Başbuğ Alpaslan Türkeş'in 21'inci ölüm yıl dönümü yine ülkücü ve milliyetçilerin buluşması, kucaklaşması ve şahlanması için bir vesile oldu. Türkiye'nin her yerinden kendi imkanlarıyla çıkıp gelen on binlerce ülkücü hasret giderdi, Bağbuğ'larını dualarla andı, lideri Devlet Bahçeli'yi dinledi.
Türkiye'nin geleceği açısından hayati öneme sahip bir gelişmenin, ilk nükleer santralimizin temel atma törenin Alpaslan Türkeş'in ölüm yıl dönümüne denk gelmesi çok anlamlıdır. Zira, rahmetli Türkeş'in Türk milletine ve Türkiye Cumhuriyeti'ne verdiği sayısız hizmetlerden birisi de nükleer enerjiyi gündeme getirmesi ve ilk adımları atması olmuştur. Alparslan Türkeş 1959 yılında Almanya'da Atom ve Nükleer Okulu'nda eğitim görmüştür. Nükleer enerji konusuna hakim olduktan sonra Türkiye'nin mutlaka nükleer enerjiye sahip olması gerektiğini söylemiş bunu, "Nükleer enerji bütün teknolojileri doğuran fendir " sözü ile tarihe kaydetmiştir. Başbakan Müsteşarı olduğu dönemde birçok önemli karara imza atarken, Türkiye Atom Enerjisi Kurumunu kurmuş ve 1961 yılında nükleer araştırmalar için bütçeye 30 bin lira koydurmuştur. Merhum Alparslan Türkeş'le başlayan nükleer güce sahip olma hedefi, ülkücü akademik camianın ve devlet içindeki ülkücü kadroların en önemli ve heyecan verici hedefleri arasında yer almıştır. Nükleer santralin temel atma törenleri bütün gazetelerde manşet olurken, bu hizmetin anılmaması çok büyük bir eksikliktir. Ortadoğu Gazetesi'nde "Nükleere ilk adım" manşetini atarken, bu eksikliğe biz de ortak olduk. Neyse ki, MHP Grup Müdürü ve "Başbuğlu Yıllar" kitabı ile Alpaslan Türkeş'in çok yakında bulunuş birisi olarak tarihe ışık tutan değerli ağabeyim H. Hüsnü Uğur'un uyarısı ile, bu eksiği giderme fırsatı bulduk.
TÜRK-İSLAM ÜLKÜSÜ
MHP Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli'nin de belirttiği gibi, Türkeş beyin Türkiye'nin meseleleri karşısında düşünüp dile getirdiği akılcı, kalıcı, milli ve isabetli çözüm önerileri hala geçerliliğini korumaktadır ve korumaya da devam edecektir. O, Türk'ün nefes aldığı her yerde milli heyecan, kalbi Türk dünyası için çarpanların yol başçısı, Türk-İslam ülküsünün yılmaz savunucusu olarak fikir ve hareketimize istikamet vermiştir. İlhamını Türk milletinin engin ferasetinden almıştı. Ufkunu milli bir ruhla çizmişti. Mazlumlara umut, zalimlere korku, dosta güven, düşmana karşı amansız bir mücadelenin simgesi olan Milliyetçi-Ülkücü Hareket'e liderlik yapmıştı. Dün, bugün ve yarın arasında muazzam bir gönül köprüsü kuran, ömrünü Türk milletinin istikbaline adayan siyaset ve devlet adamıydı. Onun ufkunu dün ile sınırlamak büyük bir kayıp, bugün ile sınırlı tutmak haksızlıktır.
