28 Mart’ta Irak’ın statüsü tartışmalı, petrol zengini Kerkük kenti karıştı. Kerkük İl Meclisi, Kerkük’teki kamu binalarına Irak Kürt Bölgesel Yönetimi’nin (IKBY) bayrağının asılması kararını aldı. Bu oturumu Türkmen üyeler ve biri hariç Arap üyeler boykot etti. Bağdat hükümeti kararın yasadışı olduğunu bildirdi. Irak Türkmen Cephesi lideri Salihi tepki gösterdi.
Bu gelişme üzerine Dışişleri Bakanlığı “Alınan kararı doğrudan Kerkük’ün ihtilaflı statüsüyle ilgili ve Irak anayasasına aykırı tek taraflı bir tasarruf olarak değerlendiriyoruz!” ifadesiyle, uzlaşı, diyalog ve anayasal süreçlere bağlılık tavsiyesini belirten bir yazılı açıklama yaptı.
Kerkük İl Meclisi’nin kararından 2 gün sonra Mesut Barzani’nin partisi KDP’nin uzun süre Türkiye sorumlusu olarak görev yapan Dizayi, Irak Kürdistan’ın da yapılacak referandumda halkın iradesini aldıktan sonra Bağdat ve komşu ülkelerle müzakerelere başlayacaklarını, “diyalogla dostane ve anlaşmalı bir boşanma” arzuladıklarını söyleyerek karara destek verdi. Bu arada Barzani yönetiminin konuyu Ankara’nın gündemine resmen getirmek için 16 Nisan’daki başkanlık referandumunun bitmesini beklediği de belirtilmektedir.
1 Nisan’da Bağdat’taki Irak Meclisi ise aynı gün Kerkük’te sadece Irak bayrağının dalgalanabileceğine dair kararı onadı. Irak Başbakanı İbadi de Kerkük’teki bayrak kararının geri alınması gerektiğini söyleyerek, “Şu anda bu sorunun zamanı değil!” dedi.
2 Nisan’da Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKBY) Başkanı Mesud Barzani liderliğindeki KDP ve eski Irak Cumhurbaşkanı Celal Talabani’nin genel sekreterliğindeki KYB yetkililerinin Erbil’deki toplantısının ardından yapılan ortak açıklamada, iki partinin IKBY’nin “bağımsızlık referandumu” tarihinin belirlenmesi için ortak komisyon kuracakları duyuruldu.
Kerkük’te İl Meclisi’nin Barzani’ye bağlı Kürt üyelerinin kentte sadece Irak Kürt Bölgesel Yönetimi (IKYB) bayrağının asılması kararı alması, referandum hazırlıklarının başlatılması, Barzani ve Talabani yanlısı partilerin ortak komisyon kurması, 2015 yılı ikinci yarısından itibaren Barzani ve yönetiminin sıkça dile getirdiği “Bağımsızlık” söyleminin bir parçasıdır.
3Nisan’da İran Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Behram Kasımi imzasıyla bakanlığın internet sitesinden yapılan açıklamada, “Irak bayrağı dışında her hangi bir başka bayrağın Kerkük’te göndere çekilmesi, Irak anayasasına aykırı olup, gerginlik yaratacak bir harekettir!” ifadeleriyle, İran’ın itirazı duyuldu.
4 Nisan’da Kerkük İl Meclisi, Türkmen ve Arapların boykot ettiği oturumda kentin Irak Kürt Bölgesel Yönetimi'ne (IKBY) ilhakı için referanduma gidilmesi kararını alarak, tartışmayı daha da ileri taşıdı.
4 Nisan’da Başbakan Yıldırım’a ilaveten Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Kuzey Irak Yerel Yönetimi’ne “Yanlış yapıyorsunuz, münasebetlerimizin bu kadar iyi olduğu bir dönemde bunun adı ateşle oynamaktır. Burası bence Irak’ın milli bayrağının dalgalandığı bir meclis olarak çalışmasına devam etmelidir (…) bedeli gelecekte farklı olur!” şeklinde çıkışı geldi.
Ne yazık ki 1 Mart 2003’te AKP ve CHP’nin ortak “Tezkere” hatasıyla bu gelişmelerin zemini hazırlandı. Perşembenin gelişi hem o zaman, hem de daha sonra yoğunlaşan AKP-Barzani ekonomik işbirliği ile belli oldu. Barzani ve yönetiminin “Bağımsızlık”la ilgili hiçbir çıkışına AKP iktidarının “Bu bizim kırmızıçizgimizdir!” diyemediğini hatırlayalım.
Türkiye Barzani’nin bağımsızlık ilanının önlenmesi maksadıyla Irak merkezi Hükümeti, İran, Suriye (Esad rejimi), ABD, Rusya ve AB ile diplomasiyi başlatması gereklidir. Ancak bu ülkelerle ya diplomatik kopukluk vardır, ya da etkileyecek güç yok denecek kadardır. Türkiye, ne yazık ki ektiğini biçmektedir. Ekilen tohum mu?
Son Söz: Bağımsızlık ilanı eşiğindeki Barzani'nin bir zamanlar Danışmanı Gazeteci İlnur Çevik’ti. Çevik’in Irak kuzeyinde iş kurduğu da söyleniyordu. Aynı kişinin şu sıra Cumhurbaşkanı Başdanışmanı olmasını anlayabilen var mı? Madem ki her iki tarafa danışmanlık yapıyor, sorunu çözsün de anlayalım marifetini..