İnsanın kanını donduran, dehşete düşüren olaylara şahit oluyoruz. Bütün din adamları, cemaat liderleri, topluma yön veren her kim varsa herkese büyük görev düşüyor.
Türkiye'nin ivedi çözüm bekleyen çok ağır meseleleri var. Seçim atmosferinden çıkıp, bu meselelere odaklanmak gerekiyor. Cumhur İttifakı önümüzdeki seçimsiz 4,5 yıl için milletten kesin onay almıştır. İçerideki ve dışarıdaki gelişmeler bu duruma bağlı olarak yeni boyutlar kazanacaktır. Sağlanan siyasi istikrarın sorunların aşılmasına, ülkenin rahatlamasına ve huzurun artmasına büyük katkı yapacağı muhakkaktır. Dış ilişkilerimiz de yine bu gerçek üzerinden yürüyecektir.
KARARLI OLUNMALI
Birileri her ne kadar ülkeyi sıkıntıya sokabilmek ve hükümet sistemi üzerinden bir kriz ortamı oluşturmak için seferber olsalar da, çözülmeyecek hiçbir meselemiz, aşamayacağımız hiçbir sıkıntımız yoktur. Kolay değil, zor bir süreçten geçiyoruz. Bütün mesele, hükümetin kararlılıkla sorunlara yoğunlaşması ve gerçekçi, kalıcı ve devamlı bir çözüm üretebilmesidir. Seçimin mesajı budur. Cumhur İttifakı'nın oluşturduğu güvenin ortamı, geleceğe ümitle bakılmasını sağlarken, milletimizde de büyük bir rahatlama meydana getirdiğini, akıl ve izan sahibi herkes kabul edecektir.
TOPLUMSAL ÇÜRÜME, CİDDİ SORUN
Türkiye’nin bütün meselesi ekonomideki sıkıntının giderilmesi, dış politikada yeni ve ileri bir pozisyon alınması, terörle mücadelenin kararlılıkla devam ettirilmesi ile sınırlı değildir. Başka ciddi sorunlarımızın olduğu, özellikle toplumsal çürümeye bağlı olarak gelişen büyük travmalar için ivedi çözümler üretilmesi gerçeği de önümüzde durmaktadır. Toplumsal çürüme, tahmin edilenden çok daha büyüktür ve yakıcı sonuçlar vermekte, tahammül sınırlarını zorlamaktadır. İnsanın kanını donduran, dehşete düşüren olaylara şahit oluyoruz. Kadına şiddet, çocuk istismarı, cinsel saldırılar çok vahim boyutlardadır. Her gün yeni ve inanılması çok zor olan olaylarla karşılaşıyoruz. Bunlardan sonuncusu İstanbul Küçükçekmece’de yaşanmıştır ve 5 yaşındaki bir yavrumuz, insan görünümlü bir yaratığın cinsel saldırısına uğramıştır. Diğer taraftan toplu taşıma araçlarında akla ziyan sapıklıklar, gazete sayfalarına yansımaktadır. Zerre kadar insanlık haysiyeti taşıyan, vicdan ve iman sahibi olan hiç kimse bu gelişmeler karşısında sessiz kalamaz.
RESMİ RAKAMLAR
Toplumsal çürümenin vahim boyutları devletin resmi rakamlarına da yansımaktadır ve alarm zillerinin çaldığını artık görmeli ve acil tedbirler geliştirmeliyiz. Adi suçlardan kadına şiddete, cinayetten cebir kullanma suçlarına, mafyalaşmadan uyuşturucuya, fuhuştan taciz ve tecavüzlere kadar her alanda bir patlama yaşanmaktadır. Uyuşturucu kullanımının ilkokullara kadar düştüğünü ilgili bakanlar açıklamışlardır.
SARSICI GELİŞMELER
Bu noktaya nasıl geldiğimiz ayrı bir konudur ve mutlaka üzerinde düşünmek gerekiyor. Daha önceki kanaatimizi bir defa daha tekrarlayalım: Milli ve manevi değerlerin içinin bu kadar boşaltılması ve siyasi malzeme haline getirilip saptırılmasının kaçınılmaz sonucunu yaşıyoruz. Siyasi ve kişisel fayda uğruna bütün değerler yerle bir edilmiş, toplumun fren mekanizmaları boşaltılmış, hukuk ve adalete güven zedelenmiş, kişisel menfaat tek ve değişmez hedef olmuştur. Menfaatin her şeyin önüne geçtiği, bu uğurda akla gelebilecek her şeyin feda edildiği bir düzenin insanları da, toplumu da, ülkeyi de getireceği yer felakettir. Çok vahim, çok sarsıcı, akıl, vicdan ve izan sahibi herkesi son derece tedirgin eden gelişmeler yaşanıyor. Televizyonların ana haber bültenleri, gazete sayfaları, fuhuş, kumar, alkol, kaçakçılık, sapıklık, uyuşturucu, rüşvet, zulüm, kıyım, iftira, baskı, kul hakkına tecavüz, kamu malına el uzatma, haramzadelik, lüks, israf, saltanat, görgüsüzlük, gasp, hırsızlıklar, cinayetler, kadına şiddet, çocuk istismarı haberleriyle doludur. Ne acıdır ki, bütün bu olumsuzluklar sıradanlaştı ve toplumsal çürüme, sarsıcı örnekleriyle neredeyse her saat başı karşılaşıyoruz.
FREN SİSTEMLERİ ONARILMALI
Bütün din adamları, cemaat liderleri, topluma yön veren her kim varsa herkese büyük görev düşüyor. Artık susarak, geri çekilerek bir yere varamayız. Toplumun fren sistemlerini onarmak ve işler hale getirmek şart olmuştur. Hukuk, ahlak, iman, aile, kariyer, arkadaşlık vatandaşlık sadece kağıt üzerinde kalmamalı ve gerçek anlamlarını bulmalıdır. Bir insanın hukuka inancı kalmamışsa, ahlak endişesi bulunmuyorsa, imanla ilişkisini koparmış ve yanlışlarının maskesine dönüştürmüşse, aile yerle bir edilmişse, toplum içinde bir saygınlık yoksa, mesleki bir beklenti kazanılmamışsa, arkadaşlık sadece menfaat paylaşımıyla sınırlanmışsa, vatan ilgi alanı dışındaysa her şey bitmiştir. Böyle bir insanı kim ve ne durdurabilir? Yaşadığımız korkunç olayların faillerinin ortak noktası bütün bu değerlerle ilişkilerini tamamen kesmiş olmaları değil midir?
GEREĞİ YAPILMALI
MHP Genel Başkanı Sayın Devlet Bahçeli'nin, toplumsal çürüme ve artan taciz ve çocuk istismarı ile ilgili çok önemli ve mutlaka dikkate alınması gereken değerlendirmeleri olmuştur. Özellikle, “Kim ki çocukların hakkını, hukukunu inkar ve imha etmeye kalkıyorsa ya anasından doğduğuna pişman edilmeli, ya da kurulacak bir dar ağacında boğazına yağlı urgan dolanmalıdır” sözünün gereğini yapmak, bir başlama noktası olabilir.