Cumhurbaşkanlığı hükümet sistemine şiddetle karşı çıkıp, ittifak düzenlemesine savaş açanlar, şimdi bütün söylediklerini unuttular ve büyük bir pişkinlikle yeni düzene tam uyum sağladılar. Merkezinde PKK uzantısı HDP'nin yer aldığı 5 benzemez ittifakını büyük bir başarı gibi sunup, sıfır barajdan dem vuruyorlar. Yeni sistemde ülkeyi nasıl güzel idare edecekleri masalları anlatıp, beyanname açıklıyorlar.
GEL BAKALIM!
Buraya kadar olanlar tamam da, ancak, hala bir sorun var. Yaptıkları açıklamalar ve geliştirdikleri siyaset yeni sistemi anlamadıklarını veya kendi iç meseleleri yüzünden anlamaz göründüklerini gösteriyor. Bunun en çarpıcı örneğini CHP'nin seçim beyannamesinin ilanı sırasında yaşadık. Beyannameyi CHP'nin Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu açıkladı. Oysa, sayın Kılıçdaroğlu yürütmeye aday olmadı veya olamadı. Uzun uzun düşünüp aradıktan sonra Muhrrem İnce'yi, "gel bakalım" diyerek aday gösterdi. Aslına bakarsanız, daha takdim sırasında bir sorun olduğunu anlamıştık. Aralarındaki anlaşma mı böyledir, yoksa sistemi anlamak mı istemiyorlar bilmiyorum, ama sadece bu hitap şekli bile CHP'nin kendi iç meselelerini her şeyin önüne geçirdiğini anlamaya da anlatmaya da yeterlidir.
DAVUL VE TOKMAK
Türk milletine Cumhurbaşkanını adayını bu şekilde takdim etmenin iki anlamı olabilir. Ya sonuç alamayacaklarına kendileri de inanamıyorlar ve bir formaliteyi tamamlıyorlar ve haliyle ciddiyetsiz bir tavır takınıyorlar. Veya "davul senin boynunda ama tokmak benim elimde olacak" diye aralarında anlaşmışlar. Nitekim, bunun böyle olabileceğini beyanname açıklaması da gösteriyor. Yürütme erkine eğer Muharrem İnce başkan olacaksa, beyannameyi niye kendisi açıklamıyor da, parti başkanı açıklıyor? Buradan, "siz bakmayın Muharrem İnce'nin aday olmasına, parti de, yetki de benim elimdedir" anlamı çıkmaz mı? Olmaz ya, hadi diyelim ki, Muharrem İnce Cumhurbaşkanı seçildi, hükümeti Kemal Kılıçdaroğlu mu kuracak, Muharrem İnce mi? Kemal Kılçdaroğlu beyannamedeki vaatleri hani yetkiyle yerine getirecek? Oylar Muharrem İnce'ye, yetki Kemal Kılıçdaroğlu'na, öyle mi? Bu millet bunu görmüyor mu zannediyorsunuz?
YA ANLAMAMIŞ YA SULANDIRIYOR
Yeni sistemi anlayamayan veya uyum sağlayamayanlar sadece siyasette olanlarla sınırlı değil. Ahkam kesmekte kimseye sıra vermeyenler bile, akla ziyan değerlendirmelerde bulunuyorlar. Fatih Altaylı denilen muhterem, "Partiler yeni sistemi anlamamış" başlıklı bir yazı yazmış. Yazıda CHP beyannamesini Kemal Kılçdaroğlu'nun açıklamasındaki tuhaflığa dikkat çekiyor. Sonra da bunu genelleyerek MHP'nin beyannamesine göndermede bulunuyor. MHP seçim beyannamesi açıklaması abesle iştigalmiş. Çünkü MHP'nin Cumhurbaşkanı adayı yokmuş. Bu durumda MHP'nin seçim beyannamesi AK Parti'nin seçim beyannamesi mi oluyormuş. Yeni sistemin anlaşılamadığı kesin. Ama anlayamayanların veya anlayıp da işi sulandırmak için çabalayanların başında Fatih Altaylı geliyor. Biz böyle fitne çıkarma teşebbüslerinin olabileceğini gördüğümüz için, aslında cevabı peşin olarak dünkü yazımızda vermiştik.
KUVVETLER AYRIMI
Biraz daha ayrıntıya girelim. Akıl, izan ve vicdan sahibi herkesin çok rahatlıkla okuyup anlayacağı gibi, yeni sistem kuvvetler ayrımını esas alıyor. Son derece demokratik bir düzen oluşmasının yolu açıldı. Yasamayı etkin ve belirleyici hale geldi. Yürütme günlük polemiklerin, siyasi çekişmelerin dışında tutuldu ve tamamen asli işine, yani icraat yapmaya yönelme imkanına kavuştu. Yargıya tarafsız ve bağımsız bir statü kazandı. Sayın Bahçeli bu durumu "Al bayrak" sistemi diye izah etti. Yasama ve yürütme kesin biçimde ayrıldı ve vatandaşlarımızın her ikisini de ayrı ayrı belirlemesinin yolu açıldı. Hükümeti oluşturan parti ile yasamada çoğunluğu elde tutan partinin aynı olması mecburiyeti ortadan kalktı.
BEYANNAME HAYATA GEÇEBİLİR
Gayet açık. Yürütmedeki iki başlılık giderilmiş, yasama yetkisi tamamen TBMM'ye bırakılmış, kanun tasarısı yolu ile hükümetin yasamaya hakim olmasının önü kesilmiştir. Cumhurbaşkanlığı Kararnameleri, son derece sınırlıdır. Bu kararnameler kanun hükmü ve gücü taşımamaktadır. Kanunla düzenlenen konulara ilişkin olamamaktadır. TBMM'nin aynı konuda bir kanun çıkarması durumunda hükümsüz kılınmakta ve Anayasa Mahkemesi denetimine tabi tutulmaktadır. Bu durumda MHP'nin seçim beyannamesi açıklaması da, bu beyannamedeki vaatleri yerine getirebilmek için milletten mecliste güçlü şekilde temsil edilme yetkisi istemesi de son derece makuldür, yerindedir ve hatta olması gerekendir. Beyannamedeki her konuyu kanun teklifi ile meclis gündemine getirip, yeterli destekle birlikte kanunlaştırması ve yürürlüğe sokması imkan dahilindedir. Bu kadar net olmasına rağmen, MHP'nin beyanname açıklamasını abesle iştigal olarak değerlendirmek, ya yeni sistemi anlamamaktır ki, bu işin kabul edilebilir tarafıdır. Veya sulandırma ve fitne çıkarıp milletin aklıya alay etme çabasıdır ki, bunu ne anlarız, ne kabul ederiz, ne de görmezden geliriz.
MİLLİ İRADEYE DAYALI
Cumhurbaşkanlığı hükûmet sistemiyle Türkiye'nin önü açılmış, bölgesel ve küresel bir güç merkezi hâline gelmesi ve Lider Ülke olması için çok hayati adımlar atılmıştır. Cumhur ittifakı, Türkiye'nin içinde bulunduğu şartların gereği olarak ortaya çıkmıştır. İstiklal ve istikbalimizin sarsılmaz biçimde perçinlenmesini ve yüceltilmesini hedeflemektedir. Millî iradeyle dayalıdır. Türkiye Cumhuriyeti'ni kuruluş felsefesine uygun biçimde geleceğe taşıyacaktır. Türk milletinin tarihî uzlaşmasıdır. Devletimizin güçlenmesini, vatanımızın yükselmesini, kutsallarımızın yücelmesini sağlayacaktır. Hiçbir vesayet odağını yer bırakmamaktadır ve Türkiye'nin geleceği bizzat milletimiz tarafından tayin ve tescil edilecektir. Bundan kaçış yoktur.