MHP Lideri Türkmen Beyi Bahçeli bir kez daha Türk siyasetine yön verdi. Üstelik de ‘Durdu durdu turnayı gözünden vurdu!’ da denemeyecek şekilde. MHP, 15 Temmuz FETÖ Darbe Girişimi’nden itibaren siyasetin gündemini belirleyen en etkili isimdi. Hem de TBMM’de grubu bulunan en ‘küçük’ siyasi parti olmasına rağmen… Bahçeli’nin 17 Nisan 2018’deki Meclis Grup Toplantısı’ndaki konuşması sadece Türkiye çapında değil, aynı zamanda ‘Cumhur İttifakı’nı oluşturan ortağı Ak Parti açısından da sürpriz olmalıydı. Yani Bahçeli’nin ‘erken seçim’ çıkışıyla Ak Parti iktidarı dahi ‘ters köşe’ oldu denilebilir.
Buna Anamuhalefet Genel Başkanı Kılıçdaroğlu’nun tepkisi pozitifti. Hatta seviniyor gibiydi. İyi Parti Genel Başkanı Akşener de ‘Bizi etkilemez!’ diyebildi. HDP bile neredeyse erken seçime seviniyor gibiydi. İlginçtir, Ekonomiden Sorumlu Bakan Zeybek de erken seçimin ekonomiyi olumsuz yönde etkilemeyeceğini söyledi.
MHP’liler dahi ters köşe olmasına rağmen, Türk siyaseti bu çıkışı bekleniyor gibi karşıladı. Sadece TÜSİAD Başkanı Bilecikli olası bir erken seçimin ekonomi açısından mahzurlu olacağını, hükümetin 2018 yılını ekonomideki hasarları giderme yılı ilan ettiğini söyledi.
Bahçeli’nin adeta Türkiye’yi yerinden oynatan bu çıkışı Suriye’deki gelişmeleri, AB ile ilişkileri, PYD-YPG yapılanmasını ve daha pek çok dış politika sorunlarını unutturuverdi. Hele de 18 Nisan’da Cumhurbaşkanı Erdoğan-Bahçeli görüşmesinden sonra ‘erken seçim’in, Bahçeli’nin önerdiği 26 Ağustos 2018 yerine 2 ay öne alınıp 24 Haziran’da yapılmasına karar verilmesiyle ‘Baskın seçim’e dönüştü. Ama ekonomi baskın seçimi adeta kucakladı!
Zaten Bahçeli ne zaman siyaseti belirleme noktasına gelse, mutlaka bu konuda ‘Ok yaydan çıkmış!’ oluyor ve geri dönüş mümkün olmuyordu. Demokrasilerde seçim her şeyin başlangıcı, mevcut sorunların çözümü için yeni ve taze bir fırsat demektir. Baskın da olsa, bu seçimin Türkiye’nin iç istikrarı ve dış politikasında biriken tortuları temizlemek için önemli bir fırsat olabilir. Çünkü temizlenmesi gereken pek çok mesele var.
Bahçeli’nin erken seçim için ileri sürdüğü iç ve dış sorunlar gibi erken seçim gerekçeleri daha sonra baskın seçime dönüşecek şekilde Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından da paylaşıldı. Peki bunlar nelerdir?
Öncelikle Suriye sınırlarımızın güvenliği henüz sağlanamamıştır. Fırat’ın doğusunda hâlâ PYD-YPG’nin hâkimiyeti sürmekte, el-Cezire ve Kobani (Ayn el-Arab) gibi PYD’nin sözde kantonlarından ikisi daha çıbanbaşı gibi varlığını sürdürmektedir. ABD’yle başımız ağrıyor.
Suriye’nin kuzey doğusunda, ülkenin yaklaşık %25-26’sına tekabül eden ABD kontrolündeki Suriye Demokratik Güçlerinin hâkimiyetindeki bölgede ABD’nin 60-65 bin kişilik yeni bir askeri kuvvet kurma girişimi olacağı duyuldu. Her ne kadar Araplardan oluşacak denilse de, PYD-YPG’nin silahlı gücünün arttırılmaya devam edeceği demektir. Hatta bölgede ayrı bir devlet kurmak demek olup, Türkiye’nin istemediği bir gelişmedir.
İçerde PKK terör örgütüyle amansız bir mücadele devam etmektedir. Bu arada FETÖ terör örgütüyle de hukuki ve idari yönden mücadele sürmektedir. 15 Temmuz FETÖ Darbe Girişimi’nden sonra yer altına iyice giren örgüt, kripto FETÖ’cülerle masum insanları da suçlu gibi gösterip, yeni ‘Balyoz’ davalarına sebebiyet vermektedir.
Son olarak 3.000 TSK mensubu daha FETÖ’cü olarak tespit edilmiştir. Hemen her kesimde FETÖ’cüler ayıklanırken, FETÖ’nün siyasi ayağına dokunulamamıştır. Meclis’te FETÖ’cü olmadığını kim ileri sürebilir? Seçimle birlikte Türk siyaseti de FETÖ’den temizlenip durulanacaktır. Böylece ülkenin en ciddi meselelerinden birinden kurtulma şansı olacaktır!
Son Söz: Ok yaydan çıkmış, seçim sathı mailine girilmiş, piyasalar da baskın seçime destek vermiştir. Artık seçimlerin demokratik bir olgunlukla yapılması ve Türkiye’nin içerde ve dışardaki tortularının temizlenmesi için çalışılması gerekecektir. Hayırlı, uğurlu olsun! Tabii ki attığı taşın ürküttüğü kurbağaya değmediğini göremeyenler sızlanmaya devam edecektir!