Trump’ın savurduğu tehditlerin yankısı, CHP Grup Toplantısı'nda Kemal Kılıçdaroğlu’ndan geliyor. Bu tehditlere öyle sevinmiş, öyle mutlu olmuş ki, neredeyse zil takıp oynayacak. Mutluluğunu belli etmemek için de, Sayın Cumhurbaşkanının Trump’la yaptığı telefon görüşmesini çarpıtarak, kendine gerekçe oluşturmaya çabalıyor.
Tarihi bir müdahale için millet olarak tek yürek olduk. Fırat’ın doğusu temizlenmeden, Türkiye’ye huzur gelmeyecektir ve bu gerçeğe dayalı olarak, gerekenin yapılması için kararlılıkla harekete geçilmiştir. Artık dönülmeyecek bir noktaya gelinmesiyle birlikte, kimin nerede durduğu bir defa daha ortaya çıktı. Ne yazık ki, yine bizi yanıltmadılar ve her şey kaldığı yerden devam ediyor.
TEHDİTLERİN YANKISI, CHP GRUBU'NDA
Trump denilen ruh hastasının haddini aşan tehditlerine vicdan sahibi herkesin en sert şekilde tepki göstermesi, millet olmanın gereğidir. Bu kaba adamın sözleri, aynı zamanda Türkiye’nin hangi belalarla uğraşmak zorunda kaldığını gözler önüne seriyor. Ekonomimizin hedef alınması boşuna değildir. Nitekim, bu tehditlerin sonuçlarına en çok kimlerin sevindiği, kimlerin faydalandığı ve kimlerin daha fazlası için zemin oluşturmaya çabaladığı, nasıl kirli bir iş birliği yapıldığını da belgeliyor. Trump’ın 10 bin kilometre öteden savurduğu tehditlerin yankısı, CHP Grup Toplantısı'nda Kemal Kılıçdaroğlu’ndan geliyor. Bu tehditlere öyle sevinmiş, öyle mutlu olmuş ki, neredeyse zil takıp oynayacak. Mutluluğunu belli etmemek için de, güya hükümeti suçluyor, Sayın Cumhurbaşkanının Trump’la yaptığı telefon görüşmesini çarpıtarak, kendine gerekçe oluşturmaya çabalıyor.
SÖZÜN BİTTİĞİ YERDEYİZ
CHP Grup Toplantısı'nı izledikten sonra, Sayın Devlet Bahçeli’nin Kılıçdaroğlu’nun yargılanması için bir komisyon oluşturmasının ne kadar haklı, ne kadar doğru olduğunu bir defa daha anladım. Bu zihniyet, bu ülkenin en ciddi, en ağır ve mutlaka bir sonuca bağlanması gereken en ivedi sorunu olmaya başlamıştır. Türkiye, varlığına ve birliğine yönelik açık bir tehdidi yok etmek için seferber oluyor. Gösterilen kararlılık karşısında, Trump bile geri çekilmek zorunda kalıyor ve yaptığı içi boş tehditlerle durumu kurtarmaya çalışıyor. Ancak, Kılıçdaroğlu, bu durumdan büyük rahatsızlık duyup, karşı çıkıyor. Grup konuşmasında Esad’dan Trump’a, Rusya’dan İran’a, İsrail’den en alakasız ülkelere kadar hepsine hak verdi, haklı buldu, bir tek Türkiye’ye itiraz etti. Hakikaten sözün bittiği yerdeyiz. Bu CHP varken, bizim başka bir düşmana ihtiyacımız yok.
BİZİ YANILTMADI
CHP’nin bugünkü yönetimini iyi bildiğimiz için dünkü yazımızda, Fırat’ın doğusuna yapılacak operasyonda milli bütünlüğün ne kadar önemli olduğunun altını çizmiş ve “Bu noktada her kim bu operasyon için olumsuz bir tavır ortaya koyar, doğrudan veya dolaylı olarak gölgeleyecek bir açıklamada bulunursa, büyük ihanet eder. CHP ve yancılarının sicilini bildiğimiz için bu uyarıyı şimdiden yapmış olalım” demiştik. Ne yazık ki, bizi yanıltmadılar. PKK-PYD’nin herhangi bir sözcüsünü çıkarıp konuştursaydınız, ancak bu kadarını söyleyebilir, bu operasyonu engelleyebilmek ve uluslararası alanda değersizleştirmek için bu kadar ileri gidebilirdi.
NE OYUN BİTER NE DE KALLEŞLİK
Bu Kılıçdaroğlu varken, Trump’a kızmak boşunadır. O ruh hastasını zaten biliyor ve tanıyoruz. Kaldı ki, ABD’nin başkanı kim olursa olsun, Türkiye için değişen bir şey olmuyor. Yine dünkü yazımızda bu konuya da dikkat çekmiştik. “ABD’ye ne kadar güvenilebileceği ayrı bir konudur. Bu kan emicilerin ne oyunları biter, ne kalleşliklerinde bir sınır olur” demiştik. Biz yazıyı yazarken ortada henüz Trump’ın tehditleri yoktu. Aradan saatler geçmeden, yine bir kalleşlik, yine bir alçaklık, yine bir tehdit. ABD’nin ve Kılıçdaroğlu’nun telaşlarının sebebi aynı. Bölgede kanlı bir oyun oynanmaktadır. Bir terör devleti kurdurabilmek için her şey yapılmıştır. Terör örgütü PKK-PYD’ye on binlerce tır dolusu silah, mühimmat verilmiştir. İlave olarak Türk Silahlı Kuvvetlerine karşı her türlü tahkimatı yapabilmeleri için inşaat malzemeleri, ağır iş makineleri, beton bloklar temin edilmiştir. Kılıçdaroğlu da, PKK-PYD’yi terör örgütü görmediğini ilan etmiş ve eksiği tamamlamıştır.
BİRBİRLERİNİ TAMAMLIYORLAR
Şimdiki beklentileri Türkiye’yi zora sokmak ve mümkünse başarısız kılmaktır. Trump tehdit ederek Türkiye’nin direncini kırmaya uğraşıyor, Kılıçdaroğlu yapılanları eleştirerek, “Ne işimiz var orada” diyerek, Trump’ı tamamlıyor. Ne yaparlarsa yapsınlar, Türkiye’nin başarılı olacağını, bu ihaneti durduracağını, varlığını ve birliğini her şartta teminat altına alacağını bildikleri için, şimdiden tedbir alıyorlar. Herkes elini vicdanına koysun ve düşünsün: Ekonomimizin çökmesi kimin işine gelir? Bu sorunun cevabını yaşadıklarımız zaten gösteriyor. Yine Trump’ın “Daha önce de yaptım” dediği, ekonomideki sarsıntıdan kim faydalandı? Ekonomimiz saldırıya uğramasaydı, son yerel seçimlerde CHP bu kadar belediye başkanlığı alabilir miydi?
KİME HİZMET ETTİĞİ BELLİ
Bu soruların cevabı bellidir ve her şey birbirini tamamlamaktadır. Kılıçdaroğlu’nun nereden gelip nereye gittiğini, kime ve neye hizmet ettiğini en küçük bir endişeye yer bırakmayacak şekilde belgelemektedir. Kemal Kılıçdaroğlu’nun Türkiye’nin milli birliği ve varlığı ile bir ilgisi ve alâkası kalmamıştır. Her sözü, her eylemi vatan-millet düşmanlarını sevindirmektedir. Başka hiçbir şey olmasa dahi son grup toplantısındaki sözleri, yargılanması için yeterlidir.