TÜRK DÜNYASINDA ORUÇ

Osman BÜYÜKKAYA

Müslümanlar bugün dünyanın hemen her tarafında varlığını hissettirmektedir. Yalnızca İslam karşıtı yürütülen kampanyalarla ya da Ortadoğu eksenli yürütülen işgal ve çatışmalarla değil, İslam’ın inanç ve ibadetleriyle de Müslümanlar gündem oluşturuyor. Dünyanın her ülkesinde hemen hemen bulunan Müslümanlar farkındalıklarını Dini vecibelerini yerine getirerek örnek teşkil etmektedirler. Fitre, zekat ve sadaka vererek inanan insanlar ile paylaşma duygularını yaşamaktadırlar. Tıpkı MEKKE’DEN MEDİNE’YE göç eden Muhacirler ile MEDİNELİLERİN paylaştığı gibi.

İslam’ın günümüz dünyasında etkisini gittikçe artıran ve dikkate alınması gereken bir gerçek olduğu hemen her Ülke tarafından vurgulanıyor. Bu vurgu kimilerince İslam’a karşı alınması gereken önlemler ya da Müslümanlara yönelik yürütülecek politikalar bağlamında yapılırken kimilerince de İslam’a yönelik gittikçe artan merak ve ilgiden dolayı yapılıyor. Müslümanlarla İslami değerlerin günbegün insanların daha fazla merak ve ilgisini çektiği de bir gerçektir. Öyle ki İSLAMOFOBİ (kelime anlamı olarak “İslam korkusu” demektir. Müslümanlara ve İslam dinine karşı ) Hz. Peygambere hakaret içerikli yayınlarla gündeme gelen ülkelerde bile Kur’an’a yönelik merak ve ilginin gittikçe arttığı ve başta Kur’an mealleri olmak üzere İslam’a yönelik yayınların rekor denebilecek oranda okuyucu çektiği konuşuluyor.

Dünyanın hemen her tarafında bir şekilde var olan ve temsil ettikleri değerlerle varlıklarını hissettiren Müslümanlar aracılığıyla İslami değerlerin ve ibadetlerin de adeta küreselleştiği görülüyor. Bunu son dönemler de Ramazan vesilesiyle dünyanın hemen her tarafında oluşan havada görmek mümkün. Müslümanlar aracılığıyla İslami değerlerin ve ibadetlerin de adeta küreselleştiği görülüyor. Başta Batı ülkeleri olmak üzere dünyanın her tarafında insanların Müslümanlarla birlikte Ramazanı bir şekilde anlamaya ve hatta yaşamaya çalıştıklarına şahit oluyoruz. Ramazanı yaşayan Müslümanların inanç ve duygu dünyaları keşfedilmeye ve orucun insanlar üzerindeki olumlu etkisi anlaşılmaya çalışılıyor. Ramazan vesilesiyle gündeme gelen Sadaka, Fitre ve Zekat gibi ibadetlerin toplumda sosyal doku üzerindeki yapıcı etkisi tartışılıyor. Hatta bununla kalınmıyor; kendisi Müslüman olmasa bile insanlar Müslümanlarla birlikte iftar sofralarına oturuyor, özellikle Müslümanların azınlıkta olduğu toplumlarda Müslümanlar için iftar sofraları düzenliyor, Müslümanlar gibi oruç tutulmaya çalışılıyor. Müslümanlara yönelik ilgi bu ayda her zamankinden daha fazla göze çarpıyor.

Müslümanlara yönelik çeşitli oyunların oynandığı Müslümanlar aleyhine çeşitli planların yürürlükte olduğu bir gerçektir. Ancak bununla birlikte İslam’ın ve İslami değerlerin günbegün dünya genelinde her geçen gün daha fazla etkili olduğu da bir gerçek… Ramazan, oruç, iftar ve benzeri İslami değerler Müslümanların yalnızca kendi aralarında yardımlaşmaları, Empati yapmaları ya da nefis tezkiyesinde bulunmalarını değil bu değerler vasıtasıyla diğer insanlarla buluşup tanışmaları ve İslam’ın güzelliklerini diğer insanlara açmaları yolunda bir imkan oluşturuyor. Bu vesileyle dünyanın her tarafında insanlar oralarda bir şekilde var olan Müslümanlar aracılığıyla İslam’la tanışma ve Müslümanları anlama imkanı buluyor. Kısacası Ramazan ve Rabbimizin ifadesiyle bizden öncekilere farz kılındığı gibi bize de farz kılınan oruç, yalnızca nefis tezkiyesi açısından değil İslam’ın anlatılması ve ifade edilmesi açısından eşsiz bir fırsat sunuyor. Müslümanların bu fırsatı iyi değerlendirmek ve bütün Müslümanların bu kutsal görevi inanç esaslarına göre yaşayıp örnek kişiler olması gerekmektedir.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.