Kader mahkûmları için yapılan düzenleme yürürlüğe girdi ve cezaevlerinden tahliyeler başladı. MHP’nin hazırladığı kanun teklifinin Meclise sunulduğu tarih, TÜRKGÜN gazetesi olarak yayın hayatına başladığımız güne denk gelmişti. İlk baskımız, “Af Huzurda” manşetiyle çıkmıştı. Bu manşetle affın, Türk milletinin ve millet iradesinin tecelli ettiği TBMM’nin gündemine girdiğinin ve Türkiye’nin huzuruna katkı yapacağının mesajını vermiştik. Son derece geçerli, makul ve haklı gerekçeleri vardı. FETÖ ihanetinin sonrasında yeniden bir toparlanma dönemine girmiştik ve bunun daha kapsamlı bir şekilde devam edebilmesi için yeni düzenlemelere ihtiyaç bulunuyordu. Teklifin temel amaçlarından birisi buydu. Kanun teklifi ve kapsamı geçen zaman içinde çok konuşuldu ve tartışıldı. Yine çok kritik bir dönemde, Kovid-19 salgını ile dünya çapında mücadele edildiği bir zamanda kanunlaştı. Böylece teklifle amaçlanan maksat daha da pekişmiş, genişlemiş oldu. Çıkarılan kanunun bir dönüm noktası olacağı, toplumsal barışa ve huzurumuza büyük katkı yapacağı kanaatindeyiz.
HİÇBİR HAYIRLI İŞLERİ YOK
Son derece iyi niyetle hazırlanmış bu teklif üzerinden maraz çıkarmaya çalışmak, kapsamı üzerinde yalan yanlış şeylerle milletin zihnini bulandırmaya çabalamak, özellikle de PKK ve FETÖ gibi terör örgütlerine alan açıp ümit vermeye uğraşmak, kelimenin tam anlamıyla rezilliktir, kepazeliktir. Ne yazık ki, CHP ve yancıları gerek teklifin görüşmeleri sırasında, gerek tahliyelerin başladığı şu günlerde bu rezilliği fazlasıyla yapıyorlar. Milletin faydasına olan, ülkenin geleceğine katkı yapan hiçbir işin içinde bunların olduğu görülmemiştir. Hiç kimse, numune cinsinden de olsa, “şu hayırlı işi de CHP ve yancıları yaptı” diyerek bir örnek gösteremez. Ama ne zaman fitne çıkarmak, huzuru bozmak, milletin kafasını karıştırmak, ülke ve millet düşmanlarına malzeme vermek söz konusu olsa, alayı birden devreye giriyor ve birbirleriyle yarış ediyorlar.
TERÖRİSTLERİN KAPSAM DIŞI OLMASINDAN RAHATSIZLAR
Bunları dinlerseniz, bittiğimizi, battığımızı, mahvolduğumuzu, her şeyi kaybettiğimizi, hatta her an aç kalabileceğimizi zannederseniz. Korku salmak, insanları ümitsiz ve çaresizmiş gibi göstermek için akla ziyan şeyler söyler, şeytanın aklına gelmeyecek iddialarda bulunurlar.
Bir kanun çıkarılmıştır ve kapsamı bellidir. Bu kapsama giren herkes, siyasi düşüncesi ne olursa olsun, mutlaka kanundan faydalanacaktır. Bunların içinde kimin hangi partiye oy verdiğini kim, nereden bilebilir? Terör, cinayet, uyuşturucu ve cinsel suçlardan mahkûm olanlar, kapsam dışı bırakılmıştır. Bunları rahatsız eden de budur. Özellikle terör suçlularının içeride kalacak olmasını bir türlü hazmedemiyorlar.
Dönüp millete bunu bu şekilde anlatamadıkları için de, yalan ve iftira ve düzmece şeylerle işi başka yerlere çekmeye ve toplumda bir huzursuzluk çıkarmaya çabalıyorlar. Akıl ve vicdan tutulmasının ancak bu kadarı olabilir? Bunlar ne yiyor, ne içiyor, nasıl bu hale geliyorlar?
Kendi ülkelerine, kendi devletlerine, kendi insanlarına nasıl bu kadar kin besleyebiliyorlar, anlamak mümkün değil.
DEPREMDEN BİLE MEDET UMDULAR
Bu güruhun bütün beklentisi, bütün hesabı ülkenin perişan olması, her şeyin kötüye gitmesi ve bir felaket ortamına sürüklenmesine bağlıdır. Siyasi fayda elde edebilmek için feda edemeyecekleri hiçbir şey, hiçbir değer yoktur. Onun için de ne zaman bir olağanüstü durum olsa, sevinir göbek atarlar.
Bu defa, “işin içinden çıkamayacaklar” diye, heyecanlanırlar. Ümitlerini önce teröre bağladılar, sukutuhayale uğradılar.
FETÖ’nün kalleş darbe girişimi ile heyecanlandılar, milletin tokadını yiyip yerlerine oturdular. Suriye’deki gelişmelerden, Akdeniz’de yaşananlardan sonuç alacaklarını zannettiler, yine olmadı. Depremden, selden, çığ düşmesinden, uçak kazalarından bile medet umdular.
BOŞA BEKLİYORLAR
Şimdi de bütün beklentileri koronavirüsün ülkeyi ve milleti perişan etmesi. “Salgın büyüyecek, ölümler artacak, insanlar ümitsizliğe düşecek” diye hayal kuruyorlar. Bunlar olacak ki, çıkıp “işte görüyorsunuz, ülkeyi yönetemiyorlar, insanlar ölüyor” desinler. Bilim Kurulu hangi tavsiyede bulunuyor, hükümet hangi tedbiri alıyorsa, bunlar tam tersini söylüyorlar. Sokağa çıkma yasağına gerek duyulmuyor, bunlar bir an önce böyle bir karar alınması için feryat ediyor. Sokağa çıkmayı sınırlandıran bir uygulama oluyor, bu defa da, “insanları neden içeri tıkıyorsunuz” diye ortalığı ayağa kaldırıyorlar. Ancak boşa bekliyorlar, boşuna heyecanlanıyorlar.
Her gün düzenli açıklamalar yapılıyor. Şu anda çok şükür sağlık altyapımız son derece yeterli ve her şey yerli yerinde. Hiçbir eksiğimiz yok.
Sağlık çalışanlarımız canla başla mücadele ediyor. Toplumsal dayanışma en üst seviyede. Evde kalmakta biraz daha sabır gösterirsek, bu salgını belki de dünyada en hızlı ve en az hasarla atlatan ülke olabileceğimiz anlaşılıyor. CHP ve yancıları bir defa daha kaybetmeye, sukutuhayale uğramaya ve ümitlerini başka bahara bırakmaya mahkûmdurlar.