Meclis FETÖ Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu kamuoyunu tatmin edemeden 4 Ocak 2017’de görevini tamamladı. FETÖ Darbe Girişimini önlemeye çalışan devlet kurumlarının başındaki görevliler komisyona çağrılmadı. Komisyon çalışması uyumsuzdu. Komisyon üyelerinin iddiasına göre milletvekilleri arasında 122’si "Bylock" kullanmaktadır. Bu sebeple Bylock kullananların listesi istenebilir ve kullanan milletvekilleri deşifre edilebilirdi. Bylock kullandığı iddia edilen, şantaja açık 122 milletvekili de de Anayasa için oy kullanacak. Komisyon için söylenecek tek söz şudur: Dağ fare doğurdu!
Maalesef bir darbe araştırma işinde bile Meclis tarafsız olma konusunda milleti tatmin edemedi. Böyle önemli bir meseleyi de beceremedik! Şahsen FETÖ Darbe girişiminde bulunan, destek veren veya darbe girişiminden haberdar olan siyasetçilerin bulunduğu konusunda kuşkuluyum ve komisyondan beklentim vardı. Şimdi bu şüphe ile yaşamak mecburiyetindeyim.
Türkiye’nin hassas bir güvenlik kıskacından geçtiği dönemde darbeciler korunup kollanacağına, ibreti âlem için deşifre edilmeliydi.
FETÖ darbe girişimi sadece iktidarın, hükümetin, cumhurbaşkanının, devletin değil bizzat ve en başta milletin meselesidir.
Millet de, en başta kendisini ilgilendiren böylesi bir önemli olayı tüm gerçekleriyle öğrenmeyi hak etmektedir. Milleti bu önemli konuda dikkate alınmalı ve gereği yapılmalıdır!
Bunu yazmak fena halde canımı acıtıyor ama maalesef şurası da gerçektir ki; şayet FETÖ benzeri bir musibet demokratik ülkelerde yaşansaydı sonuç böyle olmazdı.
Mesela İngiltere’de, Almanya’da, Fransa’da veya Avrupa’nın kuzey ülkelerinde FETÖ benzeri olay yaşansa, herkes komisyona çağrılırdı.
Almanya’da Cumhurbaşkanı bile bir fatura meselesi sebebiyle (daha sonra aklandı) sorgulanmıştı.
İsrail’de Başbakan Netanyahu daha bir kaç gün önce polis tarafından 3 saat süreyle sorgulandı. Eski başbakanlar da öyle.
Demokratik hukuk düzeninin yerleştirilebilmesi ve çalıştırılabilmesi için bazı esaslar karşısında herkesin “Eşit” olması gerekir!
Demokratik hukuk devletlerinde bazıları daha fazla “Eşit”, bazıları daha az “Eşit” olamaz. Olursa da bu yönetimin adı demokrasi değildir!
Milleti olmayan bir demokratik hukuk düzeninin varlığı konusunda “Ben demokrasinin var olduğunu söylüyorum, bu yeterli değil mi?” diyerek inandıramayız.
Demokratik hukuk düzeninin yerleştiremezsek sonu acıdır, korkudur, karışıklıktır, ara dönemdir, kaçınmak isterken oldubittiyle getirilen diktatörlüktür. Hem bölgemizdeki Orta Doğu-Balkanlarda, hem de kendi tarihimizde yaşadığımız tecrübelerle bunu biliyoruz.
Yüce Meclis, Türkiye’deki her bir kişi ve kurumun üzerindedir. Komisyonlar gücünü iktidar veya güç odaklarından almamalıdır.
Meclis komisyonları, hele de FETÖ Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu tarafsız ve gerçeği araştırıp açıklayacak şekilde olmalıdır.
Meclis Araştırma Komisyonu kafalarda ve kalplerde şaibe bırakmamalı, kimseden emir almadan hareket etmelidir.
Ama görünen o ki, bizim FETÖ Darbe Girişimini Araştırma Komisyonu kafalarda ve gönüllerde değil, başka yerlerde “ak”lanmayı tecih etmiş gibidir.
Susurluk vs’yi araştıran komisyonları düşünüyorum da, o şartlarda bile nasıl çalışmışlardı! Pek çok engelle karşılaşan Susurluk Komisyonunun bütün üyeleri belki sonuca ulaşamamış ama gönüllerde aklanmışlardı...
Son Söz: Komisyonun sonuca ulaşıp açıklamasını isterdik. Sonuca ulaşamasalar da Komisyonu gönüllerimizde aklamak isterdik! Çünkü biz demokratik Hukuk düzeni istiyoruz!