Türkiye'de gelişen vahim hadiseler, yaşanan ağır tablolar, büyük Türk milletini ciddi derecede tedirginliğe ve endişeye sevk etmektedir. Terör ve canlı bomba saldırıları, adaletsizlik, işsizlik, zina, fuhuş, cinsel taciz, hırsızlık ve arsızlık TÜİK'in verdiği resmi rakamlara göre ciddi derecede artış gösterdiğini görmekteyiz.
Yine ekonomik alanda da bu vahim tabloyu görmekteyiz. Türk toplumunun borç oranları, icra dosyaları, haciz olayları ve batan işyerleri sayısı giderek rekor üstüne rekor kırmaktadır.
Boşanmalar artıyor, evlenme oranları düştüğü gibi evlenme yaş oranları çıkıyor. Televizyonları açtığımızda gayrı ahlaki programları ve reklamları görüyoruz. İzdivaç ve evlenme programlarını, yine yarışma programlarını açıp baktığımızda gayrı ahlaki olaylarla ve konularla karşılaşıyoruz. Keza sinema ve dizi filmlerinde de aynı sorunlarla karşı karşıyayız.
Ulusal ve yerel gazetelerde, sosyal medya ve internet sitelerinde bilgi kirliliği had sayfaya çıkmış durumdadır.
Siyasi tartışma programları, siyasi içerikli dizi ve sinema filmleri ise belirli siyasi görüşe veya siyasi iktidara endeksli yapılmaktadır. Yine bir çok dini programlara ve sohbetlere baktığınızda da aynı sorunlarla karşı karşıyayız.
Bütün bu olayları bir değerlendirdiğinizde ortaya vahim bir tablo ortaya çıkıyor ki o da şudur; Türk toplumu bilinçsizleştirilmek ve şuursuzlaştırılmak istenmektedir!
Gerginlik, hoşgörüsüzlük, tahammülsüzlük, kültürsüzlük, çözümsüzlük, kavga, tartışma ve kaos ortamı oluşturularak, Türk toplumunun sevgi ve saygısını ortadan kaldırıp mutsuzlar ordusu oluşturup insanları bıktırmak ve bezdirmek istenmektedir. Birliğimizi, beraberliğimizi ve dirliğimizi parçalamak için gruplaşma ve kutuplaşmalar körüklenmektedir.
Bu sebeple küresel güçlerin oluşturmak istediği yeni dünya düzeninde insanları köle gibi kullanmak, bilinçsizleştirip olası büyük tepkileri bertaraf etmek için bu gibi senaryolar hazırlanmış ve bu kirli planın omurgasını oluşturmuştur.
Sokağa çıktığınızda insanlar birbirine selam veriyor mu? Hayır!
Kahvehanelerde birlikte oturup çay içiliyor ve sohbetler ediliyor mu? Hayır!
Belirli fikre ve siyasi görüşe sahip olduğu için esnaf ayrımı yapılıyor mu? Evet!
"Bana dokunmayan yılan bin yaşasın" anlayışı Türk toplumuna aşılanıyor mu? Evet!
Daha da vahimi nedir biliyormusunuz?
Ayyıldızlı bayrağa sarılı tabutlarda şehitler geliyor, ALIŞTIRILDIK!
Şehit sayısına göre tepki göstermeye, ALIŞTIRILDIK!
Devlet ve millet meselelerini bir kenara itip şahsi maddi çıkarlarımızı ön planda tutmaya, ALIŞTIRILDIK!
Saray ve siyasi iktidar güdümdeki dernek veya vakıflarda cinsel tacizler oluyor, "bir defadan ne olacak" deniliyor hatta cinsel taciz olaylarından dolayı "çığlık atmayı öğrenin" dediler, ALIŞTIRILDIK!
Anne veya baba çocuklarını katlediliyor, eşler birbirlerini öldürüyor, ALIŞTIRILDIK!
Türkiye'de Türklük tahrik unsuru oluyor, ALIŞTIRILDIK!
Terör had safhaya çıktı, Güneydoğu ve Doğu Anadolu Türkiye'mizden koparılmak isteniyor, ALIŞTIRILDIK!
Terör örgüleri ve siyasi uzantıları ile müzakereler ve mutabakatlar yapılıyor, ALIŞTIRILDIK!
Çözüm süreci denilerek çözülme sürecine, ALIŞTIRILDIK!
Rüşvet, yolsuzluk, hırsızlık ve arsızlık oluyor tepki koyamıyoruz, ALIŞTIRILDIK!
Şehide kelle, esnafa İsrail dölü, ölen madencilere fıtrat, Apo canisine sayın denildi sesimizi çıkarmadık, ALIŞTIRILDIK!
Sayabileceğimiz daha çok konu var iken, özetle şuursuzlaşmaya ve bilinçsizleştirilmeye ALIŞTIRILDIK!
Niye? Çünkü sadece gazete manşetleri ve televizyondaki mevcut gündem konularına, kulaktan duyma dedikodulara, fitne odaklı haberlere itibar gösterdiğimiz için.
Niye? Çünkü okuma alışkanlığımız olmadığı gibi araştırmadığımız, bilgilenip bilinçlenmediğimiz için.
Ölümden gayrı herşeyin çaresi olduğu gibi demin saydığım vahim hadiselerinde çaresi vardır.
OKUMAK VE ARAŞTIRMAK, BİLGİLENMEK VE BİLİNÇLENMEK!
Okuyup araştırırken, "herşey Türk için Türke göre Türk tarafından" anlayışı ile kendi öz kaynaklarımıza yönelmemiz lazım. Bu sayede milli şuurumuzu ve bilincimizi tekrar güçlendirmiş oluruz.
Ben buna küresel güçlerin emperyalist oyununa karşı MİLLİ ÇÖZÜM diyorum.
"Millî kalkınmamızı gerçekleştirmek, her Türk ferdini hür yapabilmek için Türk Milletini yeniden kurmak zorundayız. Vatandaşlarımız arasında parti, mezhep, ırk ve bölge farkı gözetmeksizin karşılıklı sevgi ve saygıya dayanan bağlar dokuyacağız."
Bu sözler yarın vefatının 19. yılında dualarla anacağımız merhum Başbuğ Alparslan Türkeş'e aittir.
Başbuğ Alparslan Türkeş'i köşe yazıları ile anlatmaya yetmez. Ancak kaleme aldığımız yazımızın konusuna uygun olarak şunu belirtmeliyim ki, Başbuğ Alparslan Türkeş'in hayatı kapitalist, emperyalist ve komünistlere karşı verdiği mücadeleyle geçmiştir. Türkiye Cumhuriyeti Devletini ve büyük Türk milletini kalkındıracak olan Milli Doktrin yani 9 Işık Doktrin kitabını yazmıştır. Birleşmiş milletler arenasında Türkiye'yi zirveye çıkarmak, büyük Türk birliğini kurmak ve Türk milletinin her ferdini mülk sahibi yapmak için mücadele etmiştir. Türk milliyetçiliği ve ülkücülük fikri uğruna çileler çeken, işkenceler gören ve tabutluklarda zulümlere maruz kalan Başbuğ Alparslan Türkeş, hiçbir zaman pes etmeyi ve verdiği mücadeleden geri dönmeyi dahi asla düşünmemiştir.
Başbuğ Alparslan Türkeş, "Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve fazileti" anlayışına sahipti. Dolayısıyla bu anlayışın büyük Türk milletinde de hakim olması gerektiğini gerek mücadelesi, gerek sözleri, gerekse geride bıraktığı eserleri ile göstermiştir.
5-10 kişi ile kutlu davası için yola çıkan Başbuğ Alparslan Türkeş, kurduğu MHP ve Ülkü Ocakları ile milyonları aşan ülkücü dava insanlarına sahiptir. Sadece Türkiye'de mi? Tabi ki hayır!
"Dış Türkleri kurtarmak istemek bazılarının savunduğu gibi emperyalizm değildir. Emperyalizm, yabancı devletleri işgâl etmektir. Dış Türklerin kurtuluşunu, hür olmalarını istemek bizim meşru hakkımızdır. Ve bu hak, Birleşmiş Milletler Teşkilâtı tarafından korunmaktadır." diyen Başbuğ Alparslan Türkeş, Avrupa'da da teşkilatlanmış ve burada da mücadelesini sürdürmüştür.
"Türk'ün en büyük vasfı teşkilatçılığıdır" anlayışı ile Almanya'da Avrupa Demokratik Ülkücü Türk Dernekleri Federasyon'un kurulmasına öncülük etmiştir. Bu sayede genç nesil İslami temel bilgileri ve Kuran derslerinin yanı sıra Türk tarihini ve kültürünüde öğrenmektedir. Bu sayede milli şuur ve bilinçi gerek Avrupalı Türklüğüne, gerekse genç nesile aktarılmaktadır.
Yüzbinleri aşması ile birlikte diğer Avrupa ülkelerinde de Türk federasyonlar kurulmuş ve bu sebeple Avrupa Türk Federasyon'un adı Avrupa Türk Konfederasyon olarak değiştirilmiştir.
Başbuğ Alparslan Türkeş'in hayatı, kutlu davası uğruna büyük bir inanmışlık ve azimle verdiği mücadelelerle geçmiştir. Her ne yaptı ise Cenabı Allah'ın rızasını kazanmak, devleti ve milleti için yapmıştır.
Başbuğ Alparslan Türkeş, emperyalist, kapitalist ve komünist sistemine karşı Türk milliyetçiliği ve ülkücülük fikri ile ve Türklük gurur ve şuuru, İslam ahlak ve fazileti anlayışı ile hareket etmiştir.
Görülmektedir ki, emperyalistlerin kirli ve karanlık oyunlarına karşı MİLLİ ÇÖZÜM ve mücadeleyi Başbuğ Alparslan Türkeş yıllar öncesinden başlatmıştır!
Bu vesile ile merhum Başbuğ Alparslan Türkeş'i vefatının 19. yılında sevgi, saygı, minnet ve dualarla anıyorum. Ruhu şad, mekanı cennet olsun.
BAŞBUĞLAR ÖLMEZ!