Yeni bir anayasa için bir kesime göre “Evet”, diğer kesime göre “Hayır” denirse “Hain” olunmasını anlamak mümkün değildir. İhanet ve hain kelimeleri neden hala bozuk para gibi kullanılıyor? Neden yeni bir kutuplaşmanın tezgâhına gidiliyor? Sanırsınız ki Türkiye’nin başka problemi kalmadı! Türkiye’nin en büyük problemi, hala demokrasiyi kavrayamamış olmasıdır. Bir taraftan beynini bir kişiye ipotek etti diye FETÖ’ye körü körüne itaat edenleri yerin dibine batıracaksın, öte yandan da “Liderimiz böyle diyor, aksini söyleyen haindir!” diyeceksin… Bu bir tercihtir, kim ne derse desin vatanı satmıyor ve ihaneti hak etmiyor!
MHP Tabanı İçin Ayrı Bir Sayfa Açalım
Anayasa’nın referanduma taşınmasına destek veren MHP’nin, durumu anlayamayan tabanını ikna formüllerine ihtiyaç vardır. Çünkü taban R.T. Erdoğan’a karşı şu sebeplerle soğuktur:
- Erdoğan’ın PKK ile uzlaşma döneminde söylediği “Türk milliyetçiliğini de ayaklar altına aldık!” sözü Türk Milliyetçilerinin kalbine hançer gibi saplandığından hala unutulmadı.
- PKK terörünü 2005’te “Kürt meselesi” olarak görmüş, Oslo Süreci, “Açılım” ve “Çözüm Süreci” gibi yanlışlarla terörle müzakere yapmıştır. Daha sonra yanlıştan dönse de, MHP’yi de hedef alan “Bu muhalefet partileri Sivas’ın doğusuna bile gidemezler!” sözü unutulmamıştır.
- Erdoğan’a başkanlık yolunu açan 12 Eylül 2010 Anayasa Değişikliği Referandumuna MHP “Hayır” derken, PKK, Meclis’teki temsilcisi ve AKP “Evet” demişti. Yani Terörle ortaklık!
- MHP Lideri Bahçeli’nin sık sık “PKK’dan farkı yok!” dediği Barzani, AKP kongresinde “Türkiye seninle gurur duyuyor!” denilerek alkışlandı. Bu da unutulmadı.
- MHP tabanı 17-25 Aralık “Yolsuzluk” veya “Darbe” Operasyonunu ve bu konuda Sayın Bahçeli’nin söylediklerini unutmamıştır. Aksine bir çaba da sarf edilmedi.
- AKP’nin 7 Haziran Genel Seçimleri öncesi MHP’yi de CHP, PKK, FETÖ (Gülen Cemaati) ve IŞİD’le aynı yelpazeye koyması da unutulmadı.
- 17-25 Aralık 2013’ten önce Gülen Cemaati’ne “Ne istedi de vermedik?” diyen Erdoğan’ın, yakın zamana kadar “iktidar ortağı” olduğu FETÖ’yü CHP ile ortak gibi göstermeye çalışması MHP’nin entelektüel kesimini inandıramamakta, hatta “iftira” olarak kabullenilmektedir.
- PKK ile “Açılım” ve “Çözüm Süreci”, Erdoğan’ın aslında FETÖ desteğinde yürüttüğü bir projeydi. FETÖ konusunda olduğu gibi, bu konuda da “aldatıldığı” unutulamadı.
- Suriye politikasının yanlışlığı Türkiye’ye çok büyük ekonomik, asayiş ve sosyal zararlar verdi. Bu konudaki yanlışlar da unutulmadı.
- Başlangıcında “AB üyeliği en büyük medeniyet projemizdir!” diyen Erdoğan ve AKP’nin Kıbrıs’ta aleyhimize olduğu bilinen Annan Planı’na destek vermesi, Kıbrıs’ta kayıpların devam etmesi, ilaveten gelinen günde sırtını AB’ye dönme tezatı da unutulamadı.
- Erdoğan’ın “BOP Eşbaşkanlığı”na ve Medeniyetler İttifakı’nın eşbaşkanlığına atlaması da MHP tabanının kolay unutamayacağı yanlışlardır.
- Erdoğan’ın terörle mücadelede şehit düşenlere dil sürçmesiyle de olsa “kelle” ifadesi kullanması, İmralı canisine ise “Sayın Öcalan” demesi de unutulmadı.
- Mavi Marmara gemisinin bile bile Gazze’ye gönderilmesi ve bunun sonucu 9 kişinin katledilip Türkiye’nin prestijinin ve caydırıcılığının yitirilmesi de kolay unutulur gibi değildir.
Son Söz: MHP tabanının bir kısmı, yukarıda özetlenen sebeplerle olaya devlette sistem değişikliği değil, Erdoğan’a başkanlığına, hatta “diktatörlüğü”nin yolu olarak bakmaktadır.
Devletin süratle “zayıf” devlet konumuna gidişi, şu an hükümete destek verilmesini gerektirse de, Erdoğan’ın bizzat sebep olduğu derin kutuplaşmanın nefreti gözleri kör etmiştir. Bu bir genel seçim olmadığından MHP tabanını ikna kolay değildir. Bugüne kadar tabanı ikna için ileri sürülen söylemler veya sebepler de yeterli olmayabilir. Hele de bazı milletvekillerinin “Sayın Genel Başkan ‘Evet’ diyorsa, ‘Evet’ demeyenler haindir!” şeklindeki içi boş konuşmalar yanlış ve milliyetçileri yaralayan sözlerdir. MHP’nin mütefekkirleriyle desteklenecek yönetimi, isterse tabanı “Evet” konusunda ikna için gerekli gerekçeleri bulabilecek kudrete sahiptir!