Afrin Harekâtı veya maskelenmiş adıyla ‘Zeytin Dalı’ kara harekâtı ile devam ediyor. Harekât öncesi ve başladıktan sonra pek çok ‘Güvenlik ve Savunma Uzmanı’ harekâtla ilgili ayrıntılı bilgiler vererek bu alandaki boşlukları doldurdular. Genelde daha önce terörle fiilen mücadele eden, harekât bölgesini de iyi bulan bu savunma uzmanları da genellikle TSK emeklisidir. Ancak bu uzmanların dahi harekâtın hedefleri konusunda eksik bilgilere sahip olduğu veya hedefler konusunda eksik kaldıkları açıkça görülebilmektedir. Genellikle fiziki hedefler konusunda doyurucu açıklamalar yapılmakta ama harekâtın siyasi hedefleri konusunda neredeyse tek kelime duymak mümkün olamamaktadır.
Her askeri harekâtta ‘Hükümet Direktifi’ ile TSK’ye bir vazife verilir. Bu vazifede siyasi hedef/hedefler belirlenir. Silahlı Kuvvetler de bu siyasi hedefleri elde edecek fiziki hedefleri belirleyerek harekât planında belirtir.
Elbette ki bu harekât planı gizli olacağı için ne fiziki hedeflerin tamamını, ne de özellikle siyasi hedefleri açık kaynaklardan öğrenmek mümkün değildir. Hükümet ve asker de bunları durup dururken açıklamayabilir. İşte burada hem askerlik dönemindeki eğitim/öğretimi olan (kurmay), hem de planlar üzerinde çalışmış emekli subaylar, ya da meraklı turşucu kurmaylar bu durumu daha iyi açıklayabilirler.
Öte yandan kanallarında kamuoyunu aydınlatma çabası içerisindeki uzmanlar tabur komutanlığı kalmış, taktik seviyede bilgi vermekte uzmanlaşmışlarsa da, strateji konusunda biraz daha bilgiye ihtiyaçları olduğu görülebilmektedir.
Harekâtın fiziki hedefleri dahi henüz net olarak anlaşılamamaktadır. Askeri harekâtı yöneten Genelkurmay Başkanlığı’nın açıklamasında BM sözleşmesinin 51’inci maddesinde yer alan Meşru Müdafaa Hakkı çerçevesinde, Suriye’nin toprak bütünlüğüne saygılı olarak icra edilen harekâtın ‘planlama ve icrasında sadece teröristler ve bunlara ait barınak, sığınak, mevzii, silah, araç ve gereçler hedef alınmakta olduğu’ belirtilmektedir.
Yani fiziki hedefler Afrin’deki teröristler ile onlara ait mevzi, silah, araç, sığınak vs imiş. Bu açıklamada nereye kadar harekât yapılacağı belirtilmediğinden, sanki PYD-PKK’nın kontrolündeki Afrin’in tamamı hedefmiş gibi anlaşılmaktadır.
Başbakan Yıldırım ise 4 safhalı harekâtın 30 km derinlikte güvenli bir alan oluşturularak yapılacağını söyledi. Ayrıca Afrin’de 8-10 bin civarında terörist varlığından ifadeyle ‘bölgenin yerleşik tüm terör örgütlerinden temizleneceğini’, kararlılıkla açıkladı. Yıldırım’ın açıklamasına göre de fiziki hedefler bir taraftan Türkiye’nin sınırdan Suriye içlerine doğru 30 km’lik ‘Güvenli bölge’ (yani tampon bölge) gibi açıklanırken, diğer taraftan buna ilaveten bölgedeki 8-10 bin terörist de fiziki hedef olarak belirtilmektedir.
Cumhurbaşkanlığı ve hükümet kaynakları aynı zamanda ‘Amaç bölgede istikrarı sağlamak. Kimsenin toprağında gözümüz yok. Hedef Afrin’in kontrolünün PKK’dan alınması ve ÖSO’nun orada hâkim güç haline getirilmesi!’ şeklinde de açıklama yapmaktadır. O halde buradan fiziki hedeflerin PYD-PKK’nın Afrin’deki varlığına, sığınaklarına, silah ve araçlarına son vermek ile Afrin’in kontrolünü ÖSO’na devretmek denilebilir.
Siyasi hedefler henüz su üstüne çıkmamıştır. Ancak şu başlıklarla tahmin verilebilir:
ABD’nin PD-YPG’den ‘Sınır Koruma Gücü’ adıyla, Türkiye’ye rağmen bölgede en azından ‘Özerk bir oluşum” kurmasını önlemeye çalışmak!
Rusya’nın PYD-YPG ile bir türlü kopmayan siyasi ilişkilerine darbe vurmak, Astana ve Cenevre’de PYD-PKK’nın önünü tamamen kesmek!
Esad rejimiyle İdlib bölgesi için olası bir uzlaşmazlıkta pazarlık gücünü arttırmak!
Terör koridorunun batı bölgesini tıkamak ve bu hevesi söndürmeye yardımcı olmak!
Son Söz: Bu harekâtla ilgili ipuçları ele geçtikçe hedefleri açıklamaya devam edeceğiz. Acaba devamı Fırat’ın doğusuna da kayar mı?