Kadınların gönülleri yıkık...

Ramazan Durmuş

Bir 8 Mart daha...

Ezen, hor gören dünya; sözüm ona Kadınlar Günü’nü kutluyor süslü süslü laflarla...

Toplantılar… Paneller… Konferanslar…

Sonuç mu, kocaman bir hiç!

Kadının gözü yine yaşlı... Kadının geleceği yine karanlık...

Sokakta siz hiç gözü yaşlı bir kadına rastladınız mı?

Ya telefonda hıçkıra hıçkıra uğradığı şiddeti naklederken bir kadına?

Peki, ıssız bir sokağın köşesinde şiddete uğrayan kadını...

Bunlar olağan şeyler diyerek geçiyoruz zaman zaman...

Yürekler sızlasa da çabuk unutuyoruz.

Hoşgörü sizlere ömür... Merhamet ve adalet hak getire…

Dinmeyen şiddet… Verilmeyen değer… Eksilmeyen istismar ve cinayetler! Kadın sanki insan değil!

Maalesef, kadınların gönülleri yıkık...

Oysa, beşik sallayan o... Doyurup, giydiren o... Evini çekip çeviren o... Eşine destek veren o...

Çabuk unutuluyor bunlar...

Kısacası, dünyada ve Türkiye’de kadınların durumu insanlığın kanayan yarası, kanatlanmış çığlığı adeta.

Bakınız Türkiye’mizdeki bir yıllık kapkara tabloya...

408 kadın katledildi. 101 tecavüz, 247 taciz vakası yaşandı. 376 kız çocuğu cinsel istismar felaketinin kurbanı oldu.

Ya yeni yılın ilk aylarında neler oldu?

Ocak’ta 28, Şubat’ta 47 kadın cinayeti işlendi.

Neler oluyor bize? Neden bu haldeyiz?

Türkiye’ye yakışmayan kapkara tablo daha nereye kadar devam edecek?

Cephede erkeğiyle omuz omuza çarpışan sanki Türk kadını değil.

Tarlada, çapada erkeğiyle omuz omuza ter döken sanki Türk kadını değil.

Unutuyoruz; Yüce Yaradan’ın “Ben sizden, erkek-kadın hiçbir çalışanın ürettiğini boşa çıkarmayacağım. Hep birbirinizdensiniz” buyruğunu...

Yüce Yaradan’ın şu buyruğuna da dikkat buyuralım:
“-Erkek veya kadın, inanmış olarak hayra ve barışa yönelik işler yapanlar cennete gireceklerdir. Ve zerre kadar zulme uğratılmayacaklardır.”

Unutuyoruz; “Sizin kadınlar üzerinde hakkınız, onların da sizin üzerinizde hakları vardır” diyen bir Peygamberin ümmeti olduğumuzu…

Kur’an’ın ışığı varken din adına hortlayan bir meczuplar inanan güruhlar, tek kelimeyle İslâm’ı yaşayamamanın ürünü mahlukatlar değil midir?

Bakıyorsunuz birileri çıkıyor, kadınlara kocalarından dayak yedikleri için şükretmelerini pervasızca öneriyor.

Birileri çıkıyor; bir erkekle bir kadının asansöre birlikte binmelerinin sakıncalarını utanmadan, sıkılmadan aktarabiliyor.

Ama Peygamberimizin “Cennet anaların ayaklarının altındadır” ifadesini elimizin tersiyle itiyor; hoca kılıklı kara cahillere inanıyoruz.

Bakınız; Gazi Mustafa Kemal Atatürk ne diyor:
“-Şuna inanmak gerekir ki; dünya üzerinde gördüğümüz her şey kadının eseridir.”

Peki bu aymazlıklar niye ey insanlık?

Her kadın ve çocuk istismarı insanlığa ihanet olduğunu gelin aklımızdan hiç çıkarmayalım.

Milliyetçi Hareket Partisi’nin Genel Başkanı sayın Devlet Bahçeli Bey’in şu ifade ve feryatlarına da gelin kulak verelim:
“-Her kadın cinayeti istikbalimizin kalbine indirilmiş hançer, Türk-İslam medeniyetinin ufkuna gerilmiş kanlı gömlektir.

Biz bu hançeri kırmalıyız, bu gömleği ise kararlılıkla yırtmalıyız.

Kadın demek insan demektir. İnsanın mutsuz olduğu yerde devlet istikrarlı olamaz.”

Çığlıkların arşa yükselmediği 8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nü kutlayacağımızın günlerin umuduyla...

İlk yorum yazan siz olun
UYARI: Küfür, hakaret, rencide edici cümleler veya imalar, inançlara saldırı içeren, imla kuralları ile yazılmamış,
Türkçe karakter kullanılmayan ve büyük harflerle yazılmış yorumlar onaylanmamaktadır.