GÜCÜMÜZÜ MİLLETTEN ALDIK
Türkiye çok zor günlerden geçiyor. Bu zorlukların aşılması ancak milli ruh ve heyecanla, Türk milletine güvenip inanmakla ve ülkülerimize sarılmakla mümkündür. Nitekim, sayın Devlet Bahçeli, Türkeş beyin kabri başında yaptığı konuşmada şu değerlendirmeyi yapmıştır: "Milliyetçi Hareket Partisi dün olduğu gibi bugün de ilkelerinden kopmadı, Ülkücü gençlik ülkülerinden ayrılamadı. İnandık, en çetin imtihanlardan alnımızın akıyla çıktık. Gücümüzü aziz milletimizden, kararlılığımızı ülkülerimizden aldık. Devletimizin ve aziz milletimizin bekasının teminatı olduğumuzu her fırsatta gösterdik, bundan sonra da göstermeye devam edeceğiz. Merhum Başbuğumuz hiçbir zaman kolay bir başarı vaat etmemiş, menfaat tekliflerine, tehditlere boyun eğmemişti. Biz de aynısını yapıp önümüze bakacağız, mücadelemizi yüksek bir şuurla sürdüreceğiz. Bölünmeye, bölücülüğe, bozgunculuğa ne pahasına olursa olsun karşı çıkacağız. Milliyetçilik diyecek, bin yıllık kardeşliğimizi hem yaşayıp hem de yaşatacağız. Ülkücülük diyecek, Türk milletine mensubiyet bilinciyle istiklal ve istikbal haklarımızı imanla, fedakarlıkla savunacağız. Ahlakçılık diyecek, milli ve manevi değerlerimizi koruyacağız. İlimcilik diyecek, ülkemizi muasır medeniyetler seviyesine yükselteceğiz."
AYRI GAYRI DÜŞEMEYİZ
Türk milliyetçileri ve ülkücüler bu ülkenin varlığının ve birliğinin teminatıdır. Bunu hiçbir güç değiştiremeyecektir. Sayın Bahçeli birlik ve beraberliğimizin önemini Türkeş Bey'in sözlerini hatırlatarak şöyle değerlendirmiştir: "Kuşku yok ki, 15 Temmuz FETÖ ihanetiyle ortaya çıkan tehditler milli birliğe ne kadar ihtiyaç duyduğumuzu göstermiştir. Suriye ve Irak'tan kaynaklanan terör tehdidi yaşanan sıkıntılı sürecin nerelere kadar uzandığını izaha gerek bile bırakmamıştır. Türkiye tehlike altındayken, Türk milleti bölünmek istenirken biz ayrı gayrı düşemez, nefsimize, heveslerimize, günü birlik heyecanlarımıza teslim olamazdık. Uğruna her şeyimizi feda etmeye yeminli olduğumuz vatanımızın selametine hizmet varken siyasi ikbal peşinde koşamazdık. Biz böylesine kutlu bir yolu takip ederken fitne odakları boş durmadı. Ama buna aldırış etmedik, bundan sonra da etmeyeceğiz. Yılanlara, kananlara, kaçanlara inat bugün Milliyetçi Hareket Partisi ayaktadır, güçlüdür, kararlıdır, geleceğin Türk asrını belirlemek için hazırlıklıdır."
SARSILMAZ DURUŞ
Rahmetli Başbuğ MHP ve ülkücülerin davasını, "Türk milletinin büyük ve şanlı mazisine layık bir istikbal meydana getirmektir" sözü ile ortaya koymuştur. Sayın Bahçeli bu hatırlatmayı yaptıktan sonra bütün ülkücü ve milliyetçilere şu hedefi göstermiştir: "Binlerce yıllık mazisi olan milletimizi yeni yüzyıl ve hatta binyıllara taşıyacak kararlılığa, cesarete, uzak görüşlülüğe hamd olsun sahibiz. Stratejik planlama ve hedeflerimizi bu şuurla uygulamaya koyduk, koymaya da devam ediyoruz. Türkiye ve Türk milleti hasımları karşısında sarsılmaz bir duruş ortaya koyuyoruz. Büyük Türkiye ülkümüzü inşa etmek üzere mücadelemizi sürdürüyoruz. Gayemiz Türklüğü, Türk milletini hak ettiği müreffeh, kudretli seviyelere taşımaktır.