Dünya siyasetinin sahnesinde, demokrasi ve insan hakları vaaz eden Amerika Birleşik Devletleri'nin tutarsızlıklarına bir yenisi daha eklendi. İsrail Başbakanı Benjamin Netanyahu'nun ABD Kongresi'nde ayakta alkışlanması, ABD'nin terör devleti olduğu iddialarını kesinleştirdi. Bu tutum, uluslararası hukuk bağlamında değerlendirildiğinde, ABD'nin kendini dünyada tescilli terör devleti olarak ilan etmesi anlamına gelir.
ABD ve İsrail İlişkilerinin Tarihçesi
ABD ile İsrail arasındaki ilişkiler, uzun yıllardır stratejik müttefiklik üzerine kuruludur. Bu ilişki, Ortadoğu'daki jeopolitik dengeleri koruma çabasının bir parçası olarak şekillenmiştir. Ancak bu ittifakın arkasındaki asıl nedenler sadece güvenlik politikalarıyla sınırlı değildir; aynı zamanda ideolojik ve ekonomik bağlar da bu ilişkide büyük rol oynamaktadır. Ortadoğu'da petrol ve gazın ekonomik değerleri yüksektir ve İsrail'in "Arz-ı Mevud" arzusunu da eklersek, ABD ve İsrail'in aynı amaç uğruna birlikte hareket ettiklerini anlarız.
ABD'nin 1899 ve 1907 Lahey Sözleşmeleri sonrası birçok ihlali vardır. Bu yüzden ABD, 1996'da Uluslararası Ceza Mahkemesi (UCM) savaş suçları yasasını çıkarmış olsa da, UCM'nin kendi vatandaşlarını yargılama yetkisini tanımamakta ve reddetmektedir. ABD, geçmişte de benzer davranışlar sergilemiştir; örneğin, 1821'de Amerikalı yerleşimciler ve 1836'da Teksas'taki ABD yerleşimciler, İsrail'in Filistin'e yaptığı gibi yerli halkı topraklarından uzaklaştırmışlardır. Daha sonra tıpkı Gazze benzeri bir şekilde, 1846'da Amerika, Teksas'ı ilhak etmiştir. Günümüzde benzer bir senaryo Filistin için oynanmaktadır. ABD'nin tarihine bakarsak, Teksas'tan sonra Filipin-Amerika Savaşı, 1. Dünya Savaşı, 2. Dünya Savaşı, Kore Savaşı, Vietnam Savaşı, Körfez Savaşı, terör bahanesiyle Suriye ve Ukrayna gibi birçok yerde savaş, kan ve katliamın olduğu her yerde ABD'nin bulunduğunu görürüz.
Netanyahu'nun Konuşması ve Alkışlar
Netanyahu'nun ABD Kongresi'nde yaptığı konuşma, özellikle İran nükleer anlaşmasına karşı olan tutumu ile dikkat çekti. Konuşma esnasında aldığı yoğun alkışlar, ABD'nin İsrail'e olan desteğinin bir göstergesi olarak yorumlandı. Ancak bu durum aynı zamanda ABD'nin, İsrail'in Filistin topraklarında gerçekleştirdiği insan hakları ihlallerine karşı kayıtsız kalarak İsrail'in tüm suçlarına ortak olduğunu tescil etti.
Uluslararası Hukuk ve İnsan Hakları
İsrail'in Filistin topraklarındaki işgali ve yerleşim politikaları, uluslararası hukuk çerçevesinde defalarca kınanmış ve yasadışı olarak nitelendirilmiştir. Birleşmiş Milletler, İsrail'in yerleşim faaliyetlerinin durdurulması gerektiğini belirten kararlar almıştır. Buna rağmen, ABD'nin İsrail'e desteği kesintisiz devam etmektedir. Bu durum, ABD'nin uluslararası hukuku ihlal eden bir devleti desteklediği yönündeki eleştirileri doğrulamış ve İsrail ile ABD arasında bir farkın olmadığını uluslararası alanda deklare etmiştir.
ABD'nin Çifte Standartları
ABD, dünya genelinde demokrasi ve insan hakları savunucusu olarak kendini lanse ederken, İsrail'in işgal politikalarına karşı sessiz kalmakta ve hatta desteklemektedir. Bu tutum, ABD'nin uluslararası arenada çifte standart uyguladığı eleştirilerini doğurmaktadır. Özellikle Ortadoğu'da yaşanan krizlerde, ABD'nin çıkarlarına hizmet eden politikaları ön planda tutması, bu eleştirilerin haklılığını göstermektedir. Dünyanın herhangi bir yerinde savaş ve ilhak olacaksa, ABD demokrasi bahanesiyle o ülke veya bölgede önce terörü, sonra işgali ve sonrasında sömürüyü sürdürmeye devam eder.
ABD'nin Netanyahu'yu ayakta alkışlaması, sadece İsrail'e olan desteğini göstermekle kalmamış, aynı zamanda ABD'nin terör devleti olduğu yönündeki iddiaları da güçlendirmiştir. Bu durum, ABD'nin uluslararası hukuka ve insan haklarına olan saygısının sorgulanmasına neden olmaktadır. Dünya genelinde barış ve istikrarın sağlanması için, ABD'nin bu tutumunu gözden geçirmesi ve çifte standartlardan vazgeçmesi gerekmektedir. Ancak, mevcut siyasi dinamikler göz önüne alındığında, bu değişimin kısa vadede gerçekleşmesi pek olası görünmemektedir. Bu nedenle, Sayın Cumhurbaşkanımızın "Dünya Beşten Büyüktür" tezinin derhal Birleşmiş Milletler tarafından dikkate alınarak beşli çete yönetiminden kurtulunması gerekmektedir.
Selam ve dua ile.