Güney Kıbrıs Rum Yönetimi (GKRY)’nin Yunanistan’la yeni bir oyuna başlayarak, Kıbrıs’ta tartışmalı Münhasır Ekonomik Bölge (MEB)’lerde doğalgaz sondaj çalışmalarını başlatmak istedi. Kıbrıs’a adeta erken gelen yaz mevsimiyle de denizler ısınmaya başladı!
Bu konu geçen hafta içerisinde bir radyo ve bir de gazeteye yaptığım mülakatlarda ana konu idi. Bazılarına göre Kıbrıs civarındaki Doğu Akdeniz (Levant bölgesi) havzası, son 10 yılda belirlenen en büyük hidrokarbon rezervlerine sahipmiş. Bu durum zaten sorun olan Kıbrıs meselesini nasıl etkileyebilir? Yani yeni enerji kaynaklarının Kıbrıs sorununa ilişkin muhtemel etkileri neler olabilir?
Doğu Akdeniz’deki deniz yetki alanları, Türkiye açısından henüz belirlenmemiştir. Yani Türkiye ne Kıbrıs Cumhuriyeti, ne de Yunanistan’la Doğu Akdeniz’de deniz sahalarının paylaşımıyla ilgili bir anlaşmaya imza atmamıştır. Dolayısıyla bu sahalarda karasuları dışında ancak MEB içinde yapılacak doğalgaz-petrol arama ve çıkarma işlemleri tartışmalıdır. Türkiye de buna her fırsatta izin vermemektedir.
Bunun yanında GKRY tarafından belirlenen ve deniz tabanında arama/işletme ruhsatı vermek üzere belirlenen 13 farklı sahada Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Türklerinin de hakları vardır.
Son dönemlerde AB ülkeleriyle ve ABD ile ilişkilerin limonileşmesi sebebiyle Yunan- Rum ikilisi eskiden beri yaptığı oyunu tekrar sahnelemek istedi. Hazır Türkiye’nin Batı ülkeleri ile arası pekiyi değilken, kurulduğu tarihten beri diğer ülkelerin himayesinde masa başında kazanmaya alışmış Yunan-Rum ikilisi, Türkiye’yi bir kez daha köşeye sıkıştırmak istedi.
Burada akla Rusya da gelebilir. Ama Rusya da geçmişte hem Çarlık Rusya, hem de Sovyetler döneminde her zaman Yunanistan’ın yanında yer almıştı.
Anlaşılan o ki, 1990’lı yıllarda Yunanistan-GKRY-Ermenistan ve İran stratejik savunması bugün yoksa da, o dönemde Türkiye ile İsrail arasında imzalanan ‘Askeri Eğitim ve İşbirliği Anlaşması’nın mevcudiyeti ve özellikle de sinerjisi de olmayınca, Rum-Yunan ikilisi gemi azıya aldı. Üstelik bu kez İsrail de kendi yanlarında…
Türkiye’nin Suriye’de Afrin harekâtı, ülkenin büyük bir bölümünde PKK terör örgütüne karşı mücadele ve TSK’de ‘FETÖ’ darbe girişimi sebebiyle önemli ölçüde rütbeli personel ihraç edildiği veya tutuklandığı için Türkiye’nin zafiyet içerisinde olabileceğini düşündüler.
Ama yanıldılar. Türkiye gibi bir bölgesel güç, aynı anda orta kuvvette iki askeri güçle mücadele imkân ve kabiliyetine sahiptir. Hele de savunma ihtiyaçlarını (silah ve mühimmat) önemli ölçüde kendisi üretmeye başlamışsa…
Masa başında kazanmaya ve AB’den haybeye aldıkları paraları Sirtaki dinleyip, tavernalarda tabak kırarak hovardaca harcadığı için ekonomik krize düşen Yunanistan’ın bunu anlaması beklenemez.
Siyasi ortamın uygun olduğunu düşünen Rum-Yunan ikilisi Magosa’nın doğusundaki 3 nolu sahada İtalya ENİ firmasına doğalgaz sondajı için izin verdiler. Bilindiği kadarıyla ABD şirketleri de bu çorbaya tuz olmak istiyorlar. Ama Türk Donanması sondajı engelledi, ENİ şirketi gemiyi çekti. Bunun üzerine Rum-Yunan ikilisi konuyu gene masaya götürdü. Yani AB Konseyi’ne. Hatta konunun AB-Türkiye toplantısının gündemine de alınmasını sağladılar.
Son Söz: İsrail’le ilişkiler pek düzgün değilken, AB ile ilişkiler adeta dondurulmuşken, ABD’yle gerilimler yaşarken, Rusya’ya güven bunalımı sürerken ve Suriye’deki savaş da işin içerisine girince Kıbrıs konusu daha da önem kazanıyor. Rum-Yunan ikilisi Doğu Akdeniz tabanından çıkarılacak doğalgazı İsrail’le birlikte Avrupa’ya pazarlamayı planlıyor. Bunu da ya sıvılaştırılmış tesisler vasıtasıyla veya deniz altına yerleştirilecek boru hattıyla Yunanistan üzerinden Avrupa’ya taşımak istiyorlar. Türkiye bu saatten sonra evvelce Ege’de olduğu gibi Doğu Akdeniz’de de palikaryalara pabuç bırakmaz ama bu yaz da oldukça sıcak geçebilir...