Ayasofya Camisi 86 yıl sonra, bugün kılınacak cuma namazı ile birlikte aslına rücu ediyor ve cemaatine kavuşuyor. Bu kutlu gün için Rabbime şükrederken, bu tarihi kararın alınmasında ve uygulanmasında katkısı olan, emeği geçen herkese içtenlikle teşekkür ediyorum.
OLMASI GEREKEN OLDU
Ayasofya gibi dünyaya mal olmuş, tarihin akışını değiştiren, çağ açıp çağ kapatan şanlı fethin sembolüne dönüşen kutlu bir mekânı müzeyle sınırlandırmak büyük bir haksızlıktır. Camiden, müze olmaz. Bunu söylerken asla Mustafa Kemal Atatürk’ün kararını sorgulamıyorum. Böyle bir şey kimsenin haddi değildir. Daha önce de yazdığım gibi, her şeyi kendi şartları ve zamanı içinde değerlendirmek lazımdır. Hiç kimse alınan doğru ve haklı kararı başka yerlere çekmeye, başka anlamlar çıkarmaya uğraşmasın. Çok uçuk, haddini aşan, seviyesiz, kasıtlı ve daha önemlisi tamamen Ortodoks çığırtkanlığını haklı çıkarıp, Kiliseler Birliğine ve vatan millet düşmanlarına malzeme verecek yorumlar ve değerlendirmeler gördük. Bunların asla iyi niyetli olmadığını, Türk ve İslam düşmanlığından ileri gitmediğini bir defa daha ve altını çizerek belirtmek istiyorum. Diğer taraftan kararı olumlu bulmakla birlikte karnından konuşanlar da dikkatlerimizden kaçmıyor. Kıskançlık göstermeye de, arkadan dolanmaya da hiç gerek yok. Olması gereken olmuştur ve hak yerini bulmuştur.
EKSİKLER GİDERİLDİ
Cami özelliğinin tamamlanması için kısa zaman içinde bütün hazırlıkların yapıldığını, eksiklerin giderildiğini anlıyoruz. Halıların döşenmesi ile birlikte cami atmosferini ve oluşan uhrevi havayı, resim ve görüntülerden bile hissettik. İkona ve fresklerin üzerinin namaz saatinde perde ile kapatılması, diğer zamanlarda açık tutulması Ayasofya’nın tarihi misyonunu tamamlayacaktır. Cami kararından sonra koparılan gürültünün boş ve anlamsız olduğu, tamamen kötü niyete dayandığı geçen kısa zaman içinde ortaya çıkmıştır. Ayasofya’nın dünya mirası özelliği, Türk milletine ait olduğu gerçeğini hiçbir zaman değiştirmez. Egemenliğimize hiçbir şekilde müdahale edilmesine ne müsaade ederiz, ne de haddini aşan yorum ve eleştirileri ciddiye alırız. Bunu bir defa daha hatırlatmakta ve hâlâ anlamayanlara ve anlamak istemeyenlere hatırlatmakta fayda görüyorum.
ECDADIMIZ ORADA OLACAKTIR
Bugün, İstanbul tarihi bir gün yaşayacaktır. Ayasofya’nın yeniden cemaatle buluşması büyük bir olaydır. Salgın dolayısıyla caminin içine sınırlı cemaat alınacağı açıklanmıştır. Bu durum Ayasofya coşkusuna ortak olmaya, bu güzel günü doya doya yaşamaya engel değildir. Bütün Türk ve İslam âleminin gözü, kalbi, duaları orada olacaktır. Oluşacak manevi atmosferden dileyen herkesin faydalanması mümkündür. Ayrıca, başta Fatih Sultan Mehmet Han ve kahraman askerleri olmak üzere, Akşemseddin’den Ulubatlı Hasan’a kadar Peygamber Efendimizin müjdesine mazhar olmuş bütün ecdadımızın da orada olacağına hiç kuşku yoktur.
MASKE, SECCADE, SABIR, ANLAYIŞ
Dışarıda çok daha büyük bir kalabalığın bulunacağı anlaşılmaktadır. Düzenin sağlanması ve bir aksaklık olmaması için gerekli tedbirlerin alındığı açıklanmıştır. İstanbul Valisi Sayın Ali Yerlikaya’nın, “Ayasofya’ya gelirken vatandaşlarımızın yanlarında 4 şey getirmelerini rica ediyoruz. Maske, seccade, sabır, anlayış” talebinin dikkate alınması, işleri çok daha kolaylaştıracaktır. Herkesin kılınan namazlarda da koronavirüs salgını ile mücadelenin gerektirdiği kurallara titizlikle uyması gerektiği asla unutulmamalıdır. Keşke bu salgın meselesi olmasaydı ve Türk milletinin bu tarihi güne tanıklık etme, o atmosferi yaşama ve paylaşma arzusu tam ve eksiksiz biçimde gerçekleşebilseydi. Fakat acele etmeye gerek yok. Ayasofya da bütün camilerimiz gibi bundan sonra hem ziyarete, hem ibadete her zaman açık olacaktır. İsteyen doya doya gidip görme, ibadet etme ve varsa bir dilek ve temennisi bunu gerçekleştirme fırsatını her zaman bulabilecektir.
TARİHE ŞAHİTLİK
Ayasofya’nın yeniden cami olarak ibadete açıldığı gün için siyasi parti liderleri davet edilmiştir. Sayın Cumhurbaşkanı orada olacaktır. MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli, “Hem tarihe şahitlik edip hem de manevi görevimi yerine getireceğim” diyerek, Ayasofya’da 86 yıl sonra kılınacak cuma namazında olmanın mutluluğunu Türk milletiyle paylaşmıştır. CHP’nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu yine ipe un sermiş, milletin ve ülkenin faydasına ve hayrına olan bir işin içinde olmayı yine elinin tersiyle itmiştir. PKK’nın kalleşliklerini ve çukurlarını kutsayıp, Kandilli katillerin talimatını yerine getirenlerle birlikte hareket edenler, sıra Türk milletinin değerlerine ve taleplerine gelince yan çiziyor, uzak duruyorlar. Böyle anlamlı ve önemli bir günde dâhi kendini ayrı tutan bir zihniyetin, bu millete, bu devlete nasıl bir faydası olabilir? Çırpındıkça batıyor, battıkça çırpınıyorlar. Gerçek yüzleri, asıl niyetleri böylece bir defa daha belgeleniyor.