Zeytin Dalı Harekatı büyük bir başarı ile tamamlandı. Afrin tamamen Türk askerinin ve ÖSO'nun kontrolündedir. Bu önemli ve hayati bir gelişmedir, ancak varlığımıza ve birliğimize yönelik tehdit ve tehlike henüz tamamen bertaraf edilmemiştir ve daha yapılması gereken çok şey var.
AFRİN'İN ÖNEMİ
Öncelikle ve altını çizerek bir tespitte bulunalım: Afrin'in temizlenmesinde Türk Silahlı Kuvvetlerimizin gösterdiği kahramanlığı gölgeleyecek yorum ve değerlendirmelerde bulunmak, bölgedeki terörist bozuntularının bir anlaşmaya bağlı olarak geri çekildiklerini ve bu yüzden direnmediklerini ileri sürmek kesinlikle iyi niyetle izah edilemez. Böyle bir şeyi ne kabul ederiz, ne de bunu iddia edenleri ciddiye alırız. Afrin bölücü hainler ve özellikle de onların asıl sahipleri olan başta ABD ve batılı ülkeler için vazgeçilmez konumdaydı. Buranın ne pahasına olursa olsun Türk askerinin eline geçmesini asla istemiyorlardı. Bütün planları Afrin'in teröristlerin elinde kalması üzerine kuruluydu. Böylece hem Türkiye'yi baskı altında tutmaya devam edecekler, hem de asıl gayeleri olan Akdeniz koridorunun tamamlanması için kritik önemdeki bir bölgeyi, kontrole alacaklardı. Türk askerinin Afrin'e operasyon yapması durumunda ağır kayıplar verdirmek ve böylece geri çekilmesini sağlamak, buna bağlı olarak da Türkiye'ye yeni tartışmalarla birlikte iç kamuoyunda bir kargaşa çıkarmak için yıllardır hazırlık yapmışlardı.
YILLARDIR HAZIRLIK YAPMIŞLAR
Ortaya çıkarılan tüneller ve ele geçirilen silah ve mühimmatla birlikte teslim olmak zorunda bırakılan teröristlerin verdiği ifadeler, bu tespitimizi doğruluyor. Her biri büyük emek, masraf ve mühendislik gerektiren tünelleri, oradaki çapulcu teröristlerin ne düşünmesi, ne planlaması, ne de inşa etmesi asla mümkün değildir. YPG-PKK'lı teröristlerin asıl sahipleri, Afrin'de güya asla kırılamayacak bir direniş için ne gerekiyorsa yapmışlar. Hava saldırılarının önemini bildikleri için tonlarca betonla tahkim edilmiş sığınaklar ve tüneller hazırlamışlar. Bu tünellerin inşasında kullanılan ağır iş makinaları sadece ve sadece çok büyük inşaat şirketlerinde bulunuyor. Avusturya yapımı olan ve Metro inşasında kullanılan ileri teknoloji ürünü delici makinalar dahi ortaya çıktı. Bu tünelleri kullanarak hem hızlı şekilde yer değiştirmeyi, hem ani saldırılar gerçekleştirmeyi, hem de hava saldırılarından korumayı amaçlamışlar. Buralara yığdıkları tonlarca mühimmat ve ağır silahlarla da karşı koymayı planlamışlar. Bu imkanların iyi ve doğru kullanılması için teröristlere aylarca süren eğitimler verdikleri de yakalanan hainlerin ifadelerinden anlaşılıyor.
HAİNLERE KAÇMAKTAN BAŞKA YOL KALMADI
Türk Silahlı Kuvvetleri son derece sabırlı ama kararlı bir operasyonla işte böyle bir planı bozdu, böyle bir kalleşliği yerle bir etti. Bunu yaparken de ne uluslar arası hukuktan ayrıldı, ne sivillere zarar verdi, ne de zerre kadar geri adım attı.Dünyada bu operasyonu bu kadar dikkatli, bu kadar temiz, bu kadar kısa sürede yapabilecek başka bir ordu yoktur. Kandil'deki terörist başlarının ne pahasına olursa olsun direnme talimatı verdikleri unutulmamalıdır. Türk Silahlı Kuvvetleri imha edilen terörist sayısını duyururken, kesin olarak tespit ettiği rakamları veriyor. Ele geçirilen bölgelerde çok sayıda teröristin apar-topar gömüldüğü dikkate alınırsa etkisiz hale getirilen terörist sayısının, açıklanandan çok fazla olduğunu söylemek mümkün hale gelmektedir. Gösterilen üstün kahramanlık ve kararlılık, hainlere kaçmaktan başka bir yolun kalmadığını, kaçmayanların muhakkak imha edileceğini kesin olarak ortaya koymuştur. Girilemez zannettikleri köylerin, sığınıkların kısa zamanda ele geçirilmesi, aşılamaz olarak gördükleri engellerin, tahkimatların kağıt kuleler gibi dümdüz edilmesi, hain sürüsünü moral olarak da çökertti. Afrin şehir merkezinde direnememelerinin sebebi budur ve buradan başka sonuçlar çıkarmak, anlaşma yapıldığını iddia edecek kadar ileri gitmek, kahraman ordumuza büyük haksızlık, hatta iftiradır. Bunu söyleyenleri ciddiye almamız mümkün değildir.
MENBİÇ VE FIRAT'IN DOĞUSU
Afrin'den kaçan teröristlerin Münbiç'e veya Fırat'ın doğusuna çekildikleri iddia ediliyor. Bu iddia doğru olabilir. Ancak, sonucu değiştirmez. Münbiç temizlenmedikçe Afrin operasyonundan beklenen neticeyi alamayız. Tehdit ve tehlike aynı şekilde devam eder. Bizim kadar Münbiç'i vermek isteyenler de bunun farkındalar. ABD'nin şimdiki hesabı Münbiç'i tutmaktan çok bir koz olarak kullanmaya dayalıdır. Hiç olmazsa Fırat'ın doğusunu garantiye almak isteyeceklerdir ki, bize göre kanlı planlarının, kurdurmaya çalıştıkları terör devletinin asıl merkezi de burasıdır. Çok büyük ihtimalle Menbiç'i boşaltma karşılığında Fırat'ın doğusuna dokunulmamasını teklif edeceklerdir. Hatta, belki de bu teklif yapılmıştır. Bunu asla kabul edemeyiz. 911 kilometrelik Suriye sınırımız ve 350 kilometrelik Irak sınırımızın tamamı bu hain sürüsünden temizlenmelidir. Bunlar orada oldukça bize huzur yoktur. Ankara'nın savunması sınır il ve ilçelerimizden değil, hali hazırda Afrin, Ayn El Arap, Cizre, Kandil, Sincar ve Kerkük'ten başlamaktadır. ABD, Afganistan'da, Irak'da yıllardır güvenlik endişesiyle nasıl duruyorsa, Türkiye de meşru savunma refleksi gereğince, güney sınırlarımızın tamamında oluşturacağı güvenlik kuşağını, terör tehdidi geçinceye kadar derinlemesine tesis ve temin etmek hakkına sahiptir ve bunu mutlaka yapmalıdır.
Afrin'de ağır bir tokat yiyen hain güruhu ve onların asıl sahipleri, çok daha kanlı hesaplar yapıyor olabilirler.Afrin'den kaçan son teröristleri Türkiye sınırları içinde yeniden kullanmaları kuvvetle muhtemeldir. Devletimizin bu ihtimali göz önünde bulundurarak tedbirler aldığını memnuniyetle görüyoruz. Sincar'a yapılan operasyonlar son derece isabetlidir ve Kandil dahil bu katil sürüsünün bulunduğu bütün bölgeler yerle bir edilmelidir. Devlet millet bütünleşmiştir ve bunun önünde hiçbir gücün durması mümkün değildir. Hükümetimizden beklentimiz bu kararlılığın kesintisiz sürdürülmesi ve terörle mücadelede kimin ne dediğine, ne yaptığına, ne istediğine bakılmadan gereğini yapmasıdır.