Suriye, son on yılda yalnızca bölgesel değil, küresel güçlerin çıkarlarının kesişim noktası haline geldi. 2011 yılında patlak veren iç savaş, kısa sürede bir vekâlet savaşına dönüşürken, ABD’nin bu savaşta izlediği politikalar, sadece savaşın gidişatını değil, aynı zamanda bölgedeki güç dinamiklerini de köklü şekilde değiştirdi. Bugün, ABD’nin Suriye’den çekilmesi gündemde ve bu durum, bölgede pek çok belirsizliği beraberinde getiriyor. Peki, ABD çekildikten sonra Suriye sahasında ne gibi değişiklikler yaşanabilir?
ABD’nin Çekilmesi ve DEAŞ’ın Yeniden Aktif Hale Gelmesi
Suriye’deki iç savaş, halk ayaklanmalarının ardından hızla tırmanarak, büyük bir kaos ortamına dönüştü. Bu süreçte ABD, bir yandan Esad rejimini devirmeyi hedeflerken, diğer yandan DEAŞ’a karşı mücadele bahanesiyle PYD/YPG gibi Kürt gruplarını destekledi. Ancak ABD’nin Suriye’deki askeri varlığı, yalnızca bölgedeki güç dengesini değil, aynı zamanda bölgesel müttefikleriyle olan ilişkileri de yeniden şekillendirdi.
Bugün ABD’nin Suriye’den çekilmesinin, DEAŞ’ın yeniden güç kazanması için uygun bir zemin hazırlayacağına dair ciddi endişeler bulunuyor. Bu çekilme, yalnızca bölgedeki istikrarı bozmakla kalmaz, aynı zamanda küresel ölçekte de önemli sonuçlar doğurabilir. Özellikle ABD’nin geri çekilirken, DEAŞ gibi terör örgütlerinin “kontrollü” bir şekilde yeniden sahaya sürülmesi ihtimali, bölgedeki güvenlik dengesini altüst edebilir.
Bu durumda, DEAŞ’ın yeniden sahaya sürülmesiyle birlikte, Suriye’nin doğusundaki özellikle Türkiye sınırına yakın alanlar tekrar terör örgütlerinin kontrolüne geçebilir. Bu, yalnızca bölgedeki istikrarı bozmakla kalmaz, aynı zamanda Türkiye, İran ve Rusya gibi bölgesel güçler için ciddi tehditler oluşturur. Özellikle Türkiye, bu senaryoda Suriye sınırında DEAŞ gibi örgütlerle yeniden karşı karşıya kalabilir ve bu durum, Türkiye’nin Suriye’deki askeri müdahalesini derinleştirebilir.
Mossad ve İsrail’in Suriye’deki Rolü
Bir diğer önemli parametre ise, İsrail’in Suriye’deki stratejileri ve bu stratejilerin ABD’nin çekilmesiyle nasıl şekilleneceğidir. İsrail, özellikle İran’ın Suriye’deki askeri varlığını engellemeye yönelik ciddi bir çaba sarf etmekte. İran, Suriye’yi Lübnan’a bağlayan kara yolunu kullanarak Hizbullah’a silah sevk etmeyi hedefliyor. ABD’nin Suriye’den çekilmesi, İran’a bu alanda daha fazla hareket alanı tanıyabilir. Bu durum, İsrail için büyük bir güvenlik tehdidi oluşturur.
İsrail, bu tehditlere karşı çeşitli stratejik hamleler yapmaya devam edebilir. Özellikle Mossad’ın, bölgedeki istikrarsızlıkları kendi çıkarları doğrultusunda manipüle etme kapasitesi göz önüne alındığında, DEAŞ gibi radikal yapılarla ilişkilerde gizli operasyonların arttığı bir döneme girilebilir. Suriye’deki boşluğu doldurmak isteyen Mossad, hem İran’a karşı, hem de Türkiye’ye karşı daha agresif bir strateji izleyebilir. Bununla birlikte, DEAŞ’ın yeniden sahaya sürülmesi, İsrail’in güvenliği için tehdit oluşturacak bir ortam yaratırken, aynı zamanda İsrail’in stratejik manevra alanını daraltabilir. Ancak İsrail, bu durumu fırsata çevirebilir.
Suriye’de Yeni Jeopolitik Denge ve Türkiye’nin Rolü
ABD’nin Suriye’den çekilmesiyle birlikte, bölgede yeni bir jeopolitik denge arayışı başlayacaktır. Esad rejimi, Rusya ve İran’ın desteğiyle önemli zaferler elde etmiş olsa da, Suriye’nin tamamı üzerindeki kontrol hâlâ sağlanabilmiş değil. Özellikle Suriye’nin kuzeydoğusundaki PYD/YPG’nin kontrol ettiği alanlar, ABD’nin çekilmesinin ardından büyük bir belirsizliğe gebe kalacaktır. Ancak bu belirsizliğin son derece sınırlı olduğu, çünkü bu bölgenin büyük ölçüde Mossad’ın kontrolüne girmesiyle birlikte şekilleneceği söylenebilir.
Türkiye, Suriye’deki terör örgütleriyle mücadelesini hızlandırarak, bu boşluğu dolduracak en büyük aktör olarak öne çıkacaktır. Ayrıca, Rusya ve İran’ın Suriye’deki güç gösterileri artarak devam edecektir. Bu ülkeler, ABD’nin çekilmesinin ardından bölgede kendi nüfuzlarını pekiştirmek isteyeceklerdir.
Yeni Bir Dönem: Suriye’deki Gelecek ve Bölgesel Aktörlerin Stratejileri
ABD’nin Suriye’den çekilmesi, yalnızca bir güç boşluğu yaratmakla kalmayacak, aynı zamanda DEAŞ gibi terör örgütlerinin yeniden sahaya sürülmesiyle sonuçlanabilir. Bu durum, bölgedeki istikrarsızlığı daha da derinleştirebilir ve tüm Ortadoğu için ciddi sonuçlar doğurabilir. Bölgedeki aktörler, kendi çıkarlarını maksimize etmek için daha agresif politikalar izleyeceklerdir. Bu ise, Suriye’nin geleceğini daha da karmaşık hale getirecek, bölgedeki her türlü çözüm için daha fazla kan ve gözyaşı anlamına gelebilir.
ABD hegemonyası adı altında Mossad, fiilen aktif olarak bölgedeki stratejilerini uygulamaya koymuş durumda. Ancak Türkiye’nin güçlü duruşu, bu planları engellemeye çalışacak en büyük engel olarak kalmaktadır. Eğer Türkiye’de bir iktidar değişimi yaşanırsa, ABD’nin çekilmesi ve İsrail’in bölgedeki hakimiyetinin artması ihtimali kuvvetlenebilir.
Suriye’deki durum, küresel güçlerin çıkarları ve bölgesel dengeler tarafından şekillendirilen bir çatışma alanı olmaya devam edecektir. ABD’nin çekilmesi, bölgede büyük bir boşluk yaratacak ve bu boşluğu doldurmak isteyen aktörler, daha agresif stratejilerle bölgedeki istikrarsızlığı derinleştirecektir. Mossad ve İsrail, bölgedeki gelişmeleri kendi çıkarları doğrultusunda yönlendirmeye çalışacak, ancak Türkiye gibi güçlü bir aktörün varlığı, bu planların önünde büyük bir engel teşkil edecektir. Suriye’nin geleceği, yalnızca bölgesel güçlerin değil, aynı zamanda küresel aktörlerin stratejik hamlelerine bağlı olarak şekillenecektir.
Selam ve dua ile, Ozan Derdıvar