Suriye’de Ramazan ayı sonuna doğru endişe edici gelişmeler var! Geçen hafta sonu ABD’ye bağlı koalisyon güçleri önce Esad rejimine ait bir SU-22 uçağını düşürdü. Olayın yankısı devam ederken, bu kez de Suriye rejimine ait silahlı bir insansız hava aracını (İHA) düşürdü. Bir kaç hafta önce Rakka’dan kaçan IŞİD militanlarını Deyri Zor bölgesinde iken Akdeniz’deki gemilerinden ateşlediği füzelerle vuran Rusya, Suriye uçağının ve İHA’sının düşürülmesine büyük tepki verdi. ABD ile hava araçlarının koordinasyonuyla ilgili anlaşmayı askıya aldı. Yani yakında bir ABD veya koalisyon uçağı düşürülürse sürpriz değil! Bir başka ifadeyle “vekalet savaşı” yerini ABD-Rusya savaşına dönüştürebilir mi endişesi büyüyor!
Düşürülen SU-22 uçağı her ne kadar Esad rejimine ait ise de, Rusya ile müttefik olduğu için bir bakıma Rusya uçağı düşürülmüş gibi de kabul edilebilir. Aynı şekilde düşürülen insansız hava aracının da, da Esad müttefiki Rusya’ya karşı bir hareket olarak varsayılabilir.
Şu anda bir tarafta Rusya, İran, Esad rejimi ve Hizbullah IŞİD terör örgütünü ülkeden sökmek için savaşıyor. Diğer tarafta da ABD, koalisyon güçleri ve çoğunu PKK terör örgütünün Suriye uzantısı PYD/YPG’nin oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri (SDG) de Rakka’yı IŞİD’ten almak için ilerliyor.
Taraflar öncelikli olarak IŞİD’le çatışırken ABD neden zımnen de olsa “müttefik” olduğu tarafa bunu yaptı? Aslında ABD’nin benzer tutarsızlıkları daha önce de görülmüştü. Eylül 2016’da Kurban Bayramı münasebetiyle Halep’le sınırlı bir ateşkes anlaşması yapılmıştı. O sırada Halep, Esad rejimi tarafından kuşatılmış, şehrin bazı bölgelerinde silahlı muhalifler ve uzun bir süreden beri gıda sıkıntısı çeken sivil insanlar vardı.
Ateşkesle birlikte o bölgelere, çoğunun Türkiye’den olmak üzere, yardım malzemeleri gönderildi. Ateşkesin devam edeceği beklenirken Amerika son anda Esad rejimine ait birlikleri bombaladı. Bunun üzerine karşı taraf da yardım konvoylarını bombaladı. ABD’nin o zaman bunu neden yaptığını anlamak mümkün değildi. Aynı ABD’yi bu olayda da görüyoruz.
Anlaşılan o ki, Rakka’nın ve genel olarak Suriye’nin geleceği ile ilgili tarafların beklentileri çok farklı. Rusya, İran ve Esad, rejimin Suriye’nin her tarafında devamını istiyor. Önce IŞİD’ten kurtarılarak belli bir istikrar sağlandıktan sonra da genel seçimlere gitmek! Ama Esad’ı gözden çıkartan ABD’nin düşüncesi çok farklı. ABD, Suriye’nin tamamını Esad rejimine bırakmayacağı gibi, sanki Suriye’nin bazı kısımlarını parçalayıp orada oldubitti ile başka devlet kurmak veyahut bir özerklik yaratma izlenimi vermektedir.
Aksi olsa, ABD Başkanı Trump ile Rusya Devlet Başkanı Putin arasında iyi ilişkiler henüz daha bozulmamış iken, Suriye uçağını ve İHA’sını Rusya’ya rağmen düşürmezdi. Demek ki ABD, Rakka’da yeni planı devreye sokmak istiyor.
Peki civarında Suriye’nin petrol ve doğalgaz kaynaklarının yer aldığı Rakka kime terk edilecek? ABD bu konuda evvelce “Savaşta yararlık gösteren Suriyelilere!” deyivermişti. Yani SDG’ye. SDG’nin ise %75-80’i YPG’li ve ABD Özel Kuvvetleri gibi eğitilip teçhiz edilmiş, silahlandırılmış militanlar. Yani PKK’nın Suriye uzantısı! Türkiye’ye rağmen PKK’ya!
Yakında Almanya’da G-20 zirvesi var. ABD Başkanı Trump ile Rusya Devlet Başkanı Putin bir araya gelecekler. Konuşulacak konular arasında ABD’nin Ukrayna krizinde Rusya’yı uzlaşmaya mecbur etmek için yeni yaptırımları da var. Doğalgaz şirketleriyle ilişkisi olan 38 ilave şirket daha ABD’de “yasaklı” hale gelecek. Tabii Trump ikna ederse AB ülkelerinde de…
Trump-Putin ilk buluşmasında Ukrayna, Suriye, İran ve Kuzey Kore hiç kuşkusuz ki en önemli konular olacak. Ama Suriye’de orta yol bulunabilir mi? Buna “Evet!” diyebilmek mümkün değil ne yazık ki!
Son Söz: Suriye’nin geleceği yeniden şekilleniyor. Musul ve Rakka’da yaz sonuna kadar IŞİD temizlenecek gibi. Barzani’nin çıkışı da dikkate alındığında çıkarları örtüşen Türkiye, İran, Irak ve Suriye bir araya gelmelidir. Artık hatalarda ısrar değil, ders çıkarma dönemidir!