyor. İzolasyona, sosyal mesafeye, eğer dışarı çıkmak zorunda kalıyorsak mutlaka maske takmaya ve hijyene dikkat etmemiz şarttır. Bu bir tercih değil, mutlaka yerine getirilmesi gereken bir vatandaşlık görevidir. Kimseyi tehlikeye atmaya asla hakkımız olmadığını unutmayalım. Doğal olarak herkes ne zaman normalleşeceğimizi soruyor. Bu konuda hiç kimse kesin bir tarih veremiyor. Biz en yakın zamanda diye ümit ediyoruz. Kaldı ki, her şey istendiği gibi gitse dahi, hayatımızı bu virüse göre yeniden düzenlememiz gerektiği şimdiden bellidir.