Son KHK ile Türk Silahlı Kuvvetlerinde “başörtülü” hatta “türbanlı” rütbeli personel de istihdam edilebilecek. Nisan 1999’da RP’li Merve Kavakçı, bugünün “FETÖ sanığı” Nazlı Ilıcak desteğinde türbanlı olarak Meclis Genel Kurulu’na yemin için gitmiş ama “türban” sebebiyle Meclis’ten atılmaktan beter edilmişti. Şimdi ise türban TSK’nin tüm kalelerini teslim alıyor. Nerden nereye geldik değil mi?
3 Kasım 2002 Genel Seçimlerinden AKP iktidar olarak çıktı. “Türban-başörtüsü” konusu iktidarla muhalefet ve TSK arasında adeta meydan muharebesine dönüşmüştü. Başlangıçta iktidar kaybediyor görünse de aslında savaşların anasını kazanan taraftı.
20 Kasım 2002’de TBMM Başkanı Bülent Arınç’ın Prag’a hareket eden Cumhurbaşkanı Ahmet Necdet Sezer’i Ankara Esenboğa Havalimanındaki uğurlama törenine başörtülü eşi Münevver Arınç’la birlikte katılınca ilk cayırtı kopmuştu.
Cumhurbaşkanı Sezer de 24 Kasım Öğretmenler Günü bunun rövanşını almak istedi Türk Cumhuriyetlerinden gelenler dâhil çeşitli okulların öğretmenlerden oluşan heyeti Çankaya Köşkü’ndeki kabulünde başörtüsünün, kamusal alanda kabul edilip edilemeyeceği konusunun Anayasa Mahkemesi kararıyla çözüldüğünü, hukuk kurallarını çiğneyerek dini kuralları geçerli kılmaya çalışmanın hukuk devleti ilkesiyle bağdaşmayacağını söyleyip taraf oldu.
Dönemin Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök ve kuvvet komutanları TBMM Başkanı Arınç’a 29 Kasım 2002’de nezaket ziyaretini 2,5 dakika ile sınırlandırınca, AKP iktidarına ve TBMM Başkanı Arınç’a yönelik tepki olarak yorumlanıp, ‘Post Modern Ziyaret’ olarak manşetlere taşındı. Sebebi Arınç’ın eşinin protokollere başörtüsüyle katılması idi.
Genelkurmay Başkanlığı‘nın Gazi Orduevi‘nde 8 Ocak 2003’teki basın mensuplarına verdiği resepsiyonda Genelkurmay Başkanı Orgeneral Özkök ‘Türkiye Cumhuriyeti‘nin laik, demokratik ve üniter yapısı, Atatürk ilke ve inkılapları konularında taviz vermemiz asla mümkün değildir. Esasen bunlar Anayasamızda yer alan hükümlerdir. Herkesin dini inancına ve bunları özel yaşamlarında ifade etme tarzını saygı duyarız. Ancak özellikle türbanın mevzuata, Anayasa Mahkemesi ve Danıştay kararlarına aykırı olarak siyasi bir dayatma ve Cumhuriyet geleneklerini aşındırma sembol ve eylemi olarak kullanılmasını hoş görmemiz beklenmemelidir!’ diyerek başörtüsü konusundaki TSK‘nın tutumunu tekrarlamıştı.
23 Nisan Ulusal Egemenlik ve Çocuk Bayramı’nda TBMM Başkanı resepsiyonu da ‘türban-laiklik-kamusal alan’ tartışmaları yeni bir gerilim boyutu katmıştı. Davetiyelerde ‘TBMM Başkanı ve Bayan Bülent Arınç, TBMM’nin 83. açılış yıldönümü münasebetiyle verecekleri resmi kabulü sayın eşinizle birlikte onurlandırmanızı diler!’ yazıldı. Resmi kabulde TBMM Başkanının başörtülü eşinin ev sahipliği yapacak olması ve AKP’li vekillerin başörtülü eşlerinin de katılabilecek olması ‘kamusal alan’ gerekçesiyle tepki gördü. Cumhurbaşkanı Sezer, CHP milletvekilleri, TSK Komutanları ve yüksek yargı başkanları davete katılmadılar.
2004 yılında Cumhurbaşkanı Sezer’in oğlunun düğününe Başbakan Erdoğan “eşsiz” olarak davet edilmişti. Çünkü pek çok bakan gibi Erdoğan’ın eşi Emine Hanım da türbanlıydı.
2007’de Abdullah Gül cumhurbaşkanı seçildi. TSK, Gül’ün seçilmesini içine sindirememiş gibiydi. Dönemin Ankara Garnizon Komutanı ve 9. Kolordu Komutanı Korgeneral Arslan Güner, havaalanında Cumhurbaşkanı Gül’ü karşılarken, Cumhurbaşkanının eşi Hayrünnisa Gül ile tokalaşmamak için protokolden çıkmıştı. Cumhurbaşkanlığı Köşkü’nde verilen resepsiyonlara da TSK’den katılımın seviyesi düşürüldü. Bu durum da “mağduru” oynayanların ekmeğine yağ sürüyordu. TSK, milletin seçtiğine rağbet etmekte sıkıntı çekiyordu. Bu da kamuoyunda TSK aleyhinde gelişmelere sebebiyet veriyordu.
Son Söz: Bu son gelişmelerden TSK’nin emekli komutanları “hatalar” çıkartabilecek ama geriye dönemeyeceklerdir. Ama AKP iktidarı da artık “Türban” vb savaşını terk etmeli, TSK’yi daha fazla hırpalanmaya bırakmamalıdır!