“Heykel” değil Zafer Anıtı!

Ramazan Durmuş

Türkiye’nin en doğusundan en batısına O’nu, Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ü adım adım takip eden bir ismin, bir elçinin tozlu raflarda kalan hatıralarını aralamak istiyorum bu yazımda…
Hatıralar, dönemin Amerikan Büyükelçisi General Charles Sherrill’den...
Türkiye’nin kalbinde, bozkır Ankara yaylasında, kendisini sinesine emanet ettiği aziz Türk milleti ile birlikte mücadelesine tanıklık eden General Sherrill’in, Ulus’ta çoğumuzun bakıp geçtiği Zafer Anıtı’nın hikayesiyle ilgili olarak kitabında aktardıkları bana hayli ilginç geldi.  
Mustafa Kemal’in siyasi dirayetini, kudretini ve Türk’ü Türkleştirmekteki azmini anlatan hatıratta, bugünkü nesillere aktarılacak öylesine notlar var ki… 
Şimdi bakalım; kimilerinin gereksiz gözüyle baktığı Türk’ün kurtuluş destanının adeta taştan özeti olan o anıtın sırlarına...
Zafer Anıtı’nın Kurtuluş Savaşı kahramanları anısına bir gazetenin öncülüğünde Türk milleti tarafından Cumhuriyetin ilk yıllarında yapıldığını da hemen hatırlatalım.  
General Charles Sherrill şöyle anlatıyor:
“…Gazi’nin çok etkili bir manzara arz eden atlı heykelinin kaidesi çevresinde adeta canlı 3 heykel var. 
Önde, gözlerini uzaklara, Sakarya savaşlarına dikmiş, ileri doğru adım atmış iki piyade askeri...
Ve üçgeni tamamlayan sırtında top mermisi taşımakta olan bir köylü kadın...
Gördüğüm bütün savaş ve zafer abideleri arasında, anayurdunu savunmak için bir milletin el ele vererek canla başla çalışmasını bu kadar güzel teslim eden, bir başkasını görmedim. 
Milletin kadınları, Anadolu’yu işgal ederek Ankara’nın kapılarına kadar dayanan düşmandan vatanı kurtarmak için çırpınan erkeklere yardım ediyor. 
Bu vatansever savaşçı kadın, arkasını duvara dayayarak, ölüm kalım savaşı veren milletin fevkalade bir sembolüdür. 
Kadın, orada hem Türk milletinin yaratıcı ruhunu, hem de erkekleriyle birlikte onlarla omuz omuza savaşmak arzu ve heyecanını temsil etmektedir. 
Heykeldeki mermi taşıyan köylü kadın, istiklali için ümitsiz bir savaşın hazırlığına girişmiş Türk milletini temsil etmekle kalmıyor, Büyük Millet Meclisi’nin toplanmasını takiben aldığı ilk önemli kararı da hatırlatıyordu. 
1927’den günümüze kurtuluşumuza simge olmuş Zafer Anıtının bazı özelliklerini de yeniden hatırlayalım.
Anıtın kaidesi üzerinde bulunan kabartmalarda Türk milletinin kökeni, kazandığı Kurtuluş Savaşı, Atatürk'ün Ankara'ya gelişi gibi konular anlatılıyor. Anıtın dört yanına taş kaideler üzerine bronz dökümden yapılan üç figür, Türk milletinin Kurtuluş Savaşı sırasındaki milli birliğini ve dayanışmasını temsil ediyor.
Kaide üzerinde yer alan ve anıtı izah eden dört kitabe, Türkiye Cumhuriyeti'nin kuruluşuna ilişkin askeri ve siyasi koşulları hatırlatıyor. 
Kaideyi çeviren kuşak üzerinde ise Yüce Atatürk'ün şu vecizesi yer alıyor:
“Türk Milleti, muzaffer istihlâs ve istiklâl cidalini ve muazzam asrî inkılâplarını, en mânidar bir remz ile, en iyi ifade edebilecek şekli, yukarki hakiki timsalde bulur.”
Ayrıca anıtın kaidesinin ön tarafında ise Vatan Şairimiz Namık Kemal'in Vatan Mersiyesi’nden Atatürk'ün hafifçe değiştirerek alıntıladığı bir satır yer alır: "Elbet bulunur kurtaracak bahtı kara maderini."
Sağ tarafında “Düşman ordusunu vatanın harimi ismetinde boğarak, behemahal naili halâs ve istiklâl olacağız. 6 Ağustos 1919” vecizesi; sol tarafında da “Düşmanın anâsırı asliyesi imha edilmiştir. Ordular ilk hedefiniz Akdeniz’dir, ileri. 1 Eylül 1922” ibaresi bulunuyor.
Elbette Zafer Anıtını tamamlayan Kurt başları…
Öyleyse dur Ankaralı!
O baktığın “Heykel” değil kazandığın büyük zaferin anıtı. 
* * *  
Şimdi 30 Ağustos Zafer Bayramımızdır diyenlere bir çift sözüm var. Bu bakımsızlık niye? Ankara Valiliği ve Ankara Büyükşehir Belediyesi neden harekete geçmiyor.
Ne acı; Ulus Zafer Anıtı ilginizi bekliyor!
Özellikle güvercinlerden anıtın kurtarılması gerekiyor. Bunun için de yem atanlara engel olması gerekiyor.
Anıtın kaidesindeki motifler, adeta küflenmiş durumda ve kimsenin umurunda değil. Atatürk’ün sözlerini ve anıtın özelliklerini anlatan levhalar yenilenmeyi bekliyor.
Ve giderek kırılmaya yüz tutan kurt başlarının muhafazaya alınması artık kaçınılmaz hale geldi.
Kutlu 30 Ağustoslar Türk milleti…
Yeni bir yazıda buluşmak umuduyla…

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.