Parti değil sorun üretme merkezi

Orhan KARATAŞ

Yeni yılda da uğraşacağımız en büyük ve en derin meselenin yine bu zillet güruhu olacağı daha ilk günden ortaya çıkmıştır. Yayınladıkları yeni yıl mesajları bunun en büyük kanıtıdır. Bozmakta, karalamakta, ülke ve milletin meselelerini güdük hesaplarına alet etmekte, fitne ve fesat çıkarmakta ve daha da önemlisi ihaneti sıradanlaştırmakta kaldıkları yerden devam ediyorlar.

PARTİNİN BAŞINDA SORUN VAR

Zilletin lokomotifi durumundaki CHP’nin ağır ve artık taşınamaz bir milli güvenlik sorunu olduğu her gün yeniden ispatlanıyor. Her şeyleri falso, her sözleri sorun. Kemal Kılıçdaroğlu bir parti genel başkanından çok, ülkenin varlığının ve birliğinin en büyük tehdidi hâline gelmiş, tam bir sorun üretme merkezine dönüşmüştür. Parti yönetimi de kendisine bakarak hiza-mesafe aldığı için aynı yolu devam ettiriyor, hatta zaman zaman çok daha ileri gidiyorlar. Dolayısı ile ne Fikri Sağlar’ın başörtüsü ile yaptığı bölücü ve tahrik edici açıklama, ne de İstanbul Büyükşehir Belediyesinin her biri diğerinden daha büyük felaket olan uygulama ve değerlendirmeleri birbirinden bağımsız değildir. Partinin başı, bir terör ve cinayet merkezi olan HDP’yle ortaklık kurar, terörü azmettiren, bunlara yardım ve yataklık yapan kravatlı teröristlerin tıpış tıpış serbest kalacağını söylerse, onun yardımcıları da daha geride kalmamak için işi daha da ileri götürür. Ülkenin birliğine, milletin değerlerine saldırmakta birbirleriyle yarışırlar.

BUNLAR MİLLETİN SIRTINDA HABİS KAMBUR

Fikri Sağlar’ın türbanı bir mesele olarak görmesi, bu karanlık zihniyetin dışa vurmasıdır. CHP zaten budur. Sureti haktan görünme çabaları tamamen siyaset icabıdır ve zaten fazla da uzun sürmüyor. Bu zihniyetin tahammülsüz, saygısız ve despot siyaset anlayışı, milli ve manevi değerlerimizle kavgalı olmaları uzun yıllar ülkemize çok şey kaybettirmiştir. Başörtüsü veya türban üzerinden yeni bir kutuplaşma sayfası açmaya çalışmaları, bunların nereden gelip nereye gittiğinin de göstergesidir. Türbanı irticai faaliyetlerin üniforması gören, türbanlı bir hâkimin adaletinden kuşku duyanların demokrasiden anladıkları, kendi dayatmaları, inanca saygıları, kendi güdük zihniyetleriyle sınırlıdır ve bu hiçbir zaman değişmemiştir, bundan sonra da değişmeyecektir. Bunlar uzun yıllardır Türk milletinin sırtındaki habis kamburdur. İmkânları olsa ne yapacaklarını net şekilde gösteriyorlar. Hiç kimsenin kuşkusu olmasın ki, ilk işleri bu ülkenin ve milletin bütün değerlerini yerle bir etmek olur.

YANCILARIN DURUMU DA FARKLI DEĞİL

Bir de bunların diğer yancıları var. Son zamanlarda siyaset kaçkınlarının da eklenmesi ile sesleri daha fazla çıkmaya başladı. Birinin bıraktığı yerden diğeri devam ediyor. PKK ağzıyla konuşuyor, devlete, millete düşmanlık ediyorlar. Melanet çevrelerin terörizmin ve Türk düşmanlığının ana kaynağı hâline geldiler. Bölücü terör örgütünün amigoluğunda deva arıyor, Kandil katilleriyle birlikte karanlık bir gelecek inşa ediyorlar. Türkiye’nin kayyum ülkesi olduğunu söylemek, kelimenin tam anlamıyla PKK’ya ve ülke-millet düşmanlarına hizmettir. Şehitlerimize, gazilerimize, bütün güvenlik güçlerimize açık bir hakarettir.

İP’İN BAŞI FİTNE PEŞİNDE

İP’in başının yeni yılın ilk gününde yaptığı açıklamalar, zilletin diğer ayaklarının da her şartta ve her durumda sorun üretmekten geri durmayacağını bir defa daha belgelemiştir. Sayın Erdoğan’ın ağzından ‘reform’ çıktığında kendisine parmak sallanıyormuş. Milletimizin nefes alabilmesi için hızlı bir şekilde güçlendirilmiş, iyileştirilmiş parlamenter sisteme geçiş yapılması sağlanmalıymış, zaten millet de bunu istiyor, bunu bekliyormuş.

KARARI MİLLİ İRADE VERDİ

Her cümlesi, her kelimesi, hatta her harf sorunlu bir açıklama. Sayın Erdoğan›ın ağzından ‘reform’ çıktığında kendisine parmak sallandığı iddiasıyla ilgili neyi kastettiği malum. Sayın Bahçeli, daha önce yaptığı açıklamalarda Sayın Cumhurbaşkanı’nın reform hazırlıklarını onaylamış ve destek vereceklerini söylemiştir. Dolayısı ile bu fitne çıkarma gayretleri kendilerine yakışıyor olsa da, beyhude bir çabadır. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne Türk milletinin onayı ile geçilmiştir. Kararı milli irade vermiştir. Milletimizin nefes almasının parlamenter sisteme bağlanması, aslında milli iradeye saygısızlık, Türk milletinin kararına tahammülsüzlüktür. Zillet masasına oturmaktan utanmayanların milletin kararlarına tahammül edememesi, bizim için çok da şaşılacak bir şey değildir.

PARLAMENTER SİSTEM DAYATMALARI FASA FİSO

Kendilerine Sayın Bahçeli’nin bu konudaki açıklamalarını bir defa daha hatırlatalım: “İyileştirilmiş ve güçlendirilmiş parlamenter sistem dayatmaları fasa fisodur. Su tersine akmaz, aynı ırmakta iki defa yıkanılmaz, tarih geriye sarmaz, dünün yağmurundan bugünün toprağına damla düşmez. Parlamenter sistem çağrıları boşa kürek çekmek, boşuna nefes tüketmektir. Biz başkent Ankara’dan dünyaya Türkçe bakacağız, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’yle âlemi kavrayacağız. Devir değişti, taşlar yerinden oynadı, boyun eğen değil dik duran bir Türkiye tarihteki yerini aldı. Ayrıştırıcı, kutuplaştırıcı, karıştırıcı emellere karşı cumhurun varoluş onuruyla direneceğiz, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin müstesna kazanımlarıyla karşı koyacağız.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.