Sizde hiç mi vicdan kalmadı?

Orhan KARATAŞ

İzmir depreminde can kaybı ne yazık ki 100’ün üzerine çıktı. İdil ve Elif evlatlarımızdan sonra Ayda yavrumuzun da 91 saat sonra enkazdan sağ salim çıkarılması, Türk milleti için büyük bir teselli oldu. Depremi biliyoruz, anlıyoruz, ne yapmamız gerektiğini konuşuyoruz, yaralarımızı sarıyoruz da, bu deprem simsarlarını ne yapacağız? Özellikle CHP’nin İzmir üzerinden düştüğü zavallı durum, sözün bittiği yerdir.

DEPREM MASTER PLANI SÜRATLE İCRA EDİLMELİ

İzmir depremi ve CHP’nin bu perişan hâli, MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli’nin grup konuşmasının da gündemini oluşturdu. Önce depremle ilgili tespit ve önerilerle başlayalım: “Depremin derin izleri milli birlikle silinecektir. Ölüm bu kadar ucuz olmamalıdır. Geliyorum diyen felakete bu denli sessiz ve hareketsiz kalmak akıl kârı değildir. İller bazında hazırlanacak deprem master planlarının süratle icrası, kentsel dönüşüm çalışmalarının kararlılıkla devamı, çürük binalara zamanında müdahalelerin yapılması, yapı denetimlerinin eksiksiz ifası, hatta ihtiyaç duyulan Deprem Bilim Kurulunun teşkili akla gelen ilk tedbirlerden bazılarıdır. Kaçak binalar, kaygan zeminler, hırsız müteahhitler, denetim kusurları, tehlikeyi hafife alan düşüncesizlikler, bana bir şey olmaz pervasızlığı çözülmesi gereken öncelikli sorunlar arasındadır. Yerimizde sayarak, depremle mücadeleyi günlük siyasi polemiklere kurban ederek ulaşacağımız bir yer olamayacaktır. Muhtemel İstanbul depremi için acilen her türlü senaryo baz ve esas alınarak hazırlık yapılmalı, önlemler derinlemesine geliştirilmelidir.

BU HASTALIKLI RUHLARA TAHAMMÜL İMKÂNSIZ

İzmir’deki depremi siyaset malzemesi yapanları, sosyal medyadan nefret ve nifak yayanları ibretle izledik. Sayın Bahçeli, bu güruhu, “bu milletin evladı olmayanlar, bu vatana sevgiyle bağlanmayanlar” olarak tarif etti ve ayrıntı verdi: “İzmir’imize gâvur benzetmesi yapanlar, depremle ilgili şerefsiz yorum getirenler bu vatana, bu millete, bu ülkeye kastetmiş hainlerdir. Nedir bu insanlık artıklarından, din ve millet düşmanlarından çektiklerimiz? Şahit olduğumuz kara kampanya günah değil midir? Rezalet değil midir?

Tedavisi imkânsız bu hastalıklı ruhların tezviratlarına, ahlaksız tertiplerine tahammül imkânsızdır. Yakalanan Türkiye düşmanları hakkında gerekli her türlü cezai işlem yapılmalı, bunlar demir parmaklıkların ardında çürümeye terk edilmelidir.”

CHP’NİN ZAVALLI HÂLİ

Gelelim CHP’nin zavallı hâline ve sözü Sayın Bahçeli’ye bırakalım: “CHP Genel Sekreteri’nin çadırlar üzerinden İzmir Belediyesini övüp, AFAD’ı kötülemesi hakikaten utanç vesikasıdır. Devleti suçlamakla, mücadeleyi sulandırmakla amaçlanan nedir? CHP yönetimine soruyorum, sizde hiç mi izan, hiç mi insaf, hiç mi vicdan kalmadı? Bu kadar mı küçüldünüz? Bu kadar mı düştünüz? CHP Genel Başkanı’nın depremden bir gün sonra afet alanına gidip siyasi propagandaya heves etmesi, mücadelenin merkezine İzmir Büyükşehir Belediyesini yerleştirmesi bir defa gafillik, ahlaki çarpıklık ve siyaset ayıbıdır. Bu nasıl bir sorumsuz üslup, nasıl çiğ ve ucube savrulma hâlidir? Kahramanca mücadele eden AFAD, JAK, UMKE, AKUT, İnsani Yardım Vakfı ekiplerine, Soma’dan kalkıp gelen madencilere ne diyeceğiz? Bakanlıklarımızın fedakârca çalışmalarını nereye koyacağız? Görevlerini cansiparane yapan askerlerimizi, göz pınarlarından akan yaşlarla taş yığınlarını, moloz kalıntılarını bir umutla kaldıran kurtarma ekiplerimizi, hatta enkazı koklaya koklaya hayat kurtaran köpeklerimizi ne yapacağız? Sorarım sizlere, haklarını nasıl ödeyeceğiz? İzmir Büyükşehir Belediye Başkanlığının yerine getirmesi gereken görevlerini yapması lütuf mudur? Bağış mıdır? Ödül müdür? Çorba dağıtmak tamam da, ya arama kurtarma ekiplerinin çabalarını ne yapacağız, nasıl yorumlayacağız? Kılıçdaroğlu ve yakın çevresi istismarın dibini boylamış, siyasetlerini maskaraya çevirmiştir.”

MASKE-MESAFE-TEMİZLİK

Koronavirüs salgını ne yazık ki yeniden tırmanışa geçmiş ve tehlikeli bir hâl almıştır. Sayın Bahçeli’nin bu konudaki tespit ve tavsiyeleri şu şekildedir: “Kovid-19’la mücadeleye hep birlikte katılırsak, kurallara aynen uyarsak, tedbirlere azami ölçüde riayet edersek cephemiz yıkılmayacak, varlığımız zarar görmeyecektir. Maske-mesafe-temizlik şartlarına bağlılık devamlı vurgulanırken, Boğaz’a nazır mekânlarda Cadılar Bayramı düzenleyip vur patlasın çal oynasın demek en hafif tabirle pespayeliktir. Şımarık bir şekilde davranarak hastalığı bulaştırmak cinayet olmayacak mıdır? Maskeyi vicdana değil yüze takmak, mesafeyi ahlaki duyarlılıklara değil karşımızdaki insanlara geçici olarak koymak hepimizin görevidir.”

AZERBAYCAN ZAFERE KOŞUYOR

İzmir depremi öne çıkmış olsa da, aklımız, fikrimiz, dualarımız hep Azerbaycan’ımızladır. Sayın Bahçeli’nin bu konuda söyledikleri ile bitirelim: “Dağlık Karabağ, işgalin zincirlerinden hızla azat edilmektedir. Terör devleti Ermenistan yine sivillere misket bombalarıyla, füzelerle saldırarak kansızlığının ve katilliğinin gereğini yapmaktadır. Ne yapsalar boşunadır, Dağlık Karabağ Türk’tür, Türk kalacaktır. Neye başvursalar beyhudedir, Azerbaycan Türklüğü teröristleri kaçtıkları yere kadar kovalayacaktır. Azerbaycan ordusu tüm cephe hattında kahramanlık destanıyla zafere koşmaktadır. Çözüm olur mu olmaz mı bilemeyiz, ama bize göre kesin çözüm, askeri başarıdan sonra siyasi ve diplomatik müzakerelerle sağlanacaktır. Geçtiğimiz Nevruz Günü’nde PKK’lılarla halay çeken Paşinyan’ın sonu yaklaşmaktadır ve akıbeti terörist yoldaşlarıyla birlikte aynı karanlık dehlizdir.”

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.