Koronavirüs belasının insanlıktan ne götüreceği henüz tam olarak ortaya çıkmamıştır, ama ne kazandıracağı şekillenmeye başlamıştır. Dünya her anlamda büyük değişimler yaşıyor. En büyük değişim de tabiatın bozulan dengelerinde ortaya çıkıyor ve bu durum bütün hesapları, bütün planları yerle bir ediyor. İnsanlığın bu gidişat karşısında silkinip kendine dönmek mecburiyeti var. Zira, ortaya çıkan ve çıkabilecek olumsuzluklar hiçbir ayrım yapmadan herkesi, her ülkeyi, her milleti etkiliyor. Hatta belki de ilahi adaletin tecellisi olarak en çok da sömürenleri, dünyayı talan edenleri etkiliyor. Bu durumda insanlığın bu gidişatı durduracak, ortaya çıkan ve çıkabilecek koronavirüs benzeri olumsuzlukları giderecek bir ortak eylem planı bulmak, uygulamak ve sonuçlandırmak mecburiyeti doğmuştur.
KENDİLERİNİ BİLE KORUYAMADILAR
Bir virüs, dünyayı kelimenin tam anlamıyla durdurmuş ve aynı hizaya sokmuştur. Herkes olduğu yerde çivilenmiştir. Tarihte böyle bir dönem çok az görülmüş, belki de hiç yaşanmamıştır. Teknoloji çağındayız, sömürgeciler dünya ile yetinmediler uzayı paylaşıyorlar. Ama kendi canlarının, kendi vatandaşlarının yarın ne olacaklarının hiçbir garantisi yok. Bütün bu yaşananlardan sonra insanlar yıllardır nasıl aldatıldıklarını, nasıl bir yalan düzeninin içine hapsedildiklerini fark edeceklerdir. Kendi ülkelerinden on binlerce kilometre ötede demokrasi maskesiyle zulmün, vahşetin, ölümün her türlüsünü başkalarına reva görenler, aslında en büyük yıkımı, en büyük acıyı kendi vatandaşlarına yaşattıklarını artık gizleyemiyorlar. İngiltere’nin başbakanı bile kendini koruyamamıştır. Bir tek askerinin canını Orta Doğu’daki bütün insanların canından kıymetli gören ABD, şimdi kendi vatandaşlarının cesetlerini sokaklarda bırakmak zorunda kalmıştır. Yönetenlerin ne yapacaklarını bilmiyoruz, ama yönetilenler bunun hesabını mutlaka soracaklardır. Koronavirüs belki de en büyük etkiyi, en büyük değişimi siyasi alanda yapacaktır.
İNSANLIK ONURU YÜKSELTİLMELİ
Neresinden bakılırsa bakılsın, bu salgın ne şekilde ve ne zaman biterse bitsin, sonuç bellidir. Dünya asla ve kata eski dünya olmayacaktır. Sayın Devlet Bahçeli, önceki gün yayınladığı Berat Kandili mesajında, “Yeni tip koronavirüsten önceki hayatla, sonraki hayat; geçmişteki alışkanlıklarla muhatap kalacağımız yeni dönem hem içerik, hem ilerleyiş, hem de irade bakımından benzerlik taşımayacaktır. Artık mevzubahis insan bekasıdır” demişti. Bu tespit, dünyanın yeni rotasını ortaya koyuyor. İnsan bekası her şeyin önüne geçmiştir. İhtirasla, kinle, sömürmeyle, vahşetle, insanlık bekasına sahip çıkamaz. Yine Sayın Bahçeli’nin belirttiği gibi, bir yanda Kovid-19 hastalığıyla mücadele ederken, diğer yanda manevi muhasebeye elbette mecburuz, hatta muhtacız. Husumetlerin körelmesi, hiziplerin küllenmesi, ihtilafların örtülmesi, ihanetlerin söndürülmesi, insanlık onurunun yükseltilmesi herkes için bir müşterek görev haline gelmiştir. Bundan sonra ne olacağı, bu görevin ne kadar yerine getirileceğine bağlıdır.
YARDIMA KOŞUYORUZ
Biz ülke ve millet olarak doğru yerdeyiz ve haklı durumdayız. Tarih boyunca da hep böyle olmuştur. Hiç kimse ne dün, ne de bugün Türk milletinin dünyanın gidişatını olumsuz etkileyecek, insanlığın zararına olacak bir faaliyetini, bir icraatını gösteremez. Türk milleti tarih sahnesinde yer aldığı günden itibaren her zaman insanlığa örnek teşkil eden işler yapmış, dünyanın huzurunu korumuş ve yükseltmiştir. Medeniyetler kurarken de bu böyleydi, dünya imparatorluğu döneminde de aynı ölçü, aynı anlayış, aynı uygulama devredeydi. Bugün de Türkiye Cumhuriyeti Devleti zalimlere direnişiyle, mazlumlara sahip çıkmasıyla dünyaya örnek oluyor. İşte bir virüs belasıyla karşı karşıyayız. Dünyanın en ileri ülkeleri bile şaşkın ve yardıma muhtaç durumdadır. Türkiye bir taraftan kendi tedbirlerini alıp, bu virüs belasının önce ülkemizden, sonra da yeryüzünden yok edilmesi için elinden geleni yaparken, diğer taraftan da bütün imkânları ile diğer ülkelere yardıma koşuyor. Kendi bekasına nasıl sahip çıkıyorsa, insanlığın bekasına da o kadar sarılıyor, o kadar katkı yapıyor.
HAİNLERE YER YOK
Böyle bir süreçte hâlâ kirli hesapların yapılması, ihanetin, kalleşliğin, terörün devam ettirilmesi çok ibret vericidir. PKK denilen kanlı örgütün Diyarbakır’da pusu kurarak 5 vatandaşımızı şehit etmesi, her şart altında bu hainlere göz açtırmamak gerektiğini bir defa daha ortaya koymuştur. Türk devleti elbette bu katil sürüsüne hak ettiği cevabı her zaman olduğu gibi verecektir. Ancak, kesin çözüm bunların kökünün kazınmasıdır. Virüs salgını, bu hainlerin yanında çok masum kalıyor. Türkiye Cumhuriyeti Devleti koronavirüsle birlikte PKK ve bilumum virüsleri de yok edecek güçte ve kudrettedir. Yeni dünya düzeninde bu hainlere, bu katillere hiçbir şekilde yer yoktur.