Dünden daha kararlı, daha heyecanlı…
Düne göre daha azimli, daha coşkulu...
Ateş çemberinden geçerken güzel vatan…
Ve Milliyetçi Ülkücü Hareket’in varlığına sımsıkı sarılış…
İç ve dış politikadaki tespitleri ile haklılığı her geçen gün güçlenirken, milletinden de destek ve teveccüh görüyor…
Bu tespitlerim, elbette gören gözler için…
Sevdası, Türkiye olanlar için ne gam.
Evet, Devlet Bahçeli Bey, son grup toplantısında önemli mesajlar verdi her konuda…
Milliyetçi Hareket’in kavgası milli bekanın muhafazası…
Kavli ve kaderi, Türk vatanında hür ve müstakil yaşayabilmek.
Sıradanlığa yer yok…
Sırça köşklerin cazibesine kapılmak asla…
Basit, bayağı ve bayatlamış hevesler birer birer yok oluyor.
Duruşu milli, çünkü şühedaya vefa borcu var.
Duruşu dik ve cesur, çünkü Türk milletine beka sözü var.
49 yıldır sahip olduğu milli ve milliyetçi duruş bozulmadan…
İşte Milliyetçi Hareket’in geldiği nokta…
Ülkem dedi, ülküm dedi, ilkem dedi ve hep elif misali Ülkücü gibi yaşadı.
Bozkurtça baktı, Bozkurtça yaşadı.
Bu kararlılıkla, karanlıktan medet ve menfaat umanlara en ağır darbeyi vurdu.
Milliyetçi Hareket şimdi bir büyük toya hazırlanıyor…
18 Mart 2018’deki toy; “Milli Duruş: Şühedaya Vefa, Millete Beka” diyerek coşkuyla gerçekleştirilecek.
Ve devamında geleceğe emin adımlarla yürünecek.
Üç Hilal gönüllerden düşmeyecek.
Dava, emin ellerde yükselişine devam edecek.
Hakkı olanı alacak, hak ettiği siyasi mevki ve kutlu mertebelere ulaşmak maksadıyla çalışacak; kazanacak, başaracak.
Yürekli davranışın adıdır Milliyetçi Hareket…
Ya da kor barındıracak bir yürek!
Türkiye, 100 yıl önce olduğu gibi yine yedi düvelle adı konulmamış bir savaş yaşarken Milliyetçi Hareket’in varlığı tıpkı 15 Temmuz hain darbe girişiminde olduğu gibi aziz milletimize bir güvence, bir sigorta oldu.
Öyle ya, "Yanmaktan korkuyorsa kişi vatan ve millet aşkıyla kavrulmaya” nasıl talip olabilir ki?
İşte Milliyetçi Ülkücü Hareket’in her bir ferdi vatan ve millet aşkıyla kavrulmaya dün olduğu gibi bugün de taliptir.
Çünkü bu kararlı ve vakar duruş için elbette öngörü gerekir. Geleceğe güvenle bakabilmek için Devlet aklı gerekir.
Son noktayı Devlet Bahçeli Bey’in bir tespiti ile koyalım:
“…Gün gelip karlar eridiğinde, dağ yolunu gözleyince, en güzel cevap başka dağdan olan biteni ibretle izlemektir.
Biz sabrediyoruz, samimiyetle gelişmeleri takip ediyoruz.
Nitekim sabretmek öylece durup beklemek değil, öngörü sahibi olmak demektir.
Dikene bakıp gülü, geceye bakıp gündüzü, kargaya bakıp bülbülü, ihanete bakıp sadakati tahayyül edebilmektir.
Yaptığımız ve yapacağımız budur.”
Yeni bir yazıda buluşmak ümidiyle…