Türkiye’nin Kovid 19 salgınını dünyada en az hasarla atlatan ülkelerden birisi olarak öne çıkmasının sadece bir sağlık başarısı olmadığı, bu salgın üzerinden yapılan bazı kirli planları da bozduğu anlaşılıyor. Koronavirüs salgınının Türkiye’de bir yıkım oluşturmasını bekleyenler, umduklarını bulamayıp kelimenin tam anlamıyla sukutuhayale uğrayınca, başka yollara tevessül etmeye başladılar.
FİTNE ÜRETİYORLAR
Son günlerde yaşananların hiçbirisi tesadüf değildir. Terörün yeniden azdırılmak istenmesi ve buna bağlı olarak gelen şehitler, iç huzuru bozmak için arkası arkasına duyduğumuz provokasyon haberleri, belli ki son derece planlı şekilde sahaya sürülüyor. Bu kadarla da kalmıyor, birileri de yeni normalleşme dönemi üzerinden ortalığı karıştırmak için şeytanın aklına gelmeyecek paylaşımlar yapıyor. Öyle şeyler duyuyor, öyle şeylere rastlıyoruz ki, inanın söyleyecek kelime bulamıyoruz. Önce, “sokağa çıkma yasağı neden uygulanıyor, bunlara ne gerek var” diye ortalarda dolaşıyorlardı, şimdi de, “neden kısıtlamalar kaldırıldı, insanlar neden tehlikeye atılıyor” diye fitne üretiyorlar. Biz burada en hafifini yazıyoruz. Söyledikleri, paylaştıkları, servise soktukları şeyler çok daha ağır, çok daha yıkıcı ve çok daha kışkırtıcı. Açık ve aleni şekilde nifak sokmaya, zihin bulandırmaya ve ülkede huzursuzluk çıkarmaya uğraşıyorlar.
HEDEFLERİ CUMHUR İTTİFAKI
Bütün bunların üzerinden siyasi hesaplar yapanlar da elbette boş durmuyor. Ortalığa saçılan yeni siyasi partilerin hiçbirinin ne iddialı bir program ortaya koymak, ne alternatif oluşturmak, ne de iktidar olmak gibi bir hedefinin olmadığını kendileri zaten söylüyor. Bir tek amaçları var. Siyasi dengeleri bozup Cumhur İttifakı’nın önünü kesmek, bu olmuyorsa nifak sokmak. Cumhur İttifakı’nı başarısız kılabilmek için PKK’yla iş birliğine de, FETÖ’yle kucaklaşmaya da, Türkiye düşmanlarına her türlü taviz ve imkânı sağlamaya da çoktan razılar. Yapamayacakları şey, feda edemeyecekleri değer yok. Milletvekili servisini daha şimdiden başlattılar. Bunu da getirip, bir erken genel seçime bağlıyorlar.
HAİNLER YOK EDİLECEK
Elbette meydan boş değil ve bu oyunların hepsi mutlaka boşa çıkarılacaktır. Terörü tırmandırma çabalarına, provokasyon gayretlerine en sert, en etkili ve en hızlı şekilde cevap verilmektedir. Bu milletin evlatlarına kurşun sıkma cüretinde bulunanların, bu ülkeyi bölme hesabı yapanların sonu hazindir ve bu hiçbir şekilde değişmeyecektir. Nerede olurlarsa olsunlar, bulunup yok edileceklerdir. Ülkeyi karıştırmak için kirli planlar yapanlar da bunun dışında değildir ve mutlaka cezalarını çekeceklerdir. Burada bir sorun yok ve hükümet kararlılıkla bunu yapıyor.
EKSENİ KAYMIŞLARA MÜSAADE EDİLEMEZ
Kirli siyasi hesapları bozmak da bir vatan görevi haline gelmiştir. Siyasetteki kirlenmeye daha fazla göz yumulamaz. Türkiye’nin ve siyasi hayatımızın üzerindeki kâbus bulutlarının dağıtılması için gerekli hukuki ve ahlaki düzenlemelerin yapılması gündemdedir. Siyasi partiler ve seçim kanunlarında bazı değişikliklere gidileceği belirtilmektedir. Bu konularla ilgili televizyonlarda saatler süren programlar yapılıyor ve akla ziyan şeyler söyleniyor. Sayın Devlet Bahçeli, bu konularda düzenlemeler önerirken, neyi hedeflediğini gayet net şekilde ortaya koymuştur. Ekseni kaymış siyasi partilerin Türkiye’yi uçuruma çekme hazırlığına müsaade edilmeyeceğini söylemiş, CHP-İP-HDP-FETÖ- PKK, bunlara rağbet ve refakat eden diğer güdümlü siyasi defoların Cumhur İttifakı’nın kutlu iradesini ve istiklal mücadelesini kesinlikle aşamayacaklarını net bir şekilde ilan etmiştir.
YETKİYİ MİLLET VERİR
Düşünülen, teklif edilen ve yapılması istenen düzenlemelerin tamamı, Türk milletinin tarihi çıkarı ve yararı içindir. Türkiye’nin masalarda yemek menüsü olmaması, buna niyet edenlerin heveslerinin kursaklarında kalması şarttır. Siyasette yetkiyi sadece millet verir ve yine millet geri alır. Bu kadar net ve bu kadar kesindir. Millet iradesinin kirli masalarda yemek menüsü olmasının önüne geçilmesi demokrasinin de, ahlakın da, hukukun da, siyasetin de gereğidir.
SİSTEM DEĞİŞTİ
Bütün bu gelişmelerden bir erken seçim sonucu çıkarmak ise ayrı bir sorundur. Erken seçim hesabı yapanlar galiba eski sistemin değiştiğini, Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’ne geçildiğini ve buna yönelik düzenlemeler yapıldığını ya unutuyorlar ya da işlerine gelmiyor. Bu sistemde elbette erken seçim mümkündür, ama bu çok istisnai bir durumdur. Meselenin ayrıntılı olarak irdelenmesi ve bütün yönleri ile ortaya konulması gerektiği için şimdilik kısa geçiyorum. Bugünkü Meclis yapısından bir erken seçim kararı çıkarmak zorun da ötesinde, neredeyse imkânsızdır. İkinci ihtimal, Cumhurbaşkanının bir erken seçimin yolunu açmasıdır. Bu aynı zamanda kendisinin de yeniden seçime girmesi demektir ki, bunun için bir sebep yoktur. Neresinden bakılırsa bakılsın, erken seçim tartışmaları yapmanın hiçbir tutarlı tarafı bulunmamaktadır. Sayın Bahçeli de seçimlerin 2023’te yapılacağını net şekilde söylemiştir ve konu kapanmıştır.