Trump ne derse desin, ne yaparsa yapsın, biz varlığımızın ve güvenliğimizin gereğini zerre kadar tereddüt göstermeden yerine getiririz. Türkiye’nin çevresinde hiçbir terör çetesi yaşamamalıdır, yaşayamayacaktır.
Trump’ın Türkiye’ye yönelik akıl ve ahlak dışı tehdidi, bu ruh hastasının ABD Başkanı seçilmesiyle sadece Türkiye’nin değil, bütün dünyanın nasıl bir tehlike ile karşı karşıya kaldığının son örneğidir. Bir dediğini diğerini tutmayan, kendi ülkesinde bile yalancılığı ve tutarsızlığı ile bilinen ve tanınan, dünyada eşi benzeri görülmemiş zevzek bir düzenbazla karşı karşıyayız. Bu sebepledir ki, Trump denilen bu adamın ne dediğine değil, ne yapmak istediğine, neleri hedeflediğine bakmak çok daha doğru olacaktır.
ABD’NİN HEVESİ KURSAĞINDA KALDI
Trump’ın bu rezil tehdidinin altında, ABD’nin şimdiye kadar bölgede kurguladığı kepazelikler yatmaktadır. İsrail’i korumak, kollamak ve işgallerine ve vahşetine yeni alanlar açmak için dört parçalı büyük Kürdistan hedeflenmektedir. Irak bunun için kan gölüne dönüştürülmüştür. Suriye bu sebeple lime lime edilmiştir. İran üzerindeki ablukanın asıl nedeni budur? PKK denilen katil güruhunun varlık sebebi, Türkiye’yi bu kanlı plana dahil etmektir. Ancak, Türkiye her hangi bir ülke değil. Zaman zaman büyük yanlışlar yapılmış olsa da, bu oyunu bozacak bölgedeki tek ülkedir ve bunu başarabileceğini göstermiştir. Fırat Kalkanı Harekâtı ve Zeytin Dalı Harekâtı başta ABD olmak üzere, bütün emperyalistlerin hevesini kursağında bırakmıştır. Şimdi de, gerek Fırat’ın doğusu gerekse Menbiç ve etrafını bu katil sürüsünden kurtarmak için hazırlıklarını son aşamaya getirmiştir.
ALÇAKLIĞIN EN ÇUKUR HALİ
Trump’ı çıldırtan Türkiye’nin bu kararlılığıdır. PKK’nın Türk topraklarında barındırılmayacağının anlaşılmasından sonra, Suriye’nin kuzeyi bu katil sürüsü için yeni alan olarak inşa edilmiştir. Kendi elleriyle ürettikleri DEAŞ’la mücadele bahanesiyle, PYD, YPG, SDG adıyla PKK’ya yeni maskeler takılmış, tonlarca silah verilmiş, eğitilmiş ve sahaya sürülmüştür. Burnumuzun dibinde bir terör devleti kurdurulması için her imkan seferber edilmiştir. Türkiye hiçbir şart altında buna müsaade edemez. Kendi güvenliği de, Suriye’nin toprak bütünlüğünün sağlanması da, bölgenin huzuru da, bu kanlı yapının tepelenmesine ve yok edilmesine bağlıdır. Türkiye bunu yapacak iradeye, güce ve imkana sahiptir, bu kararlılığı kesin olarak bütün dünyaya göstermiştir. Sureti haktan görünerek, güya Suriye’den çekilip Türkiye’ye alan açacağını söyleyerek, bizi oyalamaya ve Fırat’ın doğusunun temizlenmesinden vazgeçirmeye, hatta teröristlerle masaya oturtmaya çabalayan Trump, bu oyuna gelmeyeceğimizi anlayınca, bu defa da, “Kürtler’e saldırırlarsa Türkiye’yi ekonomik olarak mahvedeceğiz” diyerek, PKK ağzı ve jargonu ile tehditlere başlamıştır. Benzer açıklamaları kısa süre önce de yardımcıları ve bakanları yapmıştı. Zevzekliğin zirvesi, kepazeliğin son aşması, alçaklığın en çukur hali olan bu sözleri, ne anlarız, ne dinleriz, ne ciddiye alırız.
TERÖRİST HER YERDE TERÖRİSTTİR
Türkiye’nin tarihinde hiçbir devlete, hiçbir millete saldırmak yoktur. Kürtler bizim öz kardeşlerimizdir. Bırakın saldırmayı, varlıklarının teminatı Türkiye ve Türk milletidir. Onları PKK ve terör örgütleri ile bir tutmak her şeyden önce Kürt kardeşlerimize hakarettir. Sayın Bahçeli, bu konuda söylediklerinin üzerinden henüz bir hafta geçmiştir: Şayet konu Kürt kökenli kardeşlerimiz ise, onları Washington değil, Brüksel değil, Paris değil, Berlin değil, Londra değil; tarih şahittir ki Ankara sevecek, Türk milleti ölüm pahasına kucaklayacaktır. Kürt kökenli kardeşlerimize Trump ve Evanjelist kadrosunun muhabbeti yalandır, riyadır, sahtedir, aslı astarı yoktur. Türkiye’yi Kürtlerle mücadele halinde göstermek ne adamlıktır, ne insanlıktır, ne dostluktur, ne hakkaniyettir, ne de şerefli bir duruştur. Teröristlerin Kürt olarak gösterilmesi tam bir bühtandır. Nitekim teröristin Türkü-Kürdü olmaz, Sünnisi-Alevisi olamaz. Terörist teröristtir, insan yerine bile konulamayacaktır.
TÜRK MİLLETİNİN YEMİNİ
Trump denilen akıl ve ruh hastası zevzek, bu tehditlerin bize sökmeyeceğini artık anlamış olmalıdır. Türkiye’nin kararlı tutumu, tavizsiz duruşu, askeri gücünün yanı sıra siyaset ve diplomasideki başarısı, bu tehditleri boşa çıkarmaktadır. Kaldı ki, biz en zor zamanlarımızda dahi bu tehditlere boyun eğmedik. Şerefli mazimiz bu alçaklıkları nasıl defettiğimizin destanlaşmış örnekleriyle doludur. Hiç kimsenin şüphesi olmasın gerekirse bu destan bir defa daha yazılır. Türk milleti haksızlığa gelemez. Hain ve hayasız hücumlara boyun eğemez. Trump ne derse desin, ne yaparsa yapsın, biz varlığımızın ve güvenliğimizin gereğini zerre kadar tereddüt göstermeden yerine getiririz. Milli bekamızı, milli haklarımızı, tarihi mirasımızı, egemenliğimizin ilke ve esaslarını görmezden gelen, hafife alan, kulak ardı yapan kim olursa olsun ödeyeceği bedele peşinen razı olmalıdır. Türkiye’nin çevresinde hiçbir terör çetesi yaşamamalıdır, yaşayamayacaktır. Bu Türk milletinin yeminidir.
BİZ BİTTİ DEMEDEN BİTMEZ
Ne yapılması gerektiğini sayın Bahçeli’nin sözleri ile bir defa daha hatırlatalım:
“Bugün Fırat’ın doğusu fitnenin boynudur. Bu boyun vurulmalıdır, bu boyun bedeninden koparılmalıdır. Refakatçisi Emperyalizm olan Rojava projesi tedavülden kaldırılmalıdır. Menbiç zulümden kurtarılmalıdır. Bölge insanı teröristlerden kurtulmalıdır. Şanlıurfa ve Şırnak sınırları arasında kalan Fırat’ın doğusu kandan, gözyaşından, cinayetten, hıyanetten arındırılmalıdır. Bu mücadelemiz haklıdır, hukukidir, meşrudur. Aktif tehditler, yakın tehlikeler, maskelenen şirretlikler, makyajlanmış iğrençlikler telin ve tasfiye edilmelidir. Türkiye Fırat’ın doğusunu-batısını emniyete alacak, esenliğe ulaştıracak kudrete haizdir. Biz bitti demeden hiçbir şey bitmez, tamam demeden hiçbir hain gün yüzü göremez, göremeyecektir.”