2016 yılında İsrail bir yana bırakılırsa diplomaside yüreğimize su serpen tek gelişme Rusya ile ilişkilerin düzelmesiydi. Suriye ile nihayet bir “B Planı” gerçekleştirme şansı yakalandı. Çünkü 24 Kasım 2015’te Hatay’ın güneyinde Rus uçağının düşürülmesi, Türkiye’nin adeta Suriye’deki tüm hareketlerini sınırlamıştı. I. Dünya Harbi’nde Almanların Marne Hattı’nda çakıldığı gibi, Suriye sınırında çakıldık. Fırat’ın doğusunda PKK’nın Suriye uzantısı PYD-YPG hâkim iken batısında yaklaşık 100 km’de IŞİD tehdidi vardı. Buradan devamlı havan ve roket mermileri atılıyor, vatandaş canını ve malını kaybediyor ama bu durum önlenemiyordu. Kara topçusuyla misilleme yapılıyorsa da uçaklarımız Suriye semalarına uçamıyordu.
Rusya’nın Suriye’ye kaydırdığı S-300 ve S-400 hava savunma füze sistemlerinin kullanılacağı tereddütsüz söylenmiş ve bu sözler caydırıcı olmuştu. NATO’ mu? Ara ki bulasın. NATO’yu göreve davet mi? Edecek kişi varsa beri gelsin! Bu arada Rusya’nın yaptırımları ile ekonomide de önemli sıkıntılar yaşanmaya başlamıştı.
15 Şubat 2016’da Kırım Tatar Milli Meclisi'ni kapatmak için Kırım Yüksek Mahkemesi’ne başvuran Poklonskaya dava dilekçesinde, Rusya Federasyonu’nun aşırıcılık faaliyetleri ile mücadele kanununa dayanarak, Kırım Tatar Milli Meclisi'nin faaliyetlerinin durdurulmasını ve meclisin aşırı örgüt kapsamına alınmasını talep etmişti.
Nisan 2016 ortalarında Rusya’nın Kırım’a atadığı Savcı Poklonskaya, Kırım Tatar Milli Meclisi'nin faaliyetlerini mahkeme sonuçlanana kadar durdurma kararı verdi. Kararın, “Rusya yasalarının ihlallerini önlemek için” alındığını savunan savcı, “Böylelikle meclisin sahip olduğu haklar durduruluyor, devlete ait ve yerel basını kullanması, toplantı düzenlemeleri ve tüm propagandaları yasaklanıyor!” şeklinde açıklama yaptı. Kırım’da Tatarlar da zordaydı!
Rusya, PYD’nin Moskova’da temsilcilik açmasına da izin verdi.
Haziran 2016 içerisinde Türkiye-Rusya ilişkilerinin düzeltilmesi yönünde önemli mesafeler kat edildi. Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasında bir telefon görüşmesi gerçekleştirildi. 1 Temmuz 2016’da Karadeniz Ekonomik İşbirliği Dışişleri Bakanları Konseyi Toplantısı’nda Çavuşoğlu ile Rus mevkidaşı Lavrov Soçi’de bir araya geldi. Bunu Rusya Başbakanı Medvedev’in ilişkilerin düzeltilmesi yönünde gereken adımların atılacağını ile “terörle ortak mücadele” konusuna vurgu yapması izledi.
9 Ağustos 2016’da Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Rusya ziyareti ile 2 ülke ilişkileri tekrar geliştirilmeye başlandı. 19 Aralık’ta Rusya’nın Ankara Büyükelçisi Karlov’un suikastla katledilmesi bile 2 ülke ilişkileri hasar almadı.
Türkiye-Rusya ilişkileri 10 Ekim 2016’da Putin’in kısa süreli Türkiye ziyareti il daha da pekişti. Bu ziyaret sırasında Rus doğalgazının Karadeniz’de deniz altından Trakya’ya ulaşacak “Türk Gazı” projesinin imzaları atıldı.
20 Aralık 2016’da Rusya-İran ve Türkiye’nin dışişleri bakanlarının Moskova toplantısı sonucu Suriye’nin geleceğiyle ilgili “Üçlü Uzlaşma” sağlandı. Ortak bildirinin ilk maddesinde “Çok mezhepli, demokratik ve seküler bir devlet olarak Suriye Arap Cumhuriyeti’nin egemenliğini, bağımsızlığını, birliğini ve toprak bütünlüğünü tamamen desteklediği”ni kabul ettikleri belirtildi. Türkiye, Suriye’de “Arap Baharı”nın başından beri Esad rejimine destek veren Rusya ve İran’la uzlaşınca, Esad’la barış umudu arttı.
Rusya ve Türkiye Suriye’de işbirliğini yılın son günü devreye soktukları “Ateşkes” ile zirveye taşıdı. Ancak bunun için 5.5 yıl beklenmiş ve adeta Rusya’nın kucağında Esad’a gitmek mecburiyetinde kalınmıştır. Bu kucak meselesinde elbette ki Türkiye-ABD, Türkiye-AB ilişkilerinin oldukça gerilmiş olmasının katkısı da çoktu.
Son Söz: Suriye’de ateşkes zaman zaman ihlal edilebilir. Artık Türkiye, desteklediği muhalifler ve Türkmenlerin geleceğini garanti edecek planları başlatmalıdır. Bunun için Esad rejimiyle ilişkiler düzeltilmelidir. Bu noktada Rusya’nın samimiyeti de test edilecektir.