Koronavirüs salgını ile ilgili yasakların gevşemesi ve büyük ölçüde kalkması ile birlikte çok hızlı şekilde siyasi çekişmeler öne çıktı. Bu durum sadece içeri ile sınırlı değil. Dış hesaplaşmalar çok daha amansız ve acımasız bir hal aldı. Virüsün vurduğu darbeyi, daha fazla sömürerek, yeniden ve daha çok kan dökerek gidermeye çabalayan vahşiler kontrolsüz biçimde saldırıyorlar. Türkiye böyle bir süreçte kendi işini kendi görmeye, kendi güvenliğini sağlamaya, kendi menfaatlerinin gereğini yapmaya uğraşıyor ve bunda da çok büyük ölçüde başarılı oluyor.
BİZİM TAVRIMIZ BELLİ
Akdeniz bir hesaplaşmaya sahne olmaktadır ve çok çetin bir döneme girildiğinin de habercisidir. Henüz hiçbir şey nihayete ermediği gibi, duruma göre yeni gelişmelerin yaşanması da kaçınılmaz görünüyor. Yunanistan, Rum Kesimi, Mısır, hatta İsrail, Fransa işin sadece görünen kısmıdır. ABD’nin de burada karanlık emelleri olduğunu zaten biliyorduk, Biden denilen kan emicinin ortalığa saçılan açıklamaları ile daha da netleşmiştir. Rusya’nın bu konuda geride duracağını, bir şeye karışmayacağını zanneden varsa, büyük yanılgı içindedir. Önümüzdeki dönem çok şeye gebedir. Biz, çok doğru, çok isabetli ve çok haklı bir şekilde tavrımızı gösterdik, yerimizi aldık ve tarafımızı da, niyetimizi de, hedefimizi de dünyaya ilan ettik.
VATAN HAİNLERİ BULUNMALI
Akdeniz bizim nefes borumuzdur ve buradan hiçbir şekilde geri atmamız mümkün değildir. Zira, Akdeniz’deki her kayıp, bizi daha da sıkıştıracağı gibi, üzerimizde kirli hesaplar yapanları da cesaretlendirecektir. Dışarıdan olan itirazları biliyoruz, anlıyoruz ve ona göre tavrımızı koyuyoruz. Ancak, içimizdekilerden Akdeniz’de olmamıza her kim itiraz ediyor, doğrudan olmasa bile arkadan dolanarak engellemeye çalışıyorsa, vatan hainidir. Biden’in açıklamalarının satır araları, bu tür hainlerin var olduğunu, hatta biraz ileri giderek, Türkiye düşmanları ile işbirliği yaptıklarını ortaya koymaktadır ki, bunların bulunması, ifşa edilmesi ve hesabının sorulmasının bir mecburiyet olduğunu bir defa daha ve altını çizerek belirtelim.
TERÖR VE EKONOMİ
Elbette çok ivedi, çok mühim ve çok derin başka meselelerimiz de var. Ekonomi üzerinden vurulmak istenen darbe, yeni versiyonları ile devrededir. Dövizle oynanırken altın üzerinden dengelerin sarsılması için özel bir gayret gösterilmektedir. Tıpkı Akdeniz’de olduğu gibi, bu saldırıya da topyekün bir direnç göstermek, geri püskürtmek ve yapılan hamleleri mutlak boşa çıkarmak zorundayız. Diğer taraftan terörle mücadelede çok büyük mesafe kat ettik. Kanlı örgütün elebaşları girdikleri inlerde bulunmakta ve teker teker imha edilmektedir. Kararlı ve kesintisiz biçimde bu mücadeleyi sürdürmek gerektiği aklı başında olan herkesin malumudur ve zaten bunun yapıldığını büyük bir memnuniyetle takip ediyoruz. İdlib’deki dram bütün yakıcılığı ile devam ediyor.
DEPREME HAZIRLIKLI OLMALIYIZ
Bütün bunların yanında hiçbir şekilde ihmal edemeyeceğimiz, mutlaka hazırlık yapmamız, dikkatli olmamız ve gerektiğinde yeni tedbirler almamız gereken başka meselelerimiz de var. Marmara depreminin 21’nci yılını geride bıraktık. Bütün uzmanlar İstanbul’un yeni depremlere açık olduğunu ve her an böyle bir felaketin kapımızı çalabileceğini söylüyor. Kaldı ki, ülke olarak da deprem kuşağı üzerindeyiz ve zaten her yıl irili ufaklı birçok deprem yaşıyoruz. Asıl yıkımın, can kaybının depremden değil, tedbirsizlikten olduğunu unutmamız ve ona göre hazırlık yapmamız gerektiğini millet olarak da, ülke olarak da en iyi biz biliyoruz. Bu durumda gereğini yapmak da yine bize düşüyor.
BİZDEN İSTENEN KURALLAR UYMAK
Bir diğer ihmal edilmemesi gereken, hatta belki yeni ve biraz daha ileri tedbirler gerektiren mesele de, kovid-19 salgınıdır. Bütün dünyada olduğu gibi, bizde de bu bela henüz belirsizliğini korumaktadır. Kurban bayramı ve tatil mevsimine bağlı olarak vaka sayısında ciddi bir artış olduğu gözlenmektedir. Sayın Sağlık Bakanı, her fırsatta uyarılarda bulunuyor ve işin önemine ve ciddiyetin dikkat çekiyor. Biraz içinde bulunduğumuz yaz mevsiminin etkisi ile biraz artık yorgunluk ve bıkkınlık oluşturması sebebi ile tedbirlerde gevşeme olduğu, maske, mesafe ve temizlik kurallarına yeteri kadar özen göstermediğimiz bir gerçektir. Bu işin şakasının olmadığını anlamak için daha ne olması gerekiyor? Hiçbirimizin, başta en yakınlarımız olmak üzere, bir başkasını tehlikeye atmak gibi bir hakkımız yok. Tedbirli olmanın, hasta olmaktan çok daha kolay, çok daha ucuz, çok daha isabetli olacağını unutmamak zorundayız. Yeniden evlere kapanmak, işlerimizin başından uzaklaşmak istemiyoruz. Bizden istenen sadece kurallara uymaktır. Bunu yapmak da bir tercih değil, bir vatan görevidir.