Bir Zamanlar ‘TSK’ye Vurulan Balyoz Darbesi Vardı

Prof.Dr. Celalettin YAVUZ

İngiliz düşünür Francis Bacon’ın deyimiyle “Bir devletin dört ana direği vardır. Din, adalet, yönetim, hazine. Bunlardan birinin yıkılması ya da güçsüzleşmesi yıkım demektir!” Bazıları bunlara birini daha ilave eder. O da silahlı kuvvetler, yani ordudur. Hatırlar mısınız bilmem, 2010 yılında TSK’ye “Balyoz” adı altında vurulan ve AKP iktidarının sadece izlediği olayı? Devletin yıkılmasına veya güçsüzleşmesine sebebiyet verecek iki ana damar adalet ve ordu adeta karşı karşıya kalmış, “darbelerle Türkiye’nin daha iyi yere gelemeyeceğini anlayan” TSK, hükümetin gözleri önünde uçurumdan aşağı atılmaya çalışılıyordu.

2003 yılında sözde hükümeti devirmek için dönemin 1. Ordu Komutanı Orgeneral Çetin Doğan’ın komutasında hazırlandığı iddia edilen bir plan “Hazırlık, Harekât Ortamının Şekillendirilmesi, İcra ve Yeniden Yapılanma” adı altında 4 bölümdü.

Plan sözde Mart 2003’te 1. Ordu’da icra edilen “Plan Semineri” sırasında 29’u general 162 subayın katılımıyla gündeme getirilmişti. “Vazife: Derhal, AKP’yi iktidardan uzaklaştırılacak ve mevcut irticai yapılanmayı şiddetle bertaraf ederek, belirlenen kadroları iktidara getirerek laik devlet otoritesini ve varlığını yeniden tesis edilecektir!” şeklindeydi.

Gene bu plana göre, Fatih ve Beyazıt camilerine bombalı saldırılar yapılacak ve bu saldırılar üzerinden provokasyonlar yapılarak, irticai hareketi bastırmak için sıkıyönetime çanak utulacak komplolar hazırlanacak, kargaşa ortamı yaratılacaktı. Hatta Ege’de Yunanistan’la havada muharip uçakların “it dalaşı”yla Türk-Yunan savaşı çıkaracak şekilde “Oraj” ve “Suga” adlı iki ayrı planla da bu plan desteklenmekteydi.

Balyoz “Darbe” planı, daha sonra FETÖ Darbe Girişimi zanlısı olarak gösterilen Taraf gazetesi tarafından da ilk kez şöyle açıklanmıştı:

“2003 tarihli Çarşaf ve Sakal kodlu eylem planlarına göre, darbe ortamı yaratmak amacıyla Fatih ve Beyazıt camilerinde cuma günü bombalı saldırı düzenlenecekti. 2002 yılının son günleriydi. 12 Eylül 1980 darbesinin üzerinden yirmi iki yıl geçmiş, 28 Şubat 1997 postmodern müdahalesinin hedefi olan siyasetçilerin bir bölümünün kurduğu Adalet ve Kalkınma Partisi 3 Kasım 2002 seçimlerinde tek başına iktidara gelmişti.

Türk Silahlı Kuvvetleri içinde bir grup bu sonuçtan çok rahatsızdı. Bu grup, 12 Eylül’deki Bayrak Harekâtı’nı birebir model alan çok kapsamlı bir darbe planı için düğmeye bastı ve yaptığı çalışmaya Balyoz Güvenlik Harekât Planı adını verdi. Balyoz, daha önce basına yansıyan Ayışığı, Sarıkız, Yakamoz ve Eldiven kod adlı darbe planlarından farklı olarak, icra sürecinin bütün aşamaları en ince ayrıntılarına kadar tasavvur edilmiş bir darbe planıdır.”

Haber sonrası Genelkurmay Başkanı İlker Başbuğ olayı şöyle yalanladı: “Seminer Tatbikatlar Programında mevcuttur. Gayesi, dış tehdide ilişkin hazırlanan harekât planlarını geliştirme ve ilgili personelin eğitimini sağlamaktır… Bu plan seminerine ilişkin olarak ortaya atılan iddiaları, aklı ve vicdanı olan hiçbir kimsenin kabul etmesi mümkün değildir…”

Genelkurmay Başkanına inanılmadı. Bu olaydan 2 yıl önce Tv programında Ergenekon davası için AKP kurucularından Bülent Arınç “Türkiye Bağırsaklarını temizliyor!” demişti. Yıllar sonra “kumpas” olduğu anlaşılacak dava için Meclis Başkanlığı yapan “Hukukçu” Arınç’ın yargısız infazla yaklaşımı Balyoz’la birlikte TSK’nin itibarsızlaştırılmasının adıydı.

Balyoz’un arkası tam olarak aydınlatılamadı. 17-25 Aralık “Yolsuzluk veya Darbe” Harekatı sonrası Balyoz da çözüldü. Arkasında “FETÖ” vardı. Peki bu FETÖ tüm bunları tek başına mı yaptı? Yurtdışında ve içinde FETÖ destekçisi ve “akıl hocaları” yok muydu? Kimlerdir ve neden bulunmuyor ve açıklanmıyor?

Son Söz: Türk ordusu, ne Türk devletlerinde, ne de başka yerlerde tarihinde görülmemiş derecede bu kadar hasara uğratılmamıştı. Bir taraftan AKP iktidarına yağdanlık ve yalakalık yapanlar, diğer taraftan dönemin “iktidar ortağı” FETÖ’cülerin mahfından zevk aldıkları hale getirilmeye çalışıldı. Bunları unutmayalım ve unutturmayalım.

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.