Devletin kurumları amansız bir yarışta...
Milli Piyango İdaresi milyonlar savuruyor.
Milli Piyango…
Sayısal Loto...
Spor Toto…
At yarışları…
Ve milyonlarca insanımız şans oyunlarının girdabında…
Çarkın içinde dolanıp duruyorlar.
Ama bir de bakın bakalım, devletin kaynağına…
Vergisi, KDV’si ile 2017 yılında aktarılan para 655 milyon 460 bin 189 TL.
Savunma Sanayii Destekleme Fonu, Tanıtma Fonu, Olimpiyat Oyunları Hazırlık ve Düzenleme Kurulu, Yüksek Öğrenim Kredi ve Yurtlar Kurumu ile Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu’na 581 milyon 397 bin 120 lira.
İddaa…
Devlet için önemli bir gelir kaynağı…
İşte son kaynaklar; kamu payı 123 milyon 176 bin TL, KDV 569 milyon 287 bin 797 TL, Şans Oyunları Vergisi 158 milyon 135 bin 499 TL, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'ne 240 milyon 965 bin 600 TL...
Tam da kaz gelen yerden tavuk esirgenmez misali… Altın yumurtlayan tavuk efendim tavuk…
Bir diğer yanda Tarım Bakanlığı...
Türkiye Jokey Kulübü, her ne kadar özel ise de kurum marifetiyle milyarlar topluyor.
Orta Asya’dan Anadolu topraklarına ilk adımlarını at sırtında atan atalarımızla başlayan bu kültür; günümüzde TJK’nın kurumsal gücüyle sürmekte.
2016 yılı içerisinde tam 724 yarış günü… 5 bin 386 adet koşu…
Bahis oyunlarıyla ceplerden çıkan milyarlar…
Peki devlete gelen katkı o da müthiş rakam. Atçılık sektörü, her yıl daha da gelişerek devlete tam 1 milyar TL’nin üzerinde katma değer sağlıyor.
Ve Devletin bir başka kurumu…
Diyanet İşler Başkanlığı, fetva savuruyor!
Piyango, at yarışları zinhar; haramdır!
Hey gözünü sevdiğimin memleketi...
Aşağı tükürsem sakal...
Yukarı tükürsem bıyık!
İşte son Cuma hutbesinden bir bölüm:
“…Bütün bu soruların cevabını vermemiz gereken saatleri, inancımızda, kültür ve geleneğimizde olmayan bir takım yanlış davranışlarla israf etmek bizlere yakışmaz. Piyango ve şans oyunlarına umut bağlayarak alın teri dökmeden, emek harcamadan kazanmaya çalışmak, dinimizin helal kazanç duyarlılığıyla
bağdaşmaz.”
İtiraz mümkün mü elbette hayır!
Peki buna çanak tutan devlet politikalarına bir tek laf yok mu?
Zinharrrrr!
O nasıl söz…
Allah, devlete zeval vermesin!
* * *
Bu arada önemli gördüğüm iki gelişmeyle ilgili kısaca fikrimi beyan edeyim.
Evet, "mor beyin" Türkiye'nin nasıl işgal ettirildiğinin ispatıdır.
İktidar hırsıyla bu ihaneti göremeyenler, günah deryasındadırlar; biline…
* * *
Ve sir felsefe öğretmeni…
Bedenin eğitimini "zina" olarak gören eğitimciler!
Kimin mi ürünü; elbette ki Milli Eğitimde politikasızlığı alışkanlık haline getiren AKP iktidarının ürünü...
* * *
Güne, Niyazi Yıldırım Gençosmanoğlu’ndan bir dörtlükle nokta koyalım:
İnatla girmeyin soy sop faslına
Kurtsa kurt itse it döner aslına
Rum ülkelerinde Oğuz nesline
Peygamber kavlince öz verilmeli.
Kıymetli okurlarım… Bir yılı daha badireler içinde geride bırakıyoruz. Yeni yıl yeni umutlar… İnşallah, 2018 yılı Türk ve İslam dünyası için uyanış yılı olur.