CHP ve yancıları bir taraftan aralarında kayıkçı kavgası yaparken, diğer taraftan Türkiye’nin kuyusunu kazmaya hiç ara vermeseler de, Cumhur İttifakı’nın kararlı ve dirayetli duruşu ve bu duruşun memlekete sağladığı tarihi değişim ve dönüşümler hızlanarak devam ediyor. Koronavirüs salgını dünya tarihi için olduğu kadar, Türkiye’nin lider ülke yolundaki sıçrayışı için de bir milat olacaktır.
HİÇBİR ŞEYİN EKSİKLİĞİNİ YAŞAMADIK
Türkiye koronavirüs salgını öncesinde yaptığı isabetli hamlelerin katkılarını bu sıkışık dönemde çok daha net gördü, yaşadı ve aldı. Sağlık alanındaki başarıları bütün dünya takdir ediyor. Diğer alanlarda da durum birbirini tamamlayarak gidiyor. Elbette işleyişteki yavaşlamaya ve evde kalma mecburiyetine bağlı olarak birtakım kayıplarımız oldu. Bu zaten bütün dünyanın meselesi. Toplumumuzun bir kesiminin üzerine fazla yük bindiği de bir gerçektir ve bunu hafifletebilmek için üst üste kararlar alınıyor ve uygulamaya sokuluyor. Ancak, şunu da unutmamak lazım. Bu sıkıntılı süreçte, Türkiye’de ne bir şeyin eksikliği yaşandı, ne bir panik havası oluştu, ne de kontrol kaybedildi. Bunu başarabilen çok az ülke oldu. ABD ve Avrupa ülkelerinin birçoğu resmen dibe vurdular. Bu bize hem güven sağladı, hem saygınlığımızı arttırdı, hem de seviyemizi yükseltti.
DEVLETİM BENİ ORTADA BIRAKMAZ
Bu performansla birlikte, dünyada çok daha ileri bir konumda olacağımızı söyleyebiliriz. Ölçümüz de, gücümüz de az gelişmiş veya gelişmekte olan ülkelere değil, ABD’den Almanya’ya, Fransa’dan İngiltere’ye kadar gelişmiş ülkelere göre değerlendirilecektir. Bunu sadece bu dönem, bu hükümet için söylemiyoruz.
Çıta yükselmiştir, bundan sonra bu ölçü baz alınacak ve buna göre performans değerlendirmesi yapılacaktır.
Bunu en küçük bir itiraza yer kalmayacak şekilde ispatladık. Avrupa ülkeleri çok büyük oranda koronavirüse teslim olup çöküş yaşarken, biz ilk günden itibaren kendimizden emin bir şekilde, planlı ve tedbirli olarak ilerledik ve sonuç aldık. Bir taraftan bu mücadele verilirken, diğer taraftan yine büyük devlet olmanın gereği olarak, 75 ülkeden 70 bin vatandaşımızı yurt dışından getirdik. Türkiye dünyanın neresinde olursa olsun, vatandaşına sahip çıktı ve bu beklentileri yükseltirken devlete de büyük bir güven sağladı. “Devletim beni ortada bırakmaz” anlayışı yerleşti.
Sadece kendi vatandaşlarımızı değil, Kazakistan, Azerbaycan gibi akraba ülkelerin, Yunanistan, Bulgaristan, İtalya gibi başka ülkelerin vatandaşlarını da taşıdık. Bu kolay bir şey değildir ve hiçbir ülke bunu yapamadı.
YENİ DÜNYA DÜZENİNE HAZIRLANMALIYIZ
Koronavirüs salgını ile ilgili hangi olumlu ölçüyü esas alırsanız alın, Türkiye hep ilk sıralardadır. Malzeme, teçhizat, ekipman konusunda gelişmiş olanlar da dahil dünya ülkelerinin büyük bölümü sorun yaşarken, Türkiye hem kendi ihtiyacını karşıladı hem yardım yaptı. Bunu eleştiren bazı zavallılar çıksa da, yaptıklarımızın itibarımıza, saygınlığımıza ve etkinliğimize büyük katkıları oldu ve bir sağlık diplomasisi oluştu. Sağlık ve ulaşım sektöründeki bu yüksek ve başarılı performansımızı diğer alanlara da yansıtmamız gerekiyor. Ekonomi başta olmak üzere, her sektör bundan sonraki sürece hazırlıklı olmalıdır. Bütün bakanlıklarda bir seferberlik başlatılmıştır. Sayın Cumhurbaşkanının bu konuda çok sıkı bir takip yaptığı ve ilgili herkesi teşvik ettiğini biliyoruz. Dengenin doğru ve kalıcı şekilde kurulması gerekiyor. Ekonomiyi eğitimden, ulaşımı gıdadan, sağlığı teknolojiden, terörle mücadeleyi milli savunmadan ayırmak mümkün değildir. Bu salgın, tarım ve gıdanın ne kadar önemli ve hayati olduğunu belgeledi. Bu sektörü hiçbir şartta ihmal edemeyiz.
SAĞLIK TURİZMİ
Sağlık alanında yaptığımız sıçramaya bağlı olarak bütün dünyanın gözleri Türkiye’ye çevrilmiştir. Bu aynı zamanda yeni bir kapı aralamaktadır ve sağlık turizmi Türkiye için önemli gelir kaynaklarından birisi olmaya adaydır.
Sayın Cumhurbaşkanı da, sağlık turizmini çok önemsediklerini, yapılan yeni hastanelerin havaalanı civarında olmasını özellikle tercih ettiklerini söylemiş ve eklemiştir: “Sağlık turizmine yönelik her iki yere de yurt dışından gelenler uçaklarla gelecekler ve buralarda tedavilerini yapıp, ondan sonra uğurlayacağız. Bu bizim için yeni bir açılımdır. Türkiye burada sağlık üssü olma görevini yapacaktır. Cleveland’a gidiyorlardı, bundan sonra İstanbul’a gelecekler.” Bu çok doğru ve isabetli hamleyi destekleyen ve geliştiren yeni açılımlar yapmak gerekecektir. Türkiye üç tarafı denizlerle çevrili bir ülke. Hava taşımacılığında ve ulaşımda elde ettiğimiz başarıyı liman kentlerimizle pekiştirebiliriz. Samsun, Trabzon, İstanbul, İzmir, Mersin pilot bölgeler olabilir.
REFORM GEREĞİ
Yeni dünya düzeninde, bütün devletler bu virüsten ders çıkaracaklar ve buna göre yeni yapılanmalara gideceklerdir. Avrupa Birliği açık şekilde sınıfta kalmıştır ve kendi içinde büyük sarsıntılar yaşamıştır. Bu durum Türkiye ile Avrupa arasında yeni ve ileri iş birliğinin yollarını açmıştır. Diğer taraftan Dünya Sağlık Örgütü ve uluslararası kuruluşların tamamına yakını tökezlemiştir, yeni bir reform gerektiği ortaya çıkmıştır. Türkiye bu politikaların oluşumunda etkili olacaktır ve bunu yapacak birikimi ve altyapısı fazlasıyla mevcuttur